2 YIL SONRA- ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ

3.3K 142 3
                                    

2 YIL SONRA-ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ...
Damla ve Eda, bu soğuk kış gününde, Şakir amcanın kahvesinde sobanın karşısında oturmuş çay içiyorlardı. İçeriden pişen kurabiyelerin kokusu geliyordu.
- Damla, çok dalgın gördüm seni hayırdır inşallah?
- Eda, sen rüya yorumlamayı biliyor musun?
- Yok canım, bende herkes gibi Google amcaya soruyorum. Rüyanda seni bu kadar etkileyen ne gördün Damlacım?
- Aslı'yı gördüm.
- Aslı kim?
- Bahadırın arkadaşının eşi. İki yıl önce, beni uyaran kişi. Dört gecedir rüyamda onu görüyorum. Ağlıyarak, bana yardım et diyor. Her sabah içim sıkılarak uyanıyorum. İnan, uyumaya korkar oldum.
- O günden sonra Aslı ile hiç konuştun mu?
- Yok Edacım, biliyorsun telefon numaramı iki yıl önce değiştirdim. O günden beri de o grupla ilişkimi kestim. Belki Aslı'ya haksızlık yaptım ama konu döner dolaşır o günlere veya ona gelir diye aramadım. İstedim ki o günler ve onu hatırlatan herkesten ve herşeyden uzak olayım.
- Haklısın canım. Ama aklını bu kadar kurcalıyorsa Aslı'yı ara bence. En azından için rahatlar. İstersen numaranı görünmez yapabilirsin.
- Bir düşüneyim, belki öğlen ararım.
Damla elinde telefona bakıp duruyordu. Arayıp aramamak arasında kalmıştı. Aslı'nın kendisine yaptığı büyük iyilik aklına gelince derin bir nefes alıp arama tuşuna bastı.
Ağlamaklı boğuk bir ses "Alo" deyince Damla tedirgin oldu.
- Merhaba Aslı, ben Damla. Nasılsın?
- Damla, ben ben...
- Aslı ağlıyor musun? Aslı iyi misin?
- Hiç iyi değilim Damla. Kızım hasta, çok hasta...
- Nesi var Aslı?
- Lösemi diyorlar. Kemik iliğine ihtiyacı var. Ama donör bulamıyoruz. Hiçbirimizin iliği uymadı. Bebeğim ellerimin arasından kayıp gidiyor Damla...
- Aslı, ağlama canım. Benim yapabileceğim bir şey var mı?
- Donör olmak için başvurabilir misin? Belki senin iliğin uyar kızıma.
- Tabii, donör olmak için başvururum. Hangi hastane ve hangi doktora gitmeliyim söyle bana?
- Gerçekten donör olmak için başvurur musun? Damla sen çok iyi bir insansın. Şafak Hastanesindeyiz. Doktor Güven Mertoğlu bizimle ilgileniyor.
- Not aldım canım. Yarın sabah oradayım, tamam mı? Yalnız kimseye benden bahsetme olur mu?
- Tamam Damla, nasıl istersen... Allahım ne olur yardım et.
- Merak etme, bütün dualarım sizinle. Yarın görüşürüz.
- Çok ama çok teşekkür ederim Damla. Bize umut oldun. Yarın görüşürüz.
Durumu Eda'ya anlatan Damla hemen müdürünü arayıp bir hafta izin istedi. Sonra İstanbul'da bir otelde yer ayırttı. Gece otobüsüyle yola çıktı.
Sabah hastaneye vardığında danışmaya gidip Dr. Güven Mertoğlu'nu sordu. Güven beyin odasının önüne gelince derin bir nefes alıp kapıyı çaldı. "Gir" komutunu duyunca kapıyı açıp içeri girdi.
İçeride masasında oturan, 35 yaşlarında, yorgun bakışlı doktor "Buyrun?" diye sordu.
- Merhaba, ben Damla. Aslı Şimşek'in kızı için donör olmak üzere geldim.
- Merhaba Damla hanım. Ben Güven. Buyrun oturun. İnanın, kararınıza çok sevindim. Size prosedürü anlatayım sonra tahlillere başlayalım. Bakalım sizin iliğiniz Buse'ye uyacak mı? İnşallah uyar.
Yapılan tahlillerden sonra bir odada dinlenen Damla, yorgunluğa yenik düşüp uykuya daldı. Bu sırada doktor Güven, Aslı-Fırat çifti ile konuşuyor ve gelişmeleri anlattı. Fırat, Damla'nın donör olmak için gelmesine çok şaşırmıştı. Zaten gerçeklerin ortaya çıktığı günden beri vicdan azabı çekiyordu. Damla'dan özür dilemek istemiş ama onun İstanbul'u terk ettiğini öğrenince elinden bir şey gelmemişti. Kendilerinin yaptıkları karşısında Damla yine insanlığını göstermiş, onları utandırmıştı. Bekleme koltuklarında iç muhasebesi yapan Fırat'ı, kuzeni Cihan'ın sorusu böldü.
- Fırat nasılsın? Buse iyi mi?
- Buse iyi olmadan biz iyi olamayız. Ama yeni bir umut var Cihan.
- Nasıl? Donör bulundu mu?
- Bir arkadaşımız Buse'nin hastalığını duyunca gönüllü olarak gelip donör olmak için tahlil yaptırdı. Onun iliğinin tutması için dua ediyoruz.
- İnşallah ilik tutar kardeşim. Benim tanıdığım biri mi?
- Sanmıyorum. Sen Amerika'dayken tanıştığımız ve çok üzdüğümüz birisi.
- Ne demek bu?
- Damla, Bahadır'ın eski nişanlısı.
- Hani Bahadır'ın nikah masasında evlenmekten vazgeçtiği kız mı? Sahi, Bahadır o aşamada neden vazgeçti? Hiç anlatmadınız.
- Evet o kız. Bahadır, Seval'i kandırıp kullanan, intihara sürükleyen kişiden intikam alarak, yaşattığını yaşasın istedi. O zaman Seval'in anlattıklarından yola çıkarak onu kullanan kişinin Damla'nın ağbisi Deniz olduğunu zannetti. Bahadır, Damla ile tanışıp onu kendine aşık etti ve nişanlandı. Bin kişilik bir düğün hazırladı. Düğün günü ise Hayır deyip nikah masasından kalktı. Gelini ortada bıraktı.
- Hadi ya...
- Ne yazık ki bizde bu planı desteklemiştik. Ama hiç birşey göründüğü gibi değilmiş. Aslında Seval, Deniz'i kullanmış.
- Nasıl yani? Hiç bir şey anlamadım?
- Seval, Damla'nın ağbisine yanaşmış. Deniz aşık olup Seval'e evlenme teklif etmiş. Ama Seval, Deniz'in en yakın arkadaşına aşıkmış, adam buna yüz vermeyince adama yakın olup tavlamak için böyle bir yöntem bulmuş. Adama takıntılıymış.
- Siz bunları nereden öğrendiniz peki?
- Düğün günü Bahadır hayır dedikten birkaç saat sonra hepimize Damla'dan mesajla bir video geldi. Sanırım gizli çekilen bir videoydu. O videoda Deniz, romantik bir ortamda Seval'e evlenme teklif ediyor, karşılığında Seval ona gerçekleri haykırıyordu. Adeta sinir krizi geçiriyor gibi bağırıyordu. Biz durumu anlayıncaya kadar Damla, İstanbul'u terk etmiş, telefonunu kapatmıştı. Ailesi de görüşmemize izin vermedi.
- Peki Bahadır ne yaptı?
- Bilirsin Bahadır'a göre kız kardeşi melektir. Önce kız kardeşine sormuş. Tabi ki kardeşi hepsini inkar etmiş. Kendini haklı çıkarmak için bir sürü yalan söylemiş. Hatta Damla'ya iftira bile atmaya çalışmış. O gün Bahadır kardeşinin gerçek yüzünü görmüş oldu. Araları hala iyi değil.
- Bahadır, Damla ile görüşüp özür diledi mi?
- Bahadır'ın aklı başına gelene kadar Damla gitmişti. Dediğim gibi, ailesi de bu konuda çok sert çıktı. Haklılardı. Kızlarını korumak istiyorlardı. Hem Bahadır af dilese ne olacaktı ki?
- Eğer seviyorsa kendini affettirir, sonra da evlenirlerdi.
- Sanmıyorum. Damla, nikah günü her şeyi biliyormuş.
- Nasıl biliyormuş? Bile bile mi oturmuş nikah masasına?
- Aslı, Damla'yı tanıdıktan sonra onun için üzülmeye başladı. En son nikahtan iki gün önce Damla'ya herşeyi itiraf etmiş. Ama Damla demiş ki; Bahadır beni seviyorsa nikahta evet der, sevmiyorsa hayır demesi daha iyi.
- Kız sağlam karakterliymiş. Bu kızı tanımak isterdim doğrusu.
- Cihan, hayır. Lütfen Damla'yı üzecek herhangi bir girişimde bulunma.
- Neden kızı üzeyim Fırat?
- Çünkü sen sert, otoriter bir insansın. Duygularını belli etmezsin. Damla, kalbi kırılmış hassas bir kız.
- Abarttın Fırat. Sadece tanımak isterdim dedim. Kalbini bir de ben kırayım demedim.
İkisi konuşurken Damla kendini toparlamış doktorla görüşüp iletişim bilgilerini bırakmış ve yer ayırttığı otele gitmek üzere hastanenin lobisine inmişti.
Damla'yı gören Fırat hemen yerinden fırlayıp, peşinde Cihan'la yanına gitti. Ne diyeceği bilememin mahcubiyetiyle öylece baktı. Bu sessiz bakışmaya Damla son verdi.
- Geçmiş olsun Fırat. Buse inşallah iyi olacak. Onun için çok dua ediyorum.
- Çok sağol Damla. Sana karşı çok mahcubum. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Her şey için özür dilerim.
- Şşşşşşşştttttttt. Geçmiş ne demek? Geçip gitmiş demek. Yapman gereken sadece Buse ve Aslı'ya odaklanman. Aslı'yı da iyi görmedim. Ona da dikkat et olur mu?
Bu iyi yürekli ve merhametli kızın karşısında daha fazla hareketsiz kalamayan Fırat, Damla'ya sımsıkı sarıldı. Gözünden bir damla yaş aktı. "teşekkür ederim." diyerek minnetini kulağına fısıldadı.
- Bizi tanıştırmayacak mısın Fırat?
Birbirinden ayrılan ikiliyi seyreden Cihan, karşısında duran açık kumral saçlı, ela gözlü, minyon hatunu çok beğenmişti. Kızarık gözlerine bakınca onun ağladığını anladı. İşte o an kalbi sıkıştı. O gözler hep gülmeli, pırıl pırıl parlamalı diye düşündü.
- Merhaba, ben Cihan. Fırat'ın kuzeniyim.
- Merhaba, Damla ben.
Cihan, tokalaşmak için tuttuğu eli bir türlü bırakamadı. Sanki Damla'nın elini bıraksa dünya da dönmeyi bırakacakmış gibi hissetti. Fırat'ın yalancı öksürüğü ile kendine gelip Damla'nın elini bıraktı. O sırada yanlarına Aslı geldi.
- Nereye gidiyorsun Damla?
- Otele gidiyorum Aslı. Doktora gerekli bilgileri verdim. İhtiyaç olursa arayacaklar.
- Otele gidemezsin Damlacım. Bizim evde kalacaksın.
- Teşekkürler Aslı. Ama olmaz. Ben zaten yer ayırtmıştım.
- Lütfen Damla, bizi kırma. Bizim evde kal. Evde yardımcımız var. Ne istersen ona söylemen yeterli. Cihan seni bırakır.
- Sağol Fırat. İkinizde çok düşüncelisiniz. Dediğim gibi yer ayırtmıştım.
Cihan olaya el atma gereği duydu. Bu akşamı Damla ile arkadaşlık kurarak geçirmek istiyordu.
- Bak yalnız kalacağım diye düşünme, yardımcılarla beraber bende orada kalıyorum. Korkacağın bir şey yok.
- Korkmuyorum, ama açıkçası uygun olmaz diye düşünüyorum.
- Damlacım, sen bizim için onca yol geldin. Üstelik tahlil yaptırdın. Dinlenmen lazım. Lütfen hiç olmazsa bu kadarcık şey teşekkürümüz olsun.
- Peki Aslı, sizin eve gidip bu geceyi orada geçiririm. Ama bir şartım var. Sende dinlenme odasında bir süre yatıp uyuyacaksın. Anlaştık mı?
- Anlaştık Damlacım.
- O zaman bavulunu ben alayım Damla.
- Teşekkürler Cihan.

SON PİŞMANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin