Multimedyada Klaus ve Victoria var.
Adele-Set fire to the rain şarkısı sizlerle...
3 HAFTA SONRA
Elijah çok yüksek seste müzik çalan radyonun sesini kıstı.Klaus ise kendini müziğe kaptırmış yerdeki 4 tane yatan kadından sonuncunun kanını içiyordu.
"Kendine gelmelisin artık Klaus"
Boynuna sıkı yapışmış olduğu kadını hızlıca yere iteledi Klaus.
"Emin ol abi bu işe karışıp zararlı çıkmak istemezsin!"
"Klaus onu bulucaz tamam mı?Ama sen böyle kendini kaybedersen olmaz"
Klaus,Victoria 'yı uzun süre aramıştı. Aramadığı yer kalmayınca artık umutsuzluk bedenini ele geçirmeye başlamıştı.Ama onu en çok yıkan şey Victoria'yı bulmak için yaptırdığı büyüde böyle birinin yaşamadığına dair sonuç almış olmasıydı.
Elijah'a cevap verecekken kulağına radyodan ilginç bir haber takıldı.
"Hemen şu radyonun sesini aç Elijah"
Elijah,Klaus 'un dediğini yaptı ve radyonun sesini açti.Bir haber spikeri konuşuyordu.
"Bodie kasabasında ölü sayısı arttı.Yetkililer ölümlerin sebebinin hala bulanamadığını söyledi."
Elijah ve Klaus dikkatle dinledikleri haberden sonra birbirine baktılar.
____________________________________
Klaus arabadan indi.Aradan geçen 1 gün 3 saat sonra California' nın Bodie kasabasına gelmişti.Elijah da gelmeyi istese de onun Hayley'in yanında durması daha mantıklıydı.Yolun ilerisinde duran iki polis bir adama ölüler hakkında soru soruyordu.Adam ise her nedense sorulara tedirginlikle cevaplıyor bir an önce gitmek istiyordu.Klaus, adam polislerden ayrılıp ara sokaklara dalınca önünü kesti.
"Buralarda Victoria diye birini taniyor musun?"dedi gözlerine bakıp etkilemeye çalışırken.
Adam kekeliyerek "hhhh aayirr r" diye cevapladı.Klaus 'un burnuna rahatsız ve bir o kadar da keskin bir koku geliyordu.Adamın parfümünün içinde mine çiçeği olmalıydı.Bu yüzden etki yapamamıştı."Bak o kız burdaysa ve sen bana yalan söylüyorsan ölmüş olursun "dedi.Genelikle insanları tehdit ederken boyunlarını sıkardı ama vücuduna mineden dolayı dokunamıyordu.
Henüz 40 larında olan adamı bu bile korkutmaya yetmişti.
"Eğer bir şey söylersem beni de Jack gibi öldürür."
"Söylemezsen de ben seni öldürürüm gerizekalı"
Adam hızlıca koşmaya başladı ve bir ev adresi söyledi koşarken.
Klaus dedigi evin önüne geldiği anda şiddetli bir rüzgar esmeye başladı.İçeriye girdi bir an Victoria'yi gördü yaklaşinca bunun sadece halisülasyon olduğunu anladı.Daha sonra salonda duran eski piyanodan sesler gelmeye başladı.Bu da Victoria'nın halisülasyonuydu.Klausun bu durumdan epeyce canı sıkılmaya başlamıştı.
"Benim tanıdığım Victoria güçlüydü.Herşeye rağmen ayakta dururdu.Benimle yüzleşemeyecek kadar mı aciz oldun!!!"
Arkasını döndüğünde Victoria'nın gerçek halini gördü tişörtünün üzerinde kurumuş kan lekeleri vardı.
"Bu şehri hatırlıyor musun Klaus?"
Evet Klaus hatırlıyordu elbette ama söylemeyecekti.Bu yüzden Victoria devam etti.
"Bu şehir benim ailemin kanının senin ellerinde olduğu şehir ve yine Bu şehir onlarca masum insanın kanının benim elime bulaştığı şehir.Hiç bir yer benim için bu kadar iğrenç olmadı."
Klaus yavaşça yanina yaklaştı sağ eliyle Victoria'nın yanağına dokundu.
"Sen bu kadar gücün altından kalkabilirsin.Evine ,New orleansa geri dön."
Victoria Klaus'a uzun bir müddet baktı.Emindi artık.Klaus'dan, onun için değerinden.Sıkıca sarıldı Klaus'a. Hayatta artık kimsesi kalmamıştı Klaus'dan başka.
DESTEKLERİNİZ,GÜZEL YORUMLARINIZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜRLER.HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki bir gün
FanfictionNefret ile aşkın arasında ince bir çizgi vardır.O sınırda kaybolanların hikayesi.. Öldürücü gücü olan cadı Victoria Justice ve Acımasız köken melez Klaus Mikaelson