Bölüm 44 "Son ya da Baş"

148 7 17
                                    

İlk bölümü okumanızı tavsiye ederim.

-
-
-

Mayıs
Her şeyin başladığı gün

Nazende Hemşire hiç durmadan bağırıyor, sanki yıllardır hiç yerinden kalkmamış gibi hızlı hareket ediyordu. "Çabuk ol!" Diye bağırdı hastalardan birine. "Sabahtan beri bir odayı temizleyemediniz!" Son bağırışından sonra hastalardan biri öfkelendi ve hemşireye doğru koştu. Nazende panikle geri çekildi ancak üstüne yığılan bedenin altından kalkamıyordu. "Yardım edin!" Diye bağırdı etrafına. Bir kaç  hasta bakıcı zar zor hemşireyi ayağa kaldırdı. İki bakıcı hastayı zor tutuyordu. "Alın götürün bunu." Diyebildi öfkeyle saçlarını düzeltirken. "Atın hücreye."

Gülünç duruma düşmüştü. Etrafında ona gülerek bakan hastalara katlanmak hiç bu kadar zor gelmemişti gözüne. "İşinize bakın!" Diye bağırdı tekrardan. Ardından masaların üzerini silen birkaç hastaya yaklaştı ve onlara saçma sapan emirler verdi. "Daha güzel silin." Diyordu. Ya da beğenmediği yerlerin tekrar temizlenmesini söylüyor, elindeki peçeteyi bilerek yere atıyordu. Ancak gözüne çarpan bir şey oldu. Bir genç kız, duvarın dibine oturmuş öylece etrafını seyrediyordu. Nazende Hemşire yavaş adımlarla ona yaklaştı. Hangi cesaretle oturduğunu ya da ona verilen görevi yerine getirmediğini merak ediyordu. "Ne yapıyorsun sen burada?"

Genç kız karnına çektiği dizlerinin etrafına kollarını sarmıştı. Bakışlarını Nazende Hemşire'nin gözlerine sabitlediğinde Hemşire ne demesi gerektiğini bilmiyordu. "Ayağa kalk." Diyebildi yalnızca. Karşısındaki sessizliğe laf söylemek için düşünmesi gerekiyordu. "İşine devam et. Seni bir daha boş boş otururken görmek istemiyorum."

Vera derin bir nefes aldı. Sabrının tükendiğini hissediyordu. Ayağa kalktı ve hemşirenin delici bakışları altında masayı silmeye başladı. Etrafa göz gezdirdiğinde içinde bulunduğu duruma bir kez daha lanet etti. Nefret ediyordu, Nazende Hemşire'den, yolda gördüğü hasta bakıcıdan, Zeliha'dan... Herkesten nefret ediyordu. Geniş odadaki insanları tek tek inceledi. Bir tane bile arkadaşı yoktu. Camdan içeriye giren ışık, tüm odayı aydınlatsa da Vera'nin içindeki o karartıya yetmezdi. Masayı silmeyi bitirdiğinde ıslak bezi bir kenara bıraktı ve buruşmuş ellerine baktı.

Nazende Hemşire ellerine bakan genç kızı fark ettiğinde alay eder gibi gülümsedi. "Ellerin mi acıyor?" Dedi yanına gelirken. Parmak ucuyla bezi tutup Vera'nın yüzüne fırlattı. Ardından yerdeki kovayı gösterdi. "Öğle molası!" Diye bağırdı. Tüm hastalar sevinçle ellerindeki işi bırakıp kapıya koşuşturdu. Ancak geri çevrilmeleri ve hizaya geçmeleri çok daha üzücü oldu onlar için. Hasta bakıcı bağırarak hepsini hizaya getirdi. Odada yalnızca Nazende Hemşire ve Vera kaldığında genç kız bayık bakışlarla hemşireye baktı. "Biliyor musun hemşire? İnsan olmanı çok isterdim. Gerçek bir insan olmanı."

"Öyle mi?" Dedi alayla hemşire. "Kendin olmadığın için mi bunu benden isterdin yoksa? Ne de olsa sen bir delisin."

Vera yutkundu. Karşısındaki kadını yere sermemek için kendini zor tutuyordu. Nazende Hemşire alaycı bakışlarını çekti ve konuşmaya devam etti. "Duvarları silmeden yemek yiyemezsin. Hepsi bitecek."

Dilinde bir şarkı mırıldanarak odadan çıktığında Vera yalnız kalmıştı. Kalbi sıkışmış gibi hissediyordu. Ruhu acı içindeydi. Hüzünlü gözlerle bezi tutan parmaklarına baktı. Oysa bir fırça tutmayı, resim yapmayı  ne çok hak ediyordu o parmaklar. Bıkkın bir nefes alıp işe koyuldu. Mecburdu, hayatını onların emirlerine göre yaşamak zorundaydı.

Temizlik bittiğinde, hava çoktan karamıştı. Vera işini bitirdiğinde bezi bir kenara fırlattı ve ellerine baktı. Tırnakları sızlıyordu, beyaz elleri buruş buruştu. "Bitti mi işin?" Dedi kafasını gazetesinden kaldıran bakıcı. "Hadi odana gidiyoruz."

Yitik Kitaplar Mezarlığı [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin