Küslük

364 25 3
                                    

Hemen içeri girdim. Aliye baktığımda elinde kalem önünde kağıt bir şeyler çiziyor kız ise onu izliyordu.
Ali:Eylül ne işin var burada?
Eylül:Asıl senin ne işin var burada? Ben seni başkalarının yanından mı toplayacağım Ali!
Ali:Eylül ne dediğinin farkında mısın? Ben ders veriyorum şuanda
Eylül:Ne dersi ya
Ali:Çizim dersi
Eylül;Bakıyım.
Masaya gittiğimde gerçekten resim çizdiğini hatta beni çizdiğini gördüm. Utancımdan kıpkırmızı olmuştum, kıza baktığımda kızın bizden yaşça küçük olduğunu şimdi anlamıştım.
Ali:Sen hatta siz bizi takip mi ettiniz?
Eylül:Napıyım bir anda gülümseyip çıkınca bende takip ettim.
Ali:Sen bana güvenmiyor musun?
Eylül:Güceniyorum da
Ali:Da ney? Da ney Eylül? Güvensen takip etmezdin.
Eylül:Ya aşkım özür dilerim.
Ali:Dileme
Güney:Bu senin bana ikinci güvenmeyişin oldu Songül
Songül:Güney ben çok pişmanım kocacım
Güney:Son pişmanlık fayda etmez songül. Son bir şans vermek istemiştim ama sen o şansı bana yine güvenmeyerek kaybettin.
Songül:N-Ne yani, bo-boşanıcak mıyız?
Güney:Evet
Eylül:Güney çok fevri davranıyorun dur biraz daha düşü-
Ali:Sus! Sen sus!
Güney:Güneş ve Soner sende kalsınlar ben haftada iki gün alırım yanıma.
Diyip gitti, Ali de peşinden.
Eylül:Ali
Songül:Güney

Songülle birlikte eve gittim. Eve girdiğimde Alinin sırt çantasına birkaç parça kıyafet koyduğunu fark ettim.
Eylül:Nereye?
Ali:Sanane
Eylül:NEREYE DEDŞM SANA!
Ali:BAĞIRMA BANA
Eylül:O zaman söyle!
Ali:Bana güvenmeye birini ilgilendirmez nereye gittiğim.
Eylül:Ya beni delirtme Ali!
Ali:Delirsene ya, lütfen delirsene. Sen bana güvenmedin! Sen yine sadece kendi başına hareket ettin.
Sinirlenip tokat attım. Sonra yaptığımın farkına varıp Alinin yanına gittim.
Eylül:A-Ali ben özür diler-
Ali:Gerek yok
Elimi yanağına koydum.
Eylül:Ali gerçekten özir dilerim
Ali:Eylül canını sıkmak istemiyorum çekil.
Eylül:Ali lütfen gel konuşalım
Ali:Tamam konuşalım, oturma odazına geç konuşalım, sesimiz aşağı gitmesin.
Oturma odasına geçtik.
Eylül:Ali ben sana güveniyorum, ben sana kendimden bile çok güveniyorum.
Ali:inanmıyorum
Eylül:İnanmalısın ama. Lütfen.
Ali:İnanmıyorum!
Eylül:Ya Ali ben sana aşığım, neden sana güvenmeyim?
Ali:Neden takip ettin o zaman?
Eylül:Ben.. Bilmiyorum ama gerçekten sana güvenmemekten değil. Aşkım lütfen gitme
Ali:Bilmiyorsun ama güvenmemekten değil öyle mi? Ayakların kendi kendine mi peşimden geldi. Daha sabahında bana yalan söylemenden dolayı tartışmadık mı biz? Şimdi yaptığın ne yalan söylemek değil mi? Bari güvenmiyorum de dürüstce
Eylül:Ben dürüstüm
Ali:Değilsin
Eylül:Dürüstüm!
Ali:Değilsin. Sen yalancının tekisin.
Eylül:Bak çok ağır konuşuyorsun, çok ağır konuşuyorsun.
Ali:Eylül bu kadar konuşma yeter canını yakmak istemiyorım çekil gideyim.
Eylül:Çekilmiyorum, madem herkes her şeyi ortaya döküyor. Ben bana smylediklerini yutup oturmam yerime.
Ali:Naparsın peki.
Eylül:Bunu
Diyip dudaklarına yapıştım, bana karşılık vermedi. Ayrıldım alnımı alnına yasladım.
Eylül:Sana aşığım dedim, aşığım. Güvenmemek yapıcağım son şey olur gerizekalı.
Ellerimi kafanın arkasına koydum.
Eylül:Bu kadar güzel bakma beni zor durumda bırakıyorsun.
Sert bir şekilde bakıyordu, ve bu bakışı bile onun yakışıklı olmasına yetiyordu. Dayanamadım, kafasını kendime doğru çekip öpmeye başladım. Kendimi koltuğa doğru atarken onu da çektim. Ayrılıp gözlerime baktı, sonra dudaklarıma baktı.
Ali:Beni bu şekilde yumuşatamazsın
Eylül:Yorgun olduğumu söylersemde mi?
Ali:Evet
Ensesindeki ellerimden birini çekip gmleğimin düğmesine götürdüm, zaten biraz açık olan gömleğimin üstünü biraz daha açtım, kendi gömleğimi açtıktan sonra Alinin tişört üstüne giydiği gömleği çıkarmaya başladım. Ali de bana ayak uydurmaya başladı ve kendisi çıkardı. Kafasını boynuma gömüp yavaş yavaş dudapıma yaklaştı. Dudaklarımızı birleştirdikten sonra ayrılıp üstümden kalktı, gömleğini giymeye başladı.
Eylül:Nasıl ya?
Ali:Ne sandın ki? Sana tav olmam demiştim.
Gömleğimi iliklemeden konuşmaya devam ettim, o ise gözlerime değil vücuduma bakıyordu.
Eylül:Beni bu şekilde bırakmak istemiyorsun biliyorum, daha Aras okuldan çıkmamışken neden odamıza gitmiyoruz ki.
Ali:Gerek yok.
Eylül:Ya ne demek gerek yok. Burada sana kendimi affettirmeye çalışıyorum.
Ali:Ben bu numaraları yemem.
Eylül:Ali sen böyle bir fırsatı hayatta geri çevirmezsin.
Ali:Karşımdaki bana güvenen bana yalan söylemeyen karım olsaydı geri çevirmezdim.
Sinirle sert bir tokat attım.
Ali:İyi alıştın sen de tokat atmaya.
Eylül:Sinirliyim ne yaptığımı bilmiyorum.
Birden beni koltuğa itip üstüme gelmeye başladı, kollarımı ensesinde birleştirip kendime çektim...

Uyandığımda oturma odasındaki koltukta yatıyordum, hava kararmıştı ve yanımda Ali yoktu. Kalkıp üstümü giyindim. Gömleğimi iliklerken merdivenden indim. Arasın koltukta uyuyakaldığını gördüm. Sehpanın üstündeki telefonumu alıp mesajlara baktım. Aliden mesaj vardı.

Ali'm:Barıştığımızı düşünüyorsan yanılıyorsun.
Eylül:Bu ne demek ya?
Ali:Sırf senin istediğin oldu diye güvenmediğini unuttum sanma.
Eylül:Arıyorum açacaksın!

Ali:Ne var
Eylül:Bu ne demek oluyor Ali. Gğndüz çok memnundun ama.
Ali:Memnun olmam seni affettiğim anlamına gelmiyor.
Eylül:Ya gerizekalı. Sen bu eve geliceksin ve ben sana bunun hesabını göstericem.
Ali:Gelirsem gösterirsin.
Eylül:Gelmeyecek misin?
Ali:Gelmiycem.
Eylül:İnada inat demek Ali bey, iyi öyle olsun ben de sana inat ediyorum o zaman. Oldu mu Öküz bey?
Ali:Oldu bebeğim, hadi kapat şimdi

Telefonu kapatıp koltuğa fırlattım. Aselin sesini duyunca yukarı çıkıp bezini değiştirdim. Uyuyunca aşağı inip yemek hazırladım, Arası da uyandırıp yemek yedim. Aras yukarıda ödevlerini yaparken ben de dizi izlemeye başladım. Kapı çalınca açtım, songül gelmişti. Birlikte oturup dizi izlemeye devam ettik.

Uyandığım gibi midemin bulanması bir oldu. Hemen tuvalete gidip kustum ama kendimi çok halsiz hissediyordum. Arası uyandırıp okula bıraktım. Eve dönüp yatapa yattım.
Yine mide bulantısıyla uyanıp tuvalete gittim. Çok üşümeye başladım, ama hava soğuk değildi. Yatağa girip yorgana sarıldım. Başıma giren ağrıyla komidinin üstündeki ağrı kesiciyi içtim. Bu bugğn içtiğim 3. Ağrı kesiciydi. Telefonu elime aldım, Aliyi aradım.
Ali:Eylül neredesin sen? Karakola da gelmedin, müdür bekliyor kaç saattir.
Eylül:Ali ben çok üşüyorum, midem bulanıyor. Çok kötüyüm, yanıma gel lütfen.
Ali:Bu da yeni numaran mı? Hadi öabuk gel önemli bir görev var.
Diyip kapattı. Ben de uyumaya devam ettim.
Gözlerimi açtığımda kolumu oynatacak halim kalmamıştı. Zar zor telefonuma uzandım yine Aliyi aradım.
Ali:Eylül müdür çıldırdı gel artık çok önemli bir görev.
Eylül:Ali... Ben çok üşüyorum, çok kötüyüm aşkım. Öhö öhö, buraya gel-
Ali:Eylül Eylül, alo, aşkım. Eylül ses ver. Bam şakanın sırası değil korkuyorum lütfen karıcım.

Eylülden ses gelmeyince Ali koşarak çıktı Karakoldan hızlıca eve geldi. Yukarı çıktığında Eylülün baygın vücuduyla karşılaştı. Eylülü kucağına alıp hastaneye götürdü. Eylülün ateşi çok yüksekti. Hemen serum taktılar.

Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Balımda da Ali vardı.
Eylül:Aşkım
Ali:Güzelim iyisin dimi
Eylül:İyiyim birtanem
Ali:Özür dilerim Eylül, seni dinleyip gelmediğim için.
Eylül:Önemli değil ki canım
Ali:Önemli, ateşin daha çok yğkselseydi nokucaktı.
Eylül:Ama bak bir şey olmadı. Sen beni affettin mi?
Ali:Bilmem, belki eve gidince gündüz gibi olursak.
Eylül:Çok beklersin, o bir kereydi.
Ali:Şaka yapıyorum, ben zaten seni affetmiştim, sadece biraz burnunu sürtmek istedim.
Eylül:Senin burnunda bir şey mi var?
Ali:Ne var, ne
Eylül:Yaklaş bakıyım
Ali:Yaklaştım.
Dudaklarımı burnuna yaklaştırdım.
Eylül:Çok güzel bir şey dokunuyor burnuna.
Aşağı inip dudaklarına değdirdim.
Eylül:şimdi de dudaklarında.
Diyip öpmeye başladım, o da bana karşılık verdi...

Tekrardan-BİTTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin