~ 4 ~

139 84 65
                                    

"Bazı yaralar yararlıdır buna inan.
Bazı yaraların ortasında küçücük bir el
Sanki geçmişine çiçek uzatır
Tüm geleceğin yıkanır."

Didem Madak

Sabah olduğunda Turna yine gözlerini hastane odasında açmış ve ilk olarak karşısında uyuyan adamı görmüştü. Adamın boynuna doğru yan düşmüş kafası ve kollarının birbirine bağlı görüntüsünden bütün gece direnip sonunda uykuya yenik düştüğünü anladı. Onu bu kadar yorduğu için içten içe üzülse de aslında huzurlu olduğunu hissediyordu. Yıllar sonra ilk defa, uzun ve kabussuz bir şekilde uyumuştu. Yaralı olmasına rağmen oldukça enerjik kalkmıştı üstelik. Hazır adam uyurken, yüzünün her bir santimetrekaresini incelemek istedi. Yavaşça yatakta yan dönüp elini yüzünün altına koydu. Öyle güzeldi ki şuan. Alnına düşmüş saçları, kendisine gece gibi bakan gözleri, ona bakarken her daim gülen dudakları... Aylardır aklından çıkmayan adam, işte tüm varlığıyla karşısındaydı. 'Keşke bu kadar korkak olmasaydım, belki o zaman gelebilirdim sana' diye içinden geçirdiği sırada doktor hanımın neşeli sesi odada duyuldu. İçeri ne zaman girdiğini bile duymamıştı Turna.

"Günaydın, Turna hanım. Nasılsınız?"

"İyiyim, sağolun. Taburcu olacak mıyım artık?" Hastane ortamını hiç sevmiyordu. Burada kalmak ona şifa olacağı yerde zehir oluyordu. Bu yüzdendir ki doktoru görür görmez sorduğu ilk soru bu olmuştu. Nasıl hissettiği önemli değildi, yeter ki evine geri dönsün o kendini iyileştirirdi. Her zaman olduğu gibi. Doktor hanım, Turna'nın aceleci davranacağını bildiği için gece boyunca saat başı durumunu gözetlemişti.

"Evet, çıkışınızı onayladım. Hemşire pansumanınızı yaptıktan sonra çıkabilirsiniz." dedi ve birkaç muayeneden sonra geçmiş olsun dileğiyle odadan çıktı. Turna, arkasından bakarken Akyel kapının sesiyle uyanıp; "Bir sorun mu var? İyi misin?" diye sorularını sıraladı. Turna ise ona yalnızca ;"İyiyim. Bir an önce çıkmak istiyorum buradan." dedi.

"Tamam o halde, ben çıkış işlemlerini halledeyim. Bu arada, Umutsuz senin için temiz kıyafetler getirmişti. Onları giyebilirsin." dedikten sonra odadan çıkmak üzereyken geri dönüp utangaç bir şekilde; "Tek başına giyinebilecek misin? Yani şey- istersen hemşirelere haber verebilirim." dedi. Turna onun bu haline gülerken kafasını iki yana sallayıp tek başına halledebileceğini söyledi.

Akyel'in odadan çıkmasının ardından hemşire gelmiş ve pansumanını yapmıştı. Daha sonra Turna dolaptan Umutsuz'un getirdiği siyah tişört ve eşofmanı alıp yatağa bıraktı. Üzerindeki hastane önlüğünü çıkardıktan sonra yarasını zorlamadan temizlerini giyindi. Saçını da gelişigüzel topladıktan sonra artık buradan kurtulabilirdi. Kapıyı açmasıyla Akyel'i karşısında bulması bir oldu. Giyindiği için içeri girmemiş ve kapıda beklemişti. Çıkar çıkmaz kadının yeniden ona ışıldayarak bakmasıyla içinden 'her hali kalbimi fethetmeye yetiyor' diye düşünmeye başlamıştı. Turna, onun bakışlarındaki ağırlığı kalbinde hissederken hafifçe öksürdü.

"Gidelim mi artık?"

"E-evet gidelim." Kadının koluna çekinerek uzatıp yürümesine destek oldu. İkisi de konuşmaya can atıyor ama bir o kadar susuyorlardı. Aralarında anlaşma yapmışlar gibi ikisinden de tek bir kelime çıkmıyordu. Turna, Akyel'in kolunu saran ellerini hissettikçe kasılıyordu. Adamın elleri sanki cennetin sularında yıkanmıştı, değdiği her yere şifa veriyordu. Parçalanmışlığı kayboluyordu parmak uçlarında. Hastaneden çıkıp arabanın yanına gelince Akyel, istemeyerek de olsa elini kadından çekmek zorunda kaldı. Adamın sıcaklığından uzak kalan Turna'nın o an tek düşündüğü az evvel terk edilen kolunun yetim kalmışlığıydı. Üzüntüsünü bir kenara bırakıp Akyel'in açtığı kapıdan arabaya bindi ardından o da şoför koltuğunda yerini aldı. Arabayı çalıştırırken Turna evinin adresini tarif ediyordu.

Sen Uyanmadan ÖnceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin