21.BÖLÜM

329 96 55
                                    

Keyifli okumalar dilerim 🍁

Mavimsi boncuk gözlerini tavandaki karanlıktan uzaklaştırarak, geniş yatakta uyuyan Asaf'a yönelti. Uzatmış olduğu bacaklarını, iki ellerinin yardımıyla geriye çekip sırtını dikleştirip yastığa yasladı. Düşünceler uykuyu hapsalırmış, gerçektende öyleydi. Titrek yutkunuşu gözlerine acıyı dağıtmış gibi bakıyordu. Birbirine dolanmış zinciri açma çabasındaymış gibi zihnindeki düşünceleri ayırıyordu. Zihnini susturmak için gözlerini kapatıp kısık bir ses tonuyla" kötü şeyler düşünme, herşey yolunda "dedi
İki elin parmaklarını alnından yukarı doğru kaydırıp saçlarını topladı. Tekrardan uzanıp uyumak için gözlerini kapattı.

Ting tang... Ting tang...

Alarmın sesi ile gözlerinin kapağını açıp yatağından doğruldu ve üzerine birşey giymek için askıya doğru yürüdü. Ayağına giydiği terliklerin zemine sürtünüş sesi ile banyoya doğru yürüdü. Avuçlarına doldurduğu suyu yüzüne değdirdi. Alnından düşen damlacıkları izlerken aynadaki kendisine bakmayı kesip havluya uzandı. Eline aldığı havluyla yüzünü kuruturken kapının eşiğinde duran Awzem'i görünce ona döndü. "Günaydın." diyip gülümsedi
"Sanada günaydın." diyen Awzem terliği ayağına geçirip elini yüzünü yıkadıktan sonra, mutfağa giren Dilhun'un yanına yardıma gitti. Uyanan Necla Kadın yatağından çıkıp batanyeyi dörde katlayıp yastığını üzerine koydu. Odada bulunan dört duvardan biri, yerden yirmi santim yukarı, yukarısından sonra tavana otuz santim kala dikdörtgen oluşturan duvar çukurunun, zemini üzerinde bulunan kahverengi tahta ve üzerine serilen örtünün üstüne yorganlar, yastıklar gözle hoş görünen bir düzen oluşturulmuştu.  Necla Kadın elindeki yastığı ile yazlık batanyeyi diğerlerinin üzerine koydu. Evet yaşı gittikçe ilerliyordu lakin saçlarında bulunan beyazlıları hariç, saçlarını saklayan yazması sadece beyaz teni ile çok az kırışıklık oluşturan yüzü yaşını olduğundan daha az gösteriyordu. Boncuk şeklinde siyah irislerini kapatan, göz çehresini kaplayan açık kahve tonundaki renk küçük gözlerini çok hoş göründürüyordu. Durmaktan hoşlanmayan sürekli eli kolu hareket halinde olan bir kadındı. Bu yüzden kendi işini kendi yapardı sürekli. Engel olmaya kalkana ise karşı çıkar inadını bırakmazdı. Elini yüzünü yıkadıktan sonra mutfakta kahvaltı hazırlayan Awzem ve Dilhun'un yanlarına gitti.
Biri patates kızartması ile uğraşıyor bir diğeri ise domates ve salatalık kesiyordu. Asaf'ı göremeyince Dilhun'a sordu. "Asaf nerededir?"
Kulağa hoş gelen türkçe konuşması ile gülümseyen Dilhun yanıtladı "Uyanır daye birazdan." dedi

Odaya kurduğu sofranın üzerini doldurmak için tekrar mutfağa gitti Awzem. Sinenin üzerine koyduğu kahvaltılıkları sofraya bıraktı. Necla Kadın ise elinde tutuğu su şişesini ve ekmeği odaya götürüp, halının üzerinde serili olan minderin üzerine oturdu. Uykusundan uyanan Asaf ise elini yüzünü yıkayıp kahvaltı hazırladıkları odaya gitti. Sofraya geçen Necla Kadın yüzünde bulundurduğu mutlulukla Asaf'a bakıp "Gel oğlum yanıma otur." dedi elini yanı boş bulunan yeri işaret ederek

Yanına geçip oturan Asaf nenesinin çenesini tutup yanağına bir öpücük kondurup,"Oy kurbannnem." dedi Çenesini tutan Necla Kadın kaşlarını indirip baktığı Asaf'a "Tı mın kuşti. (Öldürdün beni.") dedi ve gülümseyen Asaf karşısındaki Awzem ve Dilhun'a bakıp tekrar güldü. Kahvaltılarını yaptıktan sonra Asaf kanepeye oturup eline aldığı kumandarı ile televizyonu açtı. Sofrayı toparlayan Awzem ve Dilhun bulaşıkları mutfağa götürüp makinaya yerleştirmeye başladılar. Hem konuşup hem de işlerini yapmaya devam eden Dilhun ve Awzem'in
odadan gelen telefon sesiyle duraksamaları aynı anda oldu. Bakışlarını bulaşıklardan kaldırıp Awzem'e çeviren Dilhun "Telefon çalıyor, odada masanın üzerinde olması lazım getirir misin Awzem ?" dedi
Elindeki bezi masaya koyan Awzem odadan getirdiği telefonu Dilhun'a uzattı. Arayan kişi Heja Xanım'dı. Telefonu açıp kulağına yaklaştırdı.

AFİTAP(Şanlıurfa) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin