"Bir gülüşün ateşiyle yakmasını biliriz ölümün önünde sigaramızı."
Sabah alarm sesiyle uyanmış dün yaşadıklarımı kısmen de olsa unutmuştum. Hızlıca hazırlanıp evdekilerle kısa bir öğüt seansından sonra evden çıkmayı başarmıştım. Okula vardığımda Mehmet köşede sigara içiyordu. Onu öyle görünce iki gündür sigara içmediğim farkına varmış ve yanına varır varmaz elinde tuttuğu sigarayı hiçbir şey söylemeden alıp ve içime çekmiştim. Uzun zaman sonra içinde önce başımda hafif bir dönme sonra gevşeme olmuştu. Önceleri öyle çok içmezdim ama Mehmet ile beraberken kendime engel olamıyordum.Ben zevkini çıkararak sigaramı içerken Mehmet benimle hiç konuşmadan bir sigara daha yakmış ve hızlı hızlı içerek benden önce bitirmişti.Mehmet ile konuşmadan bile anlaşırdık.
Bakışımız, tavrımız birbirimizi anlamaya yeterdi.Aynı buğün olduğu gibi ben onun sinirli olduğunu biliyor o yüzden üzerine gitmiyordum oda sinirli olduğu için tek kelime bile etmiyordu.Bu yüzden ikimizde sessizdik.Sınıfa çıkınca ben sıraya oturur oturmaz şairlerin hayatlarını okumaya başlamıştım.Mehmet normalde direk uyurdu buğün ise sadece kafasını sıraya koymuştu.Bana kızgındı biliyordum ama başka bir şey daha vardı hissediyordum ve bunu halletmeden kendimi kitabıma veremiyorum. Daha fazla dayanamadan sordum:"Sende bir hal var dökül bakalım." Sormuştum ama bir yandan da ne olmuş olabilir diye kafamda senaryolar yazmaya başlamıştım. Mehmet'in sevecen bir ailesi vardı. Ama biraz mükemmelliyetçi insanlardı. Her zaman Mehmet'in en iyisi olmasını istiyor asla memnun olmuyorlardı. Gene ailesi ile bu konuda kavga etmiş olabilir mi diye düşünüyordum. Bütün olasılıkları düşünürken cevap gelmişti. Mehmet:"Yok bir şey."
Bu cevaba hiç şaşırmamıştım. Her zamanki Mehmet işte diye düşünürken çığlığı basmam bir olmuştu.
"Ya ben nasıl unuttum buğün çıkışta biletleri almaya gidicektik değil mi?"
"Artık kafan nasıl doluysa veya neyle doluysa konseri bile unuttun."
"Ya bu benim hayatımın konseri dalgınlığıma geldi anlasana."
Mehmet bana daha birsürü şey diyordu ama ben çoktan kafamda konsere gitmiştim.
Ben her kadar kitap aşığıysam bir o kadar da müzik aşığıyım. Müziğin ruhumu dinlendiren, üzüntülerimi ben anlatmadan bana söyleyen bir terapist olduğunu düşünüyorum. Ve hayatımın konserine sadece 2 gün vardı. Mehmet konser için bilet ayarlamaya çalışmış ve bir yerden bulmuştu. Buğün için sözleşmiş ders çıkısında gidip alıcaktık. Ama ben kafamı Pirayeye öylesine takmıştım ki bir yandan Piraye bir yandan bulduğum not konseri unutmama neden olmuştu.
Bütün dersleri konser günü ne yapalım, kaçta buluşalım diye konuşarak geçirmişti. Sonunda plan yapılmıştı.
Son ders zili sonunda çalmış Mehmet ile koşarak okuldan çıkmıştık. Bana hala nereye gideceğimizi söylememişti.Uzun bir yürüyüşten sonra dar bir sokağa girmiştik ve bana burada beklememi söylemişti. Ne kadar ısrar etsemde beni götürmemiş, beni olduğum yerde bırakıp kendisi sokakta bulunan tek kapıdan içeri girmişti. Beklerken sigara içmeye karar vermiştim.
Neyseki Mehmet'in paketi bendeydi. Etrafı kontrol edip sigaramı yaktım. Sigara içerken kafamda milyonlarca soru beliriyordu.Merakımı bastırmaya çalıştıkça sanki orası beni çağırıyordu. Ben kendimle mücadele ederken Mehmet neyseki gelmişti. Elinde tuttuğu biletler ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piraye Olmak Vardı
ChickLitHer genç kız gibi Eylül de aşkı merak ediyordu. Onun aşka merakı daha çok küçükken babasının ona okuduğu Nazım Hikmet şiirleriyle başlamıştı.. Eğer birgün aşık olursa Piraye gibi olur muydu? İşte olay tam da burada başlıyordu: Nazım Hikmet 'in Piray...