"Geceyi seyrede seyrede öğrendim ki;
Işık insanın içinde yanmıyorsa,
Yüzüne vurmuyor."Şükrü Erbaş
Korku... Bir insanın hayatını altüst eden belki de en büyük duygulardan biridir. Akyel'in, hayatı boyunca hiç korkusu olmamıştı. Babası onları terk edip gittiğinde annesine ve kız kardeşine kendi bakmak zorunda olduğu zaman bile hiç korkmamıştı. Gencecik yaşında, daha toyken ağır yükleri sırtlamıştı. Tek başına ayakta kalmış, kimseye belli etmeden yaralarını sarmıştı. Ama şimdi kulağını dolduran o çığlık, jilet gibi parçalamıştı kalbinin odalarını. Sanki biri gelmiş kaburgalarını söküp almıştı içinden. Nefesi kesilirken aklından geçen tek şey 'Turna' olmuştu. Attığı birkaç adımı koşarak geri dönüp apartmanın kapısını yumruklamaya başladı. O sırada tüm mahalleyi ayağa kaldıracak şekilde bağırdığından habersizdi.
"Turna!"
Kapı açılmayınca apartmanın tüm zillerine bastı. Birinin onu duyup otomatiğe basması için yalvarıyordu içinden. En sonunda onu duyan bir ses kapıyı açtı. Akyel, hemen merdivenleri çıkıp Turna'nın evinin olduğu kata çıktı. Kapı aralık duruyordu. Elini kapıya attı ama göreceklerinden ölesiye korkuyordu. Ya Turna'ya bir şey olduysa, o zaman ne yapardı? Nabzı parmak uçlarında atarken usulca açtı kapıyı. Yavaş ve sessiz adımlarla içeri girdi. Görünürde bir şey yoktu. Bu sefer kısık bir şekilde;
"Turna?" diye seslendi ama Turna'dan beklediği cevap gelmedi. Salondan içeriye doğru ilerlemeyi sürdürdü. O sırada koltuğun arkasından ağlama seslerinin geldiğini duydu. Koşarak gidip baktı hemen. Turna oradaydı. Koltuğun arkasında yere çökmüş öylece ağlıyordu. Yanına gidip onun gibi yere çöktü ama Turna'nın onun geldiğini duyduğunu zannetmiyordu. Sanki transa girmiş gibi bir şeyler mırıldanıyordu kendi kendine. Yavaşça elini uzatıp omzuna dokunduğu sırada Turna tekrar bağırarak kaçmaya başladı. Akyel, bu halinden korksa da bir yere çarpıp canı acıyacak diye tutmaya çalışıyordu.
"Turna, benim Akyel. Ben geldim. Güvendesin artık, sakin ol."
Turna, hala çırpınmaya devam ederken hızla çekip onu göğsüne yapıştırdı. Zor da olsa kollarıyla sarmaladı tüm vücudunu. O zaman Akyel'in kokusu doldu burnuna. Tanıdı yuvasının sahibini. Düştüğü kara deliği parçalayıp çıktı içinden ve tekrar kendi dünyasına döndü. Telaşı bitmişti, nabzı gittikçe yavaşlıyordu. Sıktığı yumruklarını açıp güvendiği sığınağa saklandı yine.
"Akyel?" diye mırıldandı kırılgan sesiyle. Akyel'in korkudan saçlarının arasından ter damlıyordu. Sevdiğini sakinleştirmişti ama onun kalbi hala patlayacak gibi atıyordu.
"Buradayım, sevgilim. Yanındayım." Saçlarını okşadı. Onu korkutan tüm kötü hisleri çekip çıkarmak istiyordu. Biraz sonra Turna sakinleşince; "Ne olduğunu anlatmak ister misin, Turna kuşum?" diye sordu. Turna, ondan artık bir şey saklamayacağına söz verdiği için kafasını olumlu anlamda salladı. Geri çekilip elindekini yavaşça yukarı kaldırdı. Akyel de onun hareketlerini takip ediyor, ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. Sonunda elindekini tamamen gördüğünde bunun bir fotoğraf olduğunu fark etti. Üstelik fotoğraf geçen gün sahile gittikleri zamandan olmalıydı. Bankta oturmuşlardı. Akyel'in arkası dönüktü, Turna da ona gülümseyerek bakarken çekilmişti. Akyel anlamsızca baktı tekrar Turna'ya. Ne oluyordu bu fotoğraf şimdi? Turna, anlamadığını fark etmiş olacak ki; "Daha dikkatli bak, Akyel. Benim yüzüme bak." dedi.
Akyel o ana kadar yalnızca Turna'nın yüzündeki gülümseyişi görmüştü ama dikkatle baktığında her şey daha farklı oldu. Turna'nın yüzünün üzerinde bir çarpı işareti vardı. Akyel'in gözleri dehşetle açıldı. Hemen anlamıştı bunun kimden geldiğini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Uyanmadan Önce
Teen Fiction§ @WattpadRomanceTR'nin dram listesinde... ✨ Onu sevdim. Onu dünyada hiçbir varlığı sevmediğim kadar çok sevdim hem de. Ama inkar edemeyeceğim bir gerçek daha vardı ki, çok sevildim. Hayatın beni bağışladığı bir mucizeydi onun tarafından sevilmek. İ...