[4.Bölüm] : Bir Gül Olmak İsterdim

15.3K 1.1K 430
                                    

Annemin gülleri vardı.

Yıkık dökük, tek kattan bozma ufak bir göz odaydı nihayetinde evimiz, her zaman içimizi titretecek kadar soğuk olduğu yetmezmiş gibi, içinde hiçbir güzellik barındırdığı da yoktu. Geceleri babamın çirkin sesine, küfürlerine, dayaklarına yuva olurdu, sabah olup o gittiğinde de zavallı annemin elinde, yüzünde beliren yaralara. Bizim evimizde güneş sabahları acıların üzerine doğuyordu, her gece babam gelmeden önce kurduğum güzel hayallerin sabah olup annemin hıçkırıklarını duyduğumda paramparça oluşunun, perişanlığımın üzerine doğuyordu.

Belki bu yüzden, evimizde güzel olan tek şey annemin gülleriydi.

Babamın pis ellerini sürmediği, yakmadığı, yıkmadığı, kopartıp canını acıtmadığı tek şey o güzel güllerdi. Biraz da bilerek dokunmazdı onlara, hissederdim. Bazı geceler sarhoş olup pencerenin önüne yıkıldığında yarı kapalı tek gözü güllerin üzerinde gezinirdi, oraya dalıp giderdi. Sonra uyuyakalırdı. Sonra anlardım ki artık uyanmayacaktı babam, o gece kimseye bağırmayacak, hiçbirimizi dövmeyecekti. Gülleri seyrettiği geceler öyle huzurlu yumardım ki gözlerimi, bu acizlik, bu korku içimi burkardı. Olsun, yine de güllere kızmazdım. Çocuk aklıydı işte, güller de bizim gibi masumdu, varsın onlar bu evde büyüyüp çiçek açsınlardı, canları yanmasın, kanamasınlardı. Bizim gibi tokat yemesinler, derdim kendi kendime.

Bari birimiz sıkıca tutunabilseydik o leş çatının altında, yaşama. Babamın kirli elleri onlara hiç değmediğinden, annemin şefkatli teni, parmak uçları her sabah onların yapraklarını öptüğünden...

Belki bu yüzden...

Annemin gülleri sahiden güzeldi.

''Keşke ben de gül olsam,'' demiştim bir defasında. Öyle kuvvetli bir histi ki bu gözlerim dolmuştu pencerenin kenarında onları seyrederken. Annem farkında değildi burukluğumun, tebessüm etmişti bana. ''Niye o yavrum?'' diye sormuştu. ''Sen bütün güllerden daha güzelsin.''

Yumuşak elleriyle hafifçe saçlarımı okşadığında başımı onun avcuna yaslamıştım. ''Keşke ismim Rüzgâr olmasaydı.''

Bir gül olmak isterdim anne.

Çiçekleri suladıktan sonra benim eğilip boyuma inmişti annem, gözlerime bakmıştı derin derin. ''Ama rüzgar çok güçlüdür,'' diye fısıldadı bana. ''Kimse karşı duramaz ona. Acıtamaz. Sen de öylesin. Benim Rüzgar'ımsın.''

Öyleydim. Gül olmak isterdi belki bir yanım hala... Değildim işte. Rüzgar oluvermiştim ben. Hayatın bütün zorluklarına karşı yılmadan ayakta duran, gün gelip fırtınalar estiren, kendi kaderini baştan çizen o kuvvetli rüzgardım.

''Rüzgar...''

Kahve gözler şaşkınlığını perdeleyemediği bakışlarıyla beni süzüyordu, inanamıyormuş gibi bir kez daha tekrar etti. ''Sen Rüzgar'sın.''

Zihnimde buruk hatıralara bir set çektim. ''Öyleyim.''

Bir süre bakıştık. Bana yıllar gibi gelen ancak çok da uzun sayılmayan birkaç dakikaydı nihayetinde, hatıralarımı sakladığım gözlerimden gözlerini çekti, odada kaçamak bakışlarını dolandırdı. ''Ben seni erkek zannetmiştim.''

Gülümsedim. ''Yani,'' diye elini salladı boşluğa. ''Seni derken. Rüzgar'ı.''

Suratımdaki gülümseme iyice büyüdü. Tuna, nedenini bilmediğim bir şekilde oflayarak saçlarını karıştırırken sıkıntılı görünüyordu, derin bir nefes verdi. ''Ne saçmalıyorum lan ben?''

''İlk değilsin,'' dedim yatıştırıcı bir sesle. ''Genelde herkes bu yanılgıya düşüyor.''

Sedyede daha rahat oturdu, arkasındaki duvara yaslandı. Başını geriye yasladığında tekrar beni incelemeye başlamıştı. ''İsminin hakkını veriyorsun, orada sorun yok,'' dedi.

RÜZGARA DOKUNMAK (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin