Gelin, herkesin şaşkın bakışları altında orkestraya işaret verince ortama hafif bir müzik sesi yayıldı. Gelin uzun eteklerini toplayarak gelin odasına doğru ilerlemeye başladı. Bu arada ailesi, akrabaları, dostları çevresini sarmış, her kafadan bir ses çıkıyordu. Gelin odasının içine annesi babası ve ağbisi girince kapıyı kapattı.
- Kızım neler oluyor?
Bu ses gelinin yüreğini sızlattı. Her anne gibi evladının mürüvvetini görmeyi arzulayan bir annenin üzgün sesiydi bu.
- Kısmetten ötesi olmazmış derler ya anne. Bahadır ile evlilik kısmet değilmiş.
- Neden öyle söyledin kızım? Bizim bilmediğimiz bir şey mi var?
Araya abisinin sinirli sesi girdi.
- Burada neler dönüyor Allah aşkına söyle Damla.
- Abi bunları evde konuşsak olur mu? Hepinizden sakin olmanızı istiyorum.
- Sen bu durumda nasıl bu kadar sakinsin anlamıyorum. Damat seni nikah masasında bıraktı, sen hala bize sakin olun diyorsun.
- Abi, bazen sevmek yetmiyor. Bunu en iyi sen bilirsin.
Damla, "HAYIR" cevabını duyduğu anda yüreğini besleyen tüm umutlar yok oldu. Sanki birisi eline hançer almış, kalbini söküp çıkartıyor, yerine kor ateş koyuyordu. Bu hislere bir dur demeliydi. Yoksa içinin kanamasından kendini kaybedebilir, ailesini daha çok üzebilirdi. İçinin yanmasına fırsat vermeden, kalbinin çevresinde buzdan bir kale inşa etti. İnsan yaşayacaklarını bilse de kendini tam anlamıyla olacaklara hazırlayamıyordu. Şimdi ağbisinin arabasında oturmuş baba evine gidiyordu. Heyecanla gelinlikle çıktığı eve, şimdi hüsranla yine gelinlikle giriyordu.
Odasına gidip evde kalan birkaç parça kıyafetiyle üstünü değiştirdi. Hafif sakinleştirici bir ilaç içti. Salona gelip kendini bekleyen aile üyelerine baktı. Tekli koltuğa oturup gözlerini duvara dikerek konuşmaya başladı.
- Ben, son zamanlarda Bahadır'ın hareketlerinden şüphelendim. Sanki beni sevmiyor yada sevgisinden emin olamıyor gibiydi. Evlilikten korktuğunu ama nikahtan sonra bunu atlatacağını düşündüm. Sanırım yanıldım. Ben çok üzgünüm. Bunları size yaşattığım için çok üzgünüm. Açıkçası ne diyeceğimi bilmiyorum?
- Onun ağzını burnunu kıracağım. Nasıl böyle bir şey yapar? Züppe piç...
- Abi ağzını bozma, değmez. Ben burada daha fazla kalmak istemiyorum. Duvarlar üstüme geliyor sanki. Anne-baba, ben Eda ile gitmek istiyorum. Yazı orada geçirmek, bugünleri unutmak istiyorum.
Annesi kalkıp kızına sarıldı. Gözyaşlarını zor tutuyordu. Geçecek güzel kızım diyerek sırtını sıvazlıyordu. O sırada kapı çaldı. Abisi kapıya bakınca gelenin Eda olduğunu gördü. Sessizce içeri süzülen Eda,
- Damlam, nasılsın? deyince, Damla kendini tutamadı, gözyaşları akmaya başladı.
Burnunu çekerek pürüzlü sesiyle,
- Gidelim buralardan Eda olur mu?
- Olur tabi, istersen hemen gidebiliriz. Araba aşağıda canım.
Mahsun bakışlarını anne-babasına çevirdi Damla. Onların rızasıyla gitmek istiyordu. Acı içindeydi, nereye gitse acı kendisiyle gelirdi ama anıların olduğu bu şehirde daha fazla kalmak istemiyordu.
Eve geldiklerinden beri konuşmayan babası derin bir nefes alarak; "git kızım ama kendine dikkat et, seni sevenleri, seni düşünenleri unutma, bizi habersiz bırakma."
Damla, arabaya binince ailesi gözden kaybolana kadar camdan el salladı. Sonra çantasını karıştırıp eline telefonunu aldı. Cevapsız çağrıları, gelen mesajları görmezden geldi. Bahadır'ın da içinde bulunduğu "Biraderler" isimli watsapp arkadaş grubuna daha önceden hazırladığı video ve mesajları attı. Sonra telefonunu kapattı. Ailesine telefon numarasını değiştireceğini söylemiş, kimseye yerini söylememelerini tembih etmişti.
Eda, arabadaki sessizliği bozmak için "uzun yol şarkıları" adı altında doldurduğu cd'yi çalmaya başladı. Birbirinden hareketli parçalar çalarken, eski günleri düşündü. Damla ile şarkılara eşlik eder, oturdukları yerde oynarlardı. Oysa şimdi Damla düşünceler arasında kaybolmuş gibiydi. Sanki kafasının içinde bir film makinası vardı. Sürekli her şeyi başa sarıp tekrar tekrar oynatıyordu. Camı açıp derin derin nefesler aldı. İçinden "düşünme, düşünme, düşünme" diye tekrarlayarak filmi durdurmaya çalıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/59576618-288-k316489.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON PİŞMANLIK
RomansaNikah memuru gelip mikrofonu eline aldı. - Tüm misafirler, hoşgeldiniz. Burada Akhan ve Demirci ailelerinin mutlu gününe şahit olmak için bulunuyoruz. Gelin hanım adınız soyadınız? - Damla Akhan. - Damat bey adınız soyadınız? - Bahadır Demirci. - Sa...