Enteresan

280 125 11
                                    

Buğra'nın elime verdiği kağıdı defalarca kez okumuştum.Tekrar yanıma gelmezdi ama genede burada durmak istemiyordum. Burada durdukça kafamdaki soru sayısı katlanarak artıyordu. Bende bunu engellemek için dans pistinin orada köşedeki masanın kenarında dikilmeye başladım. Kafamın içinde not dolaşıp dururken bi anda gözüm piste takıldı. Pistte bir çift dans ediyordu. Herkes onların etrafına çember oluşturmuş, alkışlıyorlardı. Sanki daha önce hiç dans eden bir çift görmemiş gibi herkes onların etrafına doluşmaya başlamıştı.Pistte dans eden kız bizim okuldaki voleybol takımından Defne 'ydi. Oğlanın ise arkası dönüktü. Merakta etmiyordum doğrusu kesin basketbolculardan biridir diye düşünüyordum. Herkes çılgınlar gibi alkışlarken benim umrumda bile değildi sonuçta tanıdığım biri olamazdı derken dans eden çocuğu görmüştüm.

Dans eden oydu. Buğra sanki bir dans hocası edasıyla Defne dans ediyor bütün alkışları, tezahüratları topluyordu. Kendinden o kadar emindi ki bir kere bakan gözlerini ayıramıyor adeta büyüleniyordu şuanda benim olduğum gibi. Elleri, kolları, ayakları bir ritim içindeydiler. Arada bir de gülümsüyor ve beni mest eden gamzelerini seyircilere sergiliyordu sanki. İçimde inanılmaz bir acı ve bir de daha önce sadece bir kere hissettiğim o garip duygu vardı. Sanırım kıskançlık denen duyguyu yeniden deneyimliyordum ama bu sefer öncekinden daha ağır bir şekilde. Ben gözlerimin olduğunu hissediyordum ama asla akmamalıydılar gözümden o yüzden elimi daha fazla sıktım hemde tırnaklarım etimi acıtan kadar. Hem kendime hem ona kızmaya başlamıştım.
Daha az bir zaman önce bana not veren kişi o değilmiş gibi başka bir kızla çok samimi bir şekilde hemde herkesin gözüne sokarcasına dans ediyordu. Ben olduğum yerde yığılmış bir vaziyette ona bakarken bir anda göz göze gelmiştik. Belki iki yada üç saniye bakışmıştık ama bana sanki seneler gibi gelmişti. İşte o an buradan kaçıp kurtulmak istemiştim. Bu yüzden koşar adımla pistten en uzak olan masaya geçtim.Ne kadar süre orda öylece ayakta kaldım bilmiyordum. Ben gördüklerimin şoku ile ne yapacağımı düşünürken Mehmet yanıma doğru geliyordu. Hızlıca kendimi toparlayıp gülümsemeye çalıştım.
Mehmet bana :"Ne oldu sana yüzün kireç gibi olmuş?" demişti. Ama şuan Mehmet'e olanları söyleyip olay çıksın istemiyordum.Bu yüzden sessiz kalmaya karar verdim. Üzerimdeki şoku atmaya çalışarak ona cevap verdim.
"Çok sıkıldım ondandır. Bir şeyim yok merak etme.Hadi artık gidelim." Bunun üzerine Mehmet sadece başını olur anlamında sallayıp koluma girmişti. İşte sonunda gidiyorduk. Yürürken o kadar yüksek olan müzik sesi bile kafamın içindeki seslerin yanında kısık kalıyordu. Alkış sesleri de durmuştu demekki dansları bitmişti. Aldırmadan yürümeye devam ettim. Tek istediğim tekrar karşılaşmadan günü bitirmekti.
Mehmet birkaç arkadaşı ile vedalaşmış ve abisini aramıştı.Abisini beklemek için kapının önüne çıktığımızda ellerimin titremesine aldırmadan sigaramı yakmaya çalışıyordum ve sonunda başarmıştım. Sigara dumanını içime çektikçe az önce olanları daha iyi anlamaya başlıyordum sanki. Beynimin içindeki puslu alanlar aydınlanıyor herşey daha anlamlı hale geliyordu. Demekki günlerdir kütüphanede notlaştığım kişi Buğra'ydı. Ama nasıl ya daha geçen güne kadar hiç konuşmuşluğumuz bile yokken nasıl oluyor da buğün bana not veriyordu. Neden yapmıştı bunları.Olanların hepsi bir oyun muydu? Ama neden? Ben ona ne yapmıştım? . Ben kafamdaki sorularla boğuşurken Mehmet resmen beni kolumdan tutup sallayıp :"Abim geliyor elindeki sigarayı atmazsan az sonra ben sana o sigarayı yutturucam çünkü şu saatte hiç öğüt dinleyesim yok anladın mı?"

Ben bi anda kendime gelip sigaramı yere atıp sanki içimdeki soruları da ezmek istercesine sert bir şekilde sigaranın üstüne basmıştım. İçimden de keşke kafamdaki bütün sorularda bu şekilde kolayca bitse gitse de bende rahatlasam diye düşünüyordum Ama bunun o kadar kolay olmayacağının farkındaydım. Sonucu kabullenip hırsımı Mehmet'ten çıkartmak için sigaramı attığımı gözüne sokmak istercesine ellerimi kaldırıp avuç içlerimi ona gösterip ters ters bakmıştım. O ise yaptığım harekete hiç aldırmamış sadece göz devirip geçmişti.Bende ona laf söylemek için ağzımı açtığım anda Mehmet'in abisi az ileriden korna çalmıştı. Oyalanmadan ikimizde hızlıca arabayı gelmiştik. Bir an önce buradan gitmek istiyordum. Bütün gece boyunca rahatsız eden elbisem, ayağımı vuran hiç alışık olmadığım ve sevmediğim babetlerim, başımı ağrıtan sıkı saç modelim ve  üstüne üstlük aldığım enteresan notla beraber birde dans hepsi bana gerçekten ağır gelmişti. Bu yüzden geceye puanım ikiydi. O ikiyi de yediğim yemek ve rahatça içtiğim sigaralara veriyordum. Yoksa balo hiç benlik bir yer değildi özellikle böyle saçma olaylar yaşamışken hiç değildi. Kendi kendilerine gülüp eğlenenler, dans eden çiftler, kız veya erkek arayışına çıkmış olanlar, kendilerini sergilemeye çalanlar, sadece yemek yemeğe gelenler de vardı ama ben bunlardan hiçbirine dahil değildim. Tek istediğim haftasonu karmaşasından biraz uzaklaşmaktı. Karmaşadan uzaklaştığımı sanırken iyicene içine çekilmemde resmen bir ironiydi. Ben düşüncelere dalmış bir vaziyette dururken abisinin korna sesi benim sıçrayarak gerçek dünyaya dönmemi sağlamıştı. Korku ile "Ne oldu birine mi çarptık?" dediğimde Mehmet ve abisi gülmeye başlamışlardı. Ben ne olduğunu anlamadan yüzlerine bakarken abisi: "Asıl sana ne oldu Eylül dalgın gittin hiç hal hatır sormak yok mu? Yoksa aşık mı oldun ondan mı dalıp gittin?" demişti. İşte Mehmet'in abisi böyleydi. Aklına geldiği şeyi patavatsızca söylerdi. Her ne kadar onun bu tavrını bilsem de soru karşısında afallamıştım. Sonra :'' Aynen abi sana çok aşık oldum ondan bu haldeyim! İlla bana bulaş olur mu! '' Bunları bağırarak söylediğimi farkına vardığımda Mehmet'in de ters bakışlarıyla karşılaşmıştım.
Bu seferde ben onu aldırmadan sadece göz devirmiştim.

Sonunda eve gelmiştik. Arabadan inerken yarım ağız vedalaşıp resmen koşarak eve girdim. Evin içerisi karanlıktı ve ışığı açmaya gerek duymadan odama girdim. Önce üzerimdeki elbiseden kurtulup sonra kendimi suyun altına attım. Bu gece yaşananlar aklımdan çıkması için saatlerce suyun altında durmam lazım gibi hissediyordum...

Piraye Olmak VardıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin