Bölüm 35 "Korkmaktan kormak"

56 9 12
                                    

En büyük destekçim, zalihapepperson 'a.

Sanki buhar olmuştu her şey. Tüm güzel anılar bir bir geçmiş denen zindana hapsolmuş, tüm hayaller zihin denen mapusta tıkılı kalmıştı.

Elliott gönlü ve yüzü buruk bir şekilde otururken, ihtiyar odada yoktu. Düşünüyordu, neler olduğunu, neler olabileceğini tahmin ediyordu. Ama en çok da Vera'yı düşünüyordu. Genç kadının vücudundaki morlukları hatırladı bir kez daha, zihni ise daha önce hiç sahip olmadığı türden bir nefret ile puslanmıştı. Çiğdem'in Vera'ya böyle bir şey yapma hakkı yok diye kendi kendine düşünüyor; ardından getirmesi gereken çözüm yolunun tutarlılığını tartışıyordu kendi içinde. Çiğdem ile konuşsa belki anlaşabilirlerdi, belki Vera ile aralarındaki sorunları halledebilirlerdi. Ancak öte yandan bunun imkansız olduğunu da biliyordu. İki kadının arası bir daha birleşmemek üzere açılmıştı.

Vera'nın Çiğdem'i darp ettiği zamanı hatırlıyordu. Bu ona çok mantıksız gelmişti. Elliott her zaman tutarlı davranan bir insandı, böyle şeyler ona saçmalıktan başka bir şey çağrıştırmıyordu. Vera'dan Çiğdem ile konuşmasını istese de bir çözüme ulaşamayacaklarını biliyordu. Vera dik başlı biriydi, ilk adımı atmayacağını, özür dilemenin kötü bir şey olmadığını bilse de bunu söylemekten kaçacağını biliyordu. Elliott Vera ile geçirdiği her günü sayarken  Vera'dan artık emin olmuştu. O önünde duvarları olan biriydi, duvarları yıkmak ise kolay değildi. Ancak Elliott o duvarları yıkmak gibi bir girişimde de bulunmamıştı. O zaten Vera'nın içinden kopan kayıp bir parça gibiydi. Vera o parçayı bulduğunda ise bir daha kaybetmemek üzere içine kilitlemişti.

Dizini histerik bir şekilde sallarken bir kez daha aşinası olduğu odaya göz gezdirdi. Duvarlar açık gri gibi tuhaf bir renkti, camın ötesinde ormanlık bir yol gözüküyordu. Duvarda hiçbir tablo yoktu, oda son derece  renksiz ve kasvet doluydu. Sonra annesi geldi aklına, eğer burası gerçekten Elliott'un odası olsaydı annesi mutlaka güzel bir tablo asardı duvara.

Elliott'un bugün müzik öğretmeni ile dersi vardı. Yıllardır öğrenme girişiminde bulunup asla tam olarak tamamlayamadığı gitar çalma öğrenimini burada tamamlayacaktı. Bugün ise müzik öğretmeni son kez gelmesini söylemişti. Elliott kendi kendine gülümsedi, rüyasında görse gitar çalmayı bir akıl hastanesinde öğreneceğine inanmazdı. Ancak hiç istemese de bunu Vera için yapmayı kafasına koymuştu. Vera için gitar çalacaktı, belki de bu sevdiği kadını biraz olsun iyi hissettirirdi. Ancak Elliott'un bilmediği şey şuydu; Vera'nın kendini iyi hissetmesi için gereken yalnızca Elliott'du. Bir enstrüman değildi.

Böylece Elliott gitar dersini tamamlamaktan vazgeçti. Belki de içindeki serinliğe teslim olmuştu. Bir yanı Vera için bunu yapmamasını söylemişti ve Elliott da bunu kabul etmişti.
O çok düşünceli bir insandı, Vera ise umursuz biriydi. Deymez diye geçirdi içinden, bir yanı söylediği şeyin yanlışlığı ve acımasızlığı ile tir tir titrerken diğer yanı muzip bir şekilde gülümsüyordu.

"Ne düşünüyorsun böyle kara kara?" Dedi Elliott'un oda arkadaşı. "Yine ne oldu?"

"Sanırım içimden bir parça Vera'yı sevmemem için elinden geleni yapıyor."

"O ne demek şimdi?"  İhtiyar ayağa kalkan genç adamın yanına gelmişti. Elliott öyle dalgındı ki ne odanın kapısının açıldığını duymuş, ne de ihtiyarın gerçek olduğunun farkına varmıştı. O, ihtiyarı zihninin bir oyunu zannediyordu.

"Vera sever diye gitar çalmayı öğrendim, ve bugün son dersim var. Ama bahsettiğim içimdeki o parça Vera'nın bunu hak etmediğini söylüyor. Ben de vazgeçtim."

Yitik Kitaplar Mezarlığı [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin