Nahide Babashlı=Ölüm Ölüm (okurken açarsanız sevinirim.)
Keyifli okumalar dilerim 🌺
Kendi ölüm belgemin altına bir kez daha imza atmıştım.
Gözlerini Dilhun'un gözlerine dikip ;
"Ne olursa olsun bu düğün olacak." dedi sert ama sakin çıkan sesiyle.Şaşkınlığa dalgalanan Dilhun duyduğunu algılayamaz hale geldi. Hala nasıl isteyebilirdi onunla evlenmeyi. Kalbi göğsünden fırlayacakmışçasına çarpıyor, yüreği ağzından atacak gibi oluyordu. Belfü şaşkındı böylesi bir cevap beklemiyordu. Başını eğip sevincini yaşarcasına gülümsedi.
Hemen kendini toparladı kimseler sevincini anlamasın diye. Hevesli, pervasızcasına umutlu bır titreme bütün bedenine sarıldı. Biliyordu muhtemelen yakışıksız, bir davranıştı.
Oynayan göz bebekleri telaşlı olduğunun göstergesiydi. Buz kesilmişti Dilhun ve Ateş'in gözlerinde yavaş yavaş eriyordu. Dilhun'un eriyişi kalbine damlıyor ve damarına doğru işliyordu acısı. Dilhun, artık kendisine hakim olamadığını, ama kendisini zor tuttuğunu gördüğü Ateş'in acı, nefret, şaşkınlık, hayal kırıklığı yaşadığını farkedişiyle korkmuştu ve heyecandan zangır zangır titriyordu.
Delikanlının gözlerinde dolaştığı bakışları onu soyuyordu ve o kadar utanıyor, korkuyor ve hareketsizleşiyordu. Sanki gecenin tüm donmuş havasını bütün bedeninde hissedercesine titredi. Bile bile yanmak kolay mıydı ? Yanmıyacak mıydı canı?
Şaşkınlıkla Belfü Ateş ve Dilhun'a bakan gözlerin şaşkınlığı sönmeye başladı. Dilhun'a yaklaşan Heja Hanım, Behram Bey, Hasan Ağa ve Kaleli ailesi ne oldugunu anlamaya çalışıyorlardı.
Ateş'e dönen Dilşah Hanım ;
"Ne diyorsun oğul sen kızın ne dedığini farkında değilmisin daha nasıl kabul edersin bu evliliği" dedi öfkeyle.Saatine bakan Ateş ;
"Düğün bu kadar yeterli" dedi Dilhun'u elinden tutup yürüyerek.
Hayal kırıklığına uğrayan Dilhun arkasından ailesine çaresiz bir bakış sergiledi. Elini kaldırıp şöföre arabayı hazır et işareti yaptı Ali. Salondan çıkıp arabaya bindiler. Dilhun susmuş tek kelime dahi etmiyordu. Ağlamak istiyor içini rahatlatmak istiyordu lakin ağlamanın yeri değildi.Akıl eriten bir geceden sonra nasıl kendinde olabiliyor ki. Ruhunun damarlarına ilmek ilmek çaresizlik işliyordu. Zihnine endişe kırıntıları sokmuştu Ateş. Ne diye kabul etmişti bu evliliği. Düğün sona ermişti. Herkes yavaş yavaş, dağıldığı vakit Dilşah Hanım ve Belfü'yü eve bırakmak için arabaya girdiler.
"Hala nasıl kabul ediyor Dilhun'u. Kaleli konağı dillerde dolanıyor artık. Ateş beni hiçe sayarak hala nasıl kabul ediyor bu kızı." dedi hiddetle.
Şaşkın olduğunu söyleyen, buna rağmen nasıl kabul ettiğini akıl sır erdiremeyen Belfü, Dilşah Hanımı teselli etmek yerine onay veriyordu çünkü o Dilşah Hanımdan daha cok istiyordu düğünün iptal olmasını.
Konağın önünde son buldu yol. Rüzgarın esişi ile havada karışan duygular sersemleştiryodu insanı. Dilhun'u da sersemleştirmişti. Kapıyı açan görevli içeri buyur etti fakat Dilhun'un Kaleli Konagına girmesine niyeti yoktu çünkü korkuyordu o konağa girip bir daha çıkamamaktan.
Dilhun'u kollarının arasına alıp odaya çıkardı.Gelin odasına girip kapıyı kapattı Ateş. Odayı hazır hale getiren hizmetler tam da bir özel gece havası oturtmuştular gelin odasına. Beyaz yatağın üzerine atılan gül yaprakları ve etrafa yakılan mumlar,şık bir görünüm sergiliyordu. Ateş Kaleli'ye de bu yakışırdı!
Odaya sıkılan koku odanın girişinden anlaşılıyordu. Çok güzel ve aşk kokusu olan parfüm huzur gibiydi lakin Dilhun'un huzursuzluğu onu bunaltıyordu. Üstüne gelen duvarlar pencereler gördüğü güler sıkılan parfüm başının dönmesine sebep oluyordu. O sırada seslenen Dilşah Hanım susmak bilmiyor sesini konuştukça daha fazla yükseltiyordu.