TÜM KALBİMLE EVET

2.9K 117 26
                                    

Nişandan sonra aileler bir araya gelmiş, düğün üzerine konuşuyorlardı. Asıl sorun nerede oturacaklarıydı. Damla, kendine yuva olan Aliağa'dan ayrılmak istemiyor, Cihan ise ortak olduğu şirket İstanbul'da olduğu için orayı tercih ediyordu.
- Damlam, İstanbul'da şimdiki konumunda sana iş buluruz. İstediğin kadar çalışırsın, çalışmak istemezsen evimizde oturursun. İstersen kurslara gidersin. Ben senin huzurlu ve mutlu olmanı istiyorum, burada kalmayı istediğini biliyorum fakat şirketi buraya taşıyamam Damlam.
- Peki Cihan, İstanbul'da oturalım. Benim bazı planlarım var. O planları gerçekleştirmem için yardım etmeni istiyorum.
- Nasıl planlar bunlar?
- El emekleri satan bir internet sitesi kurmak istiyorum. Yaptığım oyuncakları, çevremde el işi yapan kadınların emeklerini değerinde internet üstünden satmayı planlıyorum. Ne dersin?
- Sen yeter ki iste Damlam. Bu konu ile ilgili düğünden sonra sana yardımcı olabilecek kişileri tanıştırırım.
- Teşekkürler Cihanım.
Cihan, Aslı-Fırat çiftinin evine yakın, iki katlı, bahçeli müstakil bir evi çok beğenmişti. Damla'da beğenince satın aldı. İkisinin zevkleri uyuyordu. Az ve pratik eşya, geniş ve ferah alanda yaşamak prensibini benimsemişlerdi.
İkisinin gözleriyle anlaşmaları, birinin başladığı cümleyi diğerinin tamamlaması aile içinde "ruh ikizleri" diye espri konusu olmuştu.
Foça'da Şakir amcanın yerinde kına gecesi yapıldı. Burada edindiği tüm arkadaşları, akrabalar gelmişti. Eğlenceli, bol göbek atmalı, bir kına gecesi olmuştu. Damla'nın isteği üzerine kına gecesinin meşhur türküsü "yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar" söylenmemişti. Ölüm olunca ağlıyorum, düğünde ağlamak istemiyorum demişti.
Kına'dan sonra, Çanakkale'ye baba evine gittiler. Damla gelinlikle baba evinden çıkarılıp İstanbul'a gidilecekti.
Düğün sabahı yatağından kalkarken dualar etti Damla. Herşeyin hayırlısı olsun dedi. Kalbi pır pır ediyordu. Ama şeytanın işi yok sürekli kulağına "ya tarih tekrar ederse" diyordu. Tam bu sırada telefonu çaldı.
- Günaydın Damlam. Nasılsın aşkım?
- Cihan... ben ben çok heyecanlıyım.
- Bende öyle Damlam. Hazırlanmaya başla aşkım. Seni gelinlikle görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Seni çok seviyorum Damlam. Beni çağırıyorlar aşkım. Görüşmek üzere canım.
- Görüşürüz Cihanım.
Kahvaltı masasını Eda ile annesi hazırlamıştı. Damlayı gören Eda sımsıcak gülümseme ile arkadaşına sarıldı.
- Gelin hanım günaydın.
- Günaydın canım.
- İnanamıyorum ya, sen benden önce evleniyorsun. Önce ben nişanlanmıştım, bu haksızlık ama.
- Edacım bir ay sonra da sen evleneceksin tatlım. Seninde herşeyin hazır sayılır.
- Hadi bakalım kahvaltıya. Düğünümüz var ahali...
Annesinin bu neşeli çıkışına herkes gülerek masaya geldi. Damla, ağbisi ile babasının ortasına oturdu. İkisi de Damla'nın tabağını doldurma gayesindeydi.
- Ben bu kadar çok şeyi nasıl yiyeceğim?
- Gelin hanım, açlıktan bayılma diye uğraşıyoruz burada. Hepsi bitecek.
Çalan zil sesi ile Eda fırlayıp kapıyı açtı. Ceyhun'u bekliyordu. Masadakiler onun koşarak kapı açmasına kıs kıs güldüler.
- Buyrun hoş geldiniz.
- Hoş bulduk Eda.
- Hoş bulduk Eda.
Cihan'ın sesini duyan Damla gülümseyerek ayağa kalktı.
- Hoş geldin Cihan.
- Hoş buldum Damlam.
Masada boş bulduğu yere oturan Cihan, herkese hatır sorup çay içmeye başladı. Bir yandan da Damla'ya özlemle bakıyordu. Kahvaltı bitince hazırlanıp kuaföre gitmek üzere yola çıktılar. Kızları kuaföre bırakan Cihan kendisi de hazırlanmak, Damla'yı baba evinden almak için organizasyon yapmaya başladı.
İki saat sonra kuaförün önüne gelen düğün alayı kornalarla caddeyi inletti. Kuaförün kapısına gelen Cihan tüm adetleri yerine getirerek içeri girdi. Damla'yı gördüğü an büyülenmiş gibi baktı.
- Bana eş olarak gökten bir melek gelmiş. Çok güzel olmuşsun Damlam.
- Teşekkürler Cihanım. Sende çok yakışıklı olmuşsun.
Fotoğraf çekimi yapıldıktan sonra, gelinin baba evine gittiler. Kapıda davul zurna çalıyordu. Damadın anne-babası gelmiş, dünürleri ile sohbet ediyordu. Damla'yı gören ağbisi, annesi, babası hemen yanına gelip sarıldılar.
- Kızım, maşallah ne kadar güzel olmuşsun sen. Yavrum Allah mesut etsin kızım.
Aile ile fotoğraflar çekildi ve ayrılık vakti geldi. Damla odasına gitti, arkasından elinde kırmızı kurdele ile ağbisi geldi. Ağbisinin gözleri dolu doluydu.
- Damlacım, canım kardeşim. Mutlu olmanı diliyorum ama eğer seni üzecek herhangi bir şey olursa bana bir telefon etmen yeterli. Koşar gelirim canım. Tamam mı? Sen yalnız değilsin. Kimsenin seni üzmesine izin verme olur mu?
- Tamam ağbi. Dilerim sende gönlünün sultanını bulursun.
Ağbisi kırmızı kurdeleyi dualarla beline bağladı. Koluna giren kızkardeşini damada teslim etti.
- Bir ömür mutluluklar dilerim. Ama kardeşimi üzersen karşında beni bulursun Cihan.
- O benim kalbim. İnsan kalbini üzer mi hiç?
(görsel internet sitesinden alınmıştır.)

Neşeli bir yolculukla İstanbul'a vardılar. Damla'nın isteği üzerine sadece sevdikleri, saydıkları akraba, eş, dostun katıldığı samimi bir düğün organize etmişlerdi. Nikah masasına oturan Damla, eski anıların etkisiyle soğuk soğuk terlemeye ve elleri titremeye başladı. Nikah memuru mikrofana konuşmaya başladı.
- Tüm misafirler, hoşgeldiniz. Burada Akhan ve Yurtsever ailelerinin mutlu gününe şahit olmak için bulunuyoruz. Gelin hanım adınız soyadınız?
- Damla Akhan.
- Damat bey adınız soyadınız?
- Cihan Yurtsever.
- Sayın Damla Akhan hiç kimsenin tesiri altında kalmadan Cihan Yurtsever'i eş olarak kabul ediyor musunuz?
- Tüm kalbimle EVET!
Cihan'ın sabırsızca evet demesi, davetlileri güldürürken Damla'yı rahatlatmıştı.
- Damat bey sizin sıranız sonra gelecek şimdi gelin hanımın cevabını alalım.
- EVET!
- Sayın Cihan Yurtsever hiç kimsenin tesiri altında kalmadan Damla Akhan'ı eş olarak kabul ediyor musunuz?
- TÜM KALBİMLE EVET!
Cihan'ın bağırarak söylediği cevaba, salondaki gençler ıslıkla, alkışlarla eşlik ettiler.
- Belediye başkanının bana verdiği yetkiyle sizleri karı-koca ilan ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun. Evlilik birliğinden güven, saygı, sevgi eksik olmasın.
Genç çift pistte ilk danslarını yaparken mutlulukları gözlerinden okunuyordu.
******
Başka bir ülkede, kederli gözlerle bilgisayarda düğün videosu izleyen genç adam, ekrandaki sese eşlik ederek söylendi.
- Son pişmanlık fayda etmez. Doğru demişsin Damla. Son pişmanlık fayda etmedi.

x-apple-ql-id://FCED73AC-467F-439F-9BB9-68FF75209D71/x-apple-ql-magic/3F875257-1FFF-4900-840C-6C24C6524EC6

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

x-apple-ql-id://FCED73AC-467F-439F-9BB9-68FF75209D71/x-apple-ql-magic/3F875257-1FFF-4900-840C-6C24C6524EC6.png SON

SON PİŞMANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin