1.6

15.4K 785 213
                                    

Telefonumun çalmasıyla başımı kitaplardan kaldırıp telefonumu elime aldım. Gördüğüm şeyle elim ayağım titremeye başladı.

Marletteki Çocuk arıyor...

Başına yine mi bir şey gelmişti yoksa?
İçimdeki sıkıntıyla telefonu açtım.

"Alo," dedim titrek çıkan sesimle.

"Ses tonun çok güzel..." dedi içimi kıpır kıpır eden sesle.

"Emir?"

"Ayda?"

"Beni aradın, yani neden aradın?"
Titrek bir nefes verdi.

"Aşağıdayım. İn hadi, seni bir kerecik göreyim."

"Evimi nereden biliyorsun?"
Kalbimin ritmini değiştiriyordu bu çocuk. Heyecanla konuşurken beni yanıtladı.

"Keremden öğrendim. Kuzeninmiş, fotoğrafını vermesini istedim. Girip takipçilerinden seni aradım ama yok."

"Sinirlenip engellemiştim bir keresinde, o yüzden bulamamışsındır."
Bir sessizlik oldu ve sonra Emir'in dinlediğim en mükemmel şarkılardan bile güzel olan sesi doldu kulaklarıma.

"Ayda insen ya aşağı?"

"Emir ama..."
Lafımı böldü.

"Aması yok, sence de karşıma çıkmanın vakti gelmedi mi?"

"Geldi de ben..Peki, geliyorum." deyip telefonu kapattım ve aynanın karşısına geçtim.
Ayıcıklı pijamalarımla müthiş görünüyordum(!)

Ama annemlere ne yalan uydurup gidecektim ki? Çöpü atmaya gidiyorum derdim.
Evet, kesinlikle öyle olurdu.

Saçlarımı yukarıdan toplayıp aşağı indim. Annemle babam salonda oturmuş dizi izliyorlardı. Yanlarına gidip hızla konuştum.

"Anne atılacak çöp var mı?"

"Yarın atacağız kızım," dedi çayından bir yudum alarak.

"Şey ben hava almak istiyordum zaten, atarım."

"Gece gece ne hava alması kız. Git yat, uyu."

"Anne çok çalıştım, kafam açılır, temiz hava iyi gelir."

"Çabuk gel!"

"Tamam. Kaçtım ben," deyip mutfaktan çöpü de alıp montumu giyindim ve kapıdan çıktım. Kalbim küt küt atıyordu.
Onu görecektim resmen, haftalardır konuştuğum Emir'i...
İlk kez karşısına çıkıyordum ve bu beni delicesine heyecanlandırıyordu.
Elimi kalbime koyup yürümeye başladım.

Uzaktan onu gördüm. Elini cebine koymuş, penceremize doğru bakıyordu. O kadar tatlı gözüküyordu ki...

Dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken derin bir iç çekip çöpü attım. Komikti doğrusu, çöp attıktan sonra yanına gidecektim. Umarım kötü kokmazdım..

Oraya doğru ilerledim, beni beklediği yere doğru...

Kafama küçük kar tanelerinin düştüğünü hissedince başımı yukarı kaldırdım. İzmire kar bu yıl ilk defa yağıyordu.

Bizim için düşüyordu her kar tanesi, bunu eminlikle söyleyebilirdim.

Yanına ilerleyip arkasından sarıldım.

"Sen misin Ayda?"

"Benim," dedim hala kollarım bedenine sarılıyken. Yüzyüze olmadığımız için daha rahat hissediyordum.

"Lavanta kokuyorsun."

Söylediği her şeye eriyip biterken kollarımı ondan ayırdım. Onu kendime çevirdikten sonra gözlerimi kapattım, tepkisinden deli gibi korkuyordum...

Ayaklarımın yerden kesildiğini hissedince bağırmaya başladım.

"Pijamalı güzel!" dedi sevinç dolu bir çığlık atarak.
Nasıl?
Kim?

"Ne?" dedim şaşkınlıkla.

"Markette gördüğüm kız, Pijamalı Güzel. O sendin,bana çarpmış sonra da masum masum bakmaya başlamışdın. Seni ne kadar aradım biliyor musun?"

Gözlerim şaşkınlıkla aralanmıştı.

"Sonra seni bulamadığımı anlayıp vazgeçtim. Ama her gün yazıştığım kız Pijamalı Güzel çıktı." diye devam etti.

"Ne diyeceğimi bilmiy-" dediğimde sözümü kesip konuştu.

"Seni seviyorum."

O gün o markete rezil olacağımı düşündüğüm pijamalarımla girmiştim.
Evden çıkarken ne kadar gitmek istemesem de şimdi iyi ki gittim diyordum.
İyi ki onu tanıdım, iyi ki ona aşık oldum...

^^^
Bunu beklemediğinizden adım gibi eminim ki...
Yazarcığınız ters köşe yaptı.
Ve evet Emir de Aydayı seviyordu ilk gördüğü andan beri ama hiç bir zaman ulaşamamıştı ve vazgeçmişti. Aydayla ilk konuştuklarındaysa sadece vakit geçiriyordu, yani yanlış anlamayın onu kullanmıyordu fakat romantik hisler beslemiyordu ona karşı diyelim.

Bu arada ben ilk görüşte aşk'a inanmam, böyle bir hikayeyi nasıl yazdım, aklım almıyor:D

^^^
İnstagram:@aydan_blogg

Marketteki çocuk || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin