[6.Bölüm] : Fırtına

16.7K 1.2K 574
                                    

(Erken bölümlere şaşıranlar oluyormuş :p Oy ve yorumlar beni mutlu eder etmez heyecanla bölüm yazıyorum. Neticede birkaç dakikanızı bile almaz. Bu bölüm güzel şeyler görmek istiyorum, zaten sonu okuyunca yerinizde duramayacaksınız.
Seviliyorsunuz.)

Fırtına.

Kuvvetli bir fırtınanın içine hapsolmuş, oradan oraya sürükleniyordum. Tutunacak hiçbir şey yoktu, sertçe etrafa çarpmaktan başka bir şey yapamıyordum. Zaman algım durmuştu. Ne az öncesini hatırlayabiliyor ne de az sonra ne olacağına anlam verebiliyordum.

Fırtına sahiden kuvvetliydi.

''Yavaş sür!'' diye çığlık attım parmaklarım emniyet kemerine can havliyle yapışırken. ''Bizi öldürürsen kimseyi doğurtamam!'

''Zaten şu an doğuruyor!'' diye bağırdı Tuna. Sesini yükseltince yüzümü buruşturdum. Bunun sorumlusu benmişim gibi davranmasa daha iyi olabilirdi. ''Merak etme, bir bebeğin doğumu öyle beş dakikada olabilecek bir şey değil.''

''Her ne haltsa işte!'' diye bağırdı direksiyonu sertçe kırarken. Ani hareketi yüzünden arkamızdan neredeyse bize küfredercesine basılan sert bir korna sesi işitildi.

''Düzgün konuş!''

Nedenini bilmediğim şekilde ben de bağırıyordum. ''Neden bağırıyorsun?'' diye bir anlık şaşkınca bana baktı. Hız öyle yüksekti ki hemen önüne dönmek zorunda kaldı. Bu arabadan sağ salim inebilirsem uzun bir süre otobüs kullanacaktım.

''Sen de bana bağırıyorsun,'' diye cevap verdim sinirle. ''Yola odaklan.''

''Ya yetişemediysek?'' dedi panikle. Gaza biraz daha yüklenince bütün bedenim geriye yaslandı, kafamı koltuğun başına çarptım. ''Aptal herif! Sayende başka bir dünyaya yetişeceğiz gibi duruyor!'' Sinirle nefesimi verdim. ''Bu arabaya hiç binmemeliydim.''

''Gece şu an ne haldedir, kim bilir?'' dedi endişeyle. ''Hele Emir.''

''Annenin ismi Gece mi?''

''Evet,'' dedi hızla.

''İlk gebeliği mi?'' dedim yaptığımız hızı unutmayı deneyerek. Ses tonum sakindi.

''Hayır!'' diye bağırdı Tuna. ''Bir kızı var.''

''Güzel,'' diye derin bir nefes verdim. Başım dönmeye başlamıştı, arabayı felaket kullanıyordu.

''Tamam,'' dedi arabayı beş dakika sonra sağa çekerken. ''Tamam geldik.''

Emniyet kemerimi çözerken kusmak üzereydim. Yolda hız sınırını kaç defa aştığımızın kaç ceza yediğimizin haddi hesabı yoktu. Afiyet olması bir yana, midem tam olarak ağzımdaydı. Kusmamak için parmaklarımı dudaklarıma bastırdım. ''Temiz hava al,'' dedim denize doğru başımı çevirerek. ''Tamam... Tamam iyiyim.''

''Ne dikiliyorsun, gelsene!'' diye bağırdı karşımdaki gergin adam. Ardından kolumdan tuttuğu gibi beni önümüzdeki tekneye doğru çekiştirmeye başladı, yalpalayarak peşinden koşmak zorunda kaldığımda içimden bildiğim bütün hakaretleri ediyordum. Onunla daha birkaç saat önce barışma kararı almış ve daha iyi yaklaşmaya karar vermiştim, bunları hatırlayınca suratımı buruşturdum. Belli ki iyi düşünülmüş bir karar değildi.

Bu adam insanı delirtirdi.

''Ambulansı aradın değil mi?'' diye homurdandım tekneye doğru temkinli bir adım atarken.

''Çoktan aradım!'' diye telaşla yanıtladı. Saçları heyecandan birbirine girmiş, yüzü hafifçe kızarmıştı. Gömleğinin yaka düğmesini gergince çözerken nefes alamıyor gibiydi. Bayılacak mı diye bir anlık endişe duydum. ''Sakinleş, yeni bir canlı türünün doğumuna şahit olmayacaksın Tuna.''

RÜZGARA DOKUNMAK (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin