22-içmek bile yasak

701 79 123
                                    

selam canlarım. bugün benim çok sevdiğim bir arkadaşımın doğum günü. o yüzden bu bölümü ona ithaf ediyorum. Hilal'im seni çok seviyorum bebeğim. benli nice yaşlara kuzum.. neyse şekerler size iyi okumalar. vote ve yorumları bekliyorum. 

*DERİN*

Bir hafta oldu hala Serbay'dan haber yok. Tamam sözünü unutur inşallah diyen bendim ama yine de ondan bir teklif beklemedim desem yalan olur çarpılırım vallahi. Acaba başına bir şey mi geldi ki yok be ne olacak ki kocaman adam hem. Bunları düşünürken hala yatağımda olduğum gerçeğini fark ederek istemeden de olsa kendimi banyoya attım. Yüzümü yıkayıp dolabımın önüne geçtiğimde ne giysem diye uzun uzun düşündüm. Buranın iklimi Türkiye'den tamamen farklı olduğu için buraya eşya taşımadım. Geleli neredeyse bir buçuk ay oldu ama hala da doğru düzgün alışveriş yapmadım.

Sonunda bir şeyleri uydurduktan sonra kendimi evden dışarı attım. Telefondan saate baktığımda gözüm tarihe takıldı bugün Beren'in doğum günüydü. Onun yanında olabilmeyi o kadar çok isterdim ki bugün ama maalesef insan istediği her şeyi elde edemiyor değil mi? Rehberden Beren'i bulup arama tuşuna bastığımda:''Aradığınız numaraya şu an ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.'' Diyen kadını boğmak istiyordum. Yok yok aslında  boğmak istediğim Beren'di. O tel neden kapalı ki?

Arabama bindiğimde Metro fm'i açarak çalan şarkıyı kendime armağan ettim. Ama şarkıyı duyunca bütün neşem kaçtı. Harika, Avril Lavigne ''When your gone'' sinirlenip radyoyu kapattım çünkü müzik dinleyecek eğlence falan kalmadı.  Şarkı sözleri bile hep özlemekten bahsediyor. Acaba bu bir işaret mi ki?
İyice saçmalamaya başladım ben de ne işareti be denk geldi işte sadece. Okulda gün geçmek bilmedi zaten tam bir işkenceye dönüştü benim için. Gün sonunda telefonumun zil sesini duyduğumda arayanın Serbay olmasını beklemiyordum.

‘’Alo’’

‘’Merhaba Derin nasılsın?’’

‘’İyiyim sen’’ dedim soğukça. Hala beni aramadığı için bozuk atıyordum ama bunu anladığından emin değilim.

‘’Ben de iyiyim bak ne diyeceğim bugün akşam çıksak sana uyar mı?’’ Eğer canım sıkılmamış olsaydı onu reddedebilirdim ama şu an onunla çıkmak kulağa oldukça cazip geliyor.

‘’Tamam peki. Saat sekizde beni alabilir misin?’’

‘’Bana uyar. İki saat sonra görüşürüz.’’

‘’Görüşürüz’’ deyip kapadım. Hemen arabama atlayıp doğruca kuaföre gittim hiç evde uğraşacak halim yoktu. Zaten saçlarım kolay şekil aldığı için on dakikada fönü bitirmişlerdi. Oradan çıkıp hemen bir avm ye girdim ve siyah sade bir elbise alıp çıktım. Bugün bütün işlerimi hep hızlı hızlı yapıyorum ya hadi hayırlısı. Saate baktığımda on dakikam kaldığını gördüm ki on dakikada imkanı yok eve yetişemezdim. Yine de aşırı hız yapmadan normal hız sınırları içerisinde eve sürdüm.

Eve vardığımda Serbay’dan bir iz görmedim demek ki henüz gelmemişti. Aceleyle eve girdikten beş dakika sonra zil çaldı. Hiç acele etmeden kapıya gidip açtığımda Serbay başını yere eğmiş bekliyordu ve bir elini kapıya yaslamıştı. Başını kaldırıp beni görünce utangaç bir gülümseme gönderdi.

‘’Üzgünüm geç kaldım.’’ Dedi. Ah canım ya kıyamam. Sen üzülme ya da her üzüldüğünde bu kadar tatlı olacaksan üzül üzül. Kulağına doğru eğilerek:

‘’Sana bir sır vereyim mi? Aslında ben de eve yeni girdim sana itiraf etmeyecektim ama çok üzülmüş göründüğün için söylemeden edemedim.’’

Derin'de AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin