27- ışığımı kaybettim

839 77 94
                                    

selam gençler. yepyeni bir bölüm ve karşınızda ben. hikayemi okuyup yorum yapan ve oy verenlere sonsuz teşekkürler. yorumlarını yüzüme karşı yapan arkadaşlarım da var onları unutamam sizleri de seviyorum canlarım iyi ki varsınız. elifim güzelim bu bölümü sana ithaf ediyorum bebeğim. o güzel yorumlarına senin kadar güzel ve uzun bir cevap yazamıyorum ama sen zaten benim içimdekileri biliyorsun. 

İYİ OKUMALARRR :)

 *DERİN*

Hamileliğimin ilerlemesi hareketlerimi oldukça kısıtlamaya başladı. Artık eskisi gibi eğilemiyor ve en önemlisi hızlı hareket edemiyordum ki bu beni deli ediyordu. Sabah uyandığımda yataktan kalkmak ise tam bir eziyet çünkü bir türlü doğrulamıyorum. Birbirimize duygularımızı itiraf ettiğimizden beri her gece beraber uyuyoruz Serbay’la. Gece herhangi bir ihtiyacım olursa diye güya ama onun da benden uzak kalamadığını bilmek gururumu okşuyor.

Beni kendine çekerken incitmekten korkar gibi, sanki her an kırılabilecek narin bir parçaymışım gibi sarmasına bayılıyorum. Kendimi onun kokusuyla uykuya bırakıyorum ve bazı geceler uyandığımda saçlarımda gezinen ellerini hissediyorum. Yüzüme söylemediği bazı şeyleri belki de kendine itiraf ettiği sözleri duyuyorum. Onu dinlerken hala uyuyor numarası yapmak o kadar zor ki.

Aslında sadece birazcık dikkat etse nefes alışverişlerimin hızlandığını, kendimi kastığımı fark edebilir. Ama hayır o bunları fark edemeyecek kadar dalıyor bana, beni sevmeye. Doktor bu zamanlarda yapacağım yürüyüşlerin benim için de bebek için de iyi olacağını söylediğinden beri her sabah Serbay’la yürüyüşe çıkıyoruz.

Sabahın köründe yaptığımız bu yürüyüşlerde benim sevgilim tabi ki homurdanmaktan kendini alıkoyamıyordu. Bu arada ona hala bırak sevgilim demeyi herhangi bir sevgi sözcüğünü söylerken bile bir garip oluyorum. Bunu neden hissettiğimi ise anlayabilmiş değilim maalesef. Ama bugün yataktan kalktığımda Serbay uyanmadı. Ben de onu uyandırmak istemedim. Dün gece fazlasıyla yorulmuş olmalıydı. Aklıma dün gece geldiğinde içimi bir sıcaklık kapladı.

Benim biricik oğlum sanırım şeftali istedi ki benim de aklıma şeftali geldi, onu düşünmek bile ağzımın sulanmasını sağladı. Bunu Serbay’a söylediğimde gecenin biri olmasını umursamadan dışarı çıktı ve benim için şeftali aradı. Aradan geçen saatler bana bulamayacağını düşündürürken kapının açılma sesiyle uzandığım koltuktan kafamı kaldırdım.

Zafer kazanmış gülümsemesiyle birlikte elinde şeftali poşetini havaya kaldırarak içeri geçti. Mutfaktan bir bıçak alıp tabağa koyduğu şeftalilerle yanıma oturdu.  Tabağı ve bıçağı elinden alıp şeftaliyi  güzelce soydum ve bir dilimini elime alıp Serbay’ın ağzına yaklaştırdım. Yedikten sonra:

‘’Mmmm bu şeftali neden bu kadar lezzetli ki şimdi.’’ Dedi gülerek.

‘’Bilmem ki.’’ Dedim omuzumu silkerek. Onunla oyun oynamayı seviyordum.

‘’Ben biliyorum ne de olsa senin elin değdi ona.’’ Dedi ve elimi tutup parmaklarımı tek tek öptükten sonra:

‘’Yanlış anlama. Sadece parmaklarına bulaşan şeftaliyi temizliyorum hepsi bu yani.’’ Dedi gıcık. Bense sadece durmuş ona bakıyordum ki aklıma gelen planla şeytani olduğunu umduğum bir gülümseme takındım. Elimdeki şeftaliden kalan parçayı aldım ve dudaklarıma iyice bulaştırarak yedim. Öyle ki donup kalma sırası Serbay’a geçmişti. Önce emiyor sonra ısırıyordum ki birden elimden aldı şeftaliyi.

‘’Eğer elin değdiğinde tadı bu kadar güzelse dudaklarının değdiğinde nasılmış bir bakmak lazım.’’ Dedi ve uzanarak dudaklarıma yapıştı. O kadar yavaş öpüyordu ki sanki gerçekten de tadıma varmak istiyor gibiydi. Ben onun dudaklarında kaybolmuşken alt dudağımı dişleriyle çekti ve gözlerini açarak tepkime baktı. Ben ne yaptım peki? Yumuşaklığını kıskandığım saçlarını tuttum ve çektim.

Derin'de AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin