Önündeki yazılı şeyleri okurken yüzü gülümsüyor, kaşları ise ayrı oyunuyordu. Ağızından, benim meraklanmama sebep olacak o sesi çıkardı.
"Vuhhuuuuu"
"Ne oldu ?" Yarım saattir, ne okuduğunu merak ediyordum ama Sibel bir şey demediği için bende sesimi çıkarmadım. Hem de onca işim vardı. Makyajımı yarım bırakıp gidemezdim yanına.
"Senin adam 25 yaşında, bıçkın bir delikanlı ve de çapkının dikalasıymış."
Kaşlarımı çattım o adam o kadar genç değildi ki! " Emin misin? Ben daha yaşlı oluğunu sanıyordum."
"Tabi ki de değilim. Bu dediklerim sadece on yıl önceymiş. ha şimdi nasıl bir şeydir, bilemem. Belki tahmin yürütebilirim." dedi Sibel yüzünde hınzır bir gülümsemeyle ve sözlerine devam etti. "belki çoktan evlenmiştir. Göbekte yapmış olabilir. Saçlarının yanlarına aklarda düşmüştür." Sibel’in gözleri birden daha fazla açılınca daha ne diyebilir diye meraklandım "hiiiiii ya sendromluysa ! .... sen ne zaman buluşacaktın cicim"
Aştı kendini şuanda!
"Abartma bu kadar! Hem onunla görüşeceğim ne malum? Ayrıca dediklerin doğru olabilir. Doğruysa, adamın sendromundan bana ne! ha değilse, yine adamdan bana ne! Hem sen elinin altında sınırsız bir kaynak olduğunun farkındasın dimi ? Neden sadece bunu okudun ?" makyajımı bitirmişti şimdi Sibel’e dönmüş tek kaşım kalkık bir şekilde bakıyordum.
"Görüşmene bir saat kala seni merakta bırakabilmek için " dedi gülümseyerek
"Çok kötüsün "
"Hayır ! kötü değilim seni her olasılığa hazırlayan bir dostum " dedi gözlerini kırpıştırarak kendince şirin gözükmeye çalışıyordu
"Hıı tabi tabi " diyerek yeniden önümdeki boy aynasına baktım . karşımda her şeyin orantıda olduğu biçimli bir yüz vardı sadece biraz haddinden fazla büyük kahverengi gözler yüzüyle orantılı bir burun ve orta karar da bir ağızı vardı. Saçlar ise gür , her daim karışmaya müsait açık kestane rengiydi. Ağır olmayan bir makyaj , ölçülü olduğunu düşündüğüm siyah askılı diz üstünde biten bir elbise vardı. Onun üstüne bir ceket almıştım. Resmi olduğumu göstermek için. Ayağıma da sonbahara uygun çizmelerimi giymeyi düşünüyordum. Topuklu olması biraz endişe vericiydi. Boyum o kadar fazla uzun değildi ama onları giydiğimde fazla uzun oluyordu. En azından şimdiye kadar tanıştığım kişiler açısından bakıldığında...
"Beni geçiştirme "diye hala konuşuyordu Sibel
"geçiştiririm" dedim sonra ağlamaklı bir suratla " ya ben birazdan çıkacağım senin yaptığın işe bak. Toplamam gereken bir masa !"
"Bunlar senin için tecrübe olacak cicim"
"Çok sağ ol ! bari yardım et"
"Peki ama bu iyiliğime karşılık akşam yemeği istiyorum"
"Sanki hiç yemiyorsun! Gökhan sana nasıl dayanıyor anlamıyorum"
"Sen yapınca daha güzel oluyor. Hem Gökhan benim bu hallerime aşık oldu cicim"
"Dengesizler sizi ! hadi makineye koyalım da beraber çıkalım evden "
"Tamam ben koyuyorum sen çizmelerini giyin. Bak böyle de iyiyimdir."
"Yaa ne demezsin " üzerime paltomu alıp çizmelerimi giydim. Sibel yanıma geldiğinde ondan bir kaç santim daha kısa olduğumu gördüm. Böyle nasıl yaşıyorlardı anlamıyordum. Gökhan’ın da boyu uzundu. Mecazi anlam olmaktan çıkmıştı şu söz millete tepeden bakmak. Bunlar onu gerçekten yapıyordu
"sahi sen ne için mülakata gidiyordun ?"
"Sibeel ! ben ne fakültesini bitirdim sence ? "
"İngiliz dili ve edebiyatı... İstanbul’da bir okula mı atandın ? yoksa özel okul mu ?""
"aaaa" şuanda yolun ortasında saçımı başımı yolabilirim. Yapabilirim bunu gerçekten. Ama bir görüşmem olmasaydı. Yapabildiğimse olduğum yerde tepinmekti. Merhaba dengesiz ben “sakinim. Yayın evi. Sendromlu adam hatırladın! Benim anlamadığım sen nasıl strateji uzmanı oldun ?”
“alınırım ama.. bir tek sana özel bu anlamazlıktan gelişlerim “
“cevabını tahmin ettiğim bir soruydu ya. Neyse tatlım ben burada ayrılıyorum. Akşama görüşürüz.”
“taksiyle git ve akşama bana güzel yemekler pişir.”
Herkese merhabaa :) İşte hikayemizin ilk bölümü ile karşınızdayım umarım beğenirsiniz
ilk bölüm kısa oldu ama bundan sonraki bölümlerin uzun olacağını söyleyebilirim.Oy ve yıldızlarınızı eksik etmemenizi umuyorum :)
herkese iyi akşamlar :)
![](https://img.wattpad.com/cover/26623818-288-k92909.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cesurca Sev ! (Tamamlandı)
RomanceBir kitap çevirmeninin hayatı ne kadar tek düze olabilir ki? Emin olun Zeynep'in hayatı herkesten daha fazla sıradandı. Taa ki yeni, bir iş buluna dek . *** Heyecan? Belki biraz var. Tamam çokça heyecanlıyım. Kafamda bir sürü soru vardı. İlk öncel...