[10.Bölüm] : Umudun Uçurumu

14.3K 1K 1K
                                    

Bölüm duyurularından haberdar olmak için instagram: k.k.berk
-

Parmaklarımın arasında tuttuğum telefon yere çakılırken sanki onunla beraber ben de çok yüksekten aşağı düşüyordum. Yerden kalktığım her seferinde yeni bir darbeyle beni yıkıyordu. 

Notlar tükenmiş sıra numarama gelmişti. Onu unutmama asla izin vermeyecekti. 

''Hayır,'' diye fısıldadım parmaklarım saçlarımın içinden geçerken. Nutkum tutulmuştu, donakalmıştım. ''Hayır... Hayır...'' diye fısıldadım sayıklarcasına. Eğildim, telaşla düşen telefonu aldım. Öylece açık olan sayfaya bir süre bakakaldım, sanki hala beni izliyordu. Telefonu kapatmıyor, mesajını okuduğumdan emin olmak istiyordu. Bunu yaparken biraz bile çekinmiyordu. 

Küfretmek, bir şeyleri etrafa fırlatmak istedim. Canını acıtabileceğim bir yol bulmak istedim ancak nafileydi. Yüz yüze gelmediğimiz sürece ben ona hiçbir şey yapamazdım. Onun bana uyguladığı psikolojik şiddetin yanından bile geçemezdim...

''Silme,'' dedim titreyen parmaklarımı son anda durdurmayı denerken. Onu görmek istemiyordum. Ekranı parçalamak, yok etmek istiyordum. Ancak durmam gerekiyordu.

''Silme Rüzgar,'' dedim son anda aklıma usulca süzülen düşünceyle. ''Silersen ispatlayamayacaksın. Dokunma.'' 

Telefonu telaşla tamamen kapatırken sanki yanlış bir şey yapacakmışım da onun için işleri çok daha kolay hale getirecekmişim diye ödüm kopuyordu. Ellerimle yüzümü kapattım, derin nefesler verdim. Eğer izlemeye devam etseydim öylece yazıp duracak mıydı? Çirkin cümlelerine devam edecek miydi? İçim buz tutacak mıydı? Beni mahvetmekten haz duyacak mıydı? 

Gözlerim dolduğunda usulca yere çöktüm. ''Ama Yağmur beni ararsa...'' diye fısıldadım yalnızlığımın parçalarının saçıldığı odaya. Ruhuma batan kırıklar sanki canımı yakıyordu. Gözlerim duvarlarda gezindi. ''Yağmur beni ararsa ulaşamaz ki...'' 

İçimde kopan fırtınalara inat tekrar telefona dokunduğumda dudaklarım titriyordu. Kapımı kilitlemiş, perdemi çekmiş, duvarlarımın ardında sığınmış ancak zihnimi ondan gizleyememiştim. İçeriye sızmıştı ve gitmek bilmiyordu. Beni avucunun içine almak istiyordu. 

Onunla mücadele edeceğimi kafaya koyduğum her an daha kötüsüyle geliyordu. Yutkunamadım. Telefonumun şifresini girip uzak bir yere bırakırken sarsak adımlarla yatağıma ilerledim, yorganın altına bir kalkanın ardına sinmişim gibi sığındım. Gözlerimi kapattım.

Karanlık hayatımda ilk kez bu kadar ürkütücüydü. 

Bu gece buraya gelecek miydi? Ya da çoktan gelmiş, kapımın önünde beklemiş miydi? 

Üzerimdeki ince yorganı tekrar üstümden atarken nefesim göğsümü sıkıştırıyordu. Yataktan kalkıp kapıya ilerledim. Adımlarım ses çıkarmamak için neredeyse yere değmiyormuşçasına hafif ve yavaştı. Dış kapıya yaklaştığımda nefesimi tutup ufak delikten baktım.

Bomboştu. 

Geri çekilirken gözlerimin dolduğunu hissettim. Omuzlarım çökmüş halde odama dönerken ''Sakin ol Rüzgar...'' diye fısıldadım kimsenin bana yardım etmeyeceğini anlayıp. Burada yalnız kendim vardım. Beni benden başkası duyamazdı. Beni teselli edecek tek ses kendi aciz fısıltımdı.

Beni kurtarabilecek kişi kendimden başkası değildi. 

''Kimse yok,'' dedim titreyen sesimle. Tekrar yatağa girdim. ''Kimse yok.'' 

Sahi. Geceleri uyumadan önce başımı omzuna yaslayacağım hiç kimsem yoktu. Neredeydiler? Neden hiç var olmamışlardı? 

Bu hayatın zorluklarını yaşamaya mahkum edilmişim gibi neden her defasında daha fazla debelenip dibe çöküyordum?

RÜZGARA DOKUNMAK (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin