9. BÖLÜM

471 198 149
                                    

    Mülti= Belfü

Kefiyli okumalar dilerim❤❤

     Dudağında ki toprak tonlarında sürülen ruju, siyah toplu olan saçları ve önde serbest bir şekilde bırakılmış olan iki saç tutamı ile görkemli bir güzellik öne seriyordu. Heyecanla birlikte , anlam vermeye çalışır gibi bakan Ateş'e doğru adımlar atıyordu. Üzerine giydiği gecelik çeketinin  altında giydiği şarap rengindeki ince ipli gecelik sağ omzunda görünüyordu. Uzandığı yatağından doğrulup oturan Ateş, Belfü'nün konuşmasını bekler gibi bakıyordu.
Belfü ;
"Konuşabilir miyiz?" dedi gözlerinin önüne gelen öndeki saçını kulak arkasına yerleştirirken

"Ne konuşacağız Belfü?" dedi

"Dinleyeceksen söyleyeceklerim var." dedi

"Peki "diyen Ateş yanında oturan Belfü'yü  dinliyordu.

" Bugün sarhoş bir şekilde geldin ve neden o halde olduğunu biliyorum. Fakat artık üzülmenin anlamı olmadığını bil. Israrla seni sevmeyeni istiyorsun karşında seni küçüklüğündendir seven biri olmasına rağmen. Solumda taşıdım seni, kalbimi kırdın, hakaretler ettin buna ragmen silmedim . Artık farkına var Dilhun seni istemiyor belki de şuan sevdiği adamın yanındadır. Onu zorla alıkoyamazsın. Alıkoydun diyelim bedeni senin kalbi başkasının olan birini istermisin sen? "dedi sert konuşmasıyla

Öfkesine yenik düşen Ateş dinlemeyi kesip ateşini püskürtür gibi,  öfkesiyle beraber  nefesini duyacak kadar yaklaştı Belfü'ye, elini  boğazına kenetlemesiyle Belfü'nün bedenini yatağa uzandırdı ve boğazını sıkmaya başladı.
"Bir kelime dahi edersen nefesini keserim! " dedi çatılan kaşları daha fazla kırışarak  

  Elini boğazından çekip ayağa kalktı, ateş saçan gözleriyle Belfü'ye bakıyordu.

"Çık odadan! " dedi sert bir şekilde

Elini boğazına götürmüş öksüren Belfü. Bir çok duygunun beraberinde ;
"Pişman olacaksın." dedi olduğu yerden kalkarak

Eli boğazında, canının acısını dindirmek istercesine sıvazlıyordu. Kapının kolunu tutup son bir sert, hayal kırıklığı, mutsuz bakışlarla Ateş'e bakıp çıktı odadan ve ardından kapıyı kapattı. Üzerindeki hayal kırıklığı ve öfke çıldırtmıştı onu. Ateş püsküren gözleriyle hızla merdivenlerden çıkıp odasına girdi. Kapıyı kapatıp, bedenini yatağa attıp ağlamaya başladı.

"Hiç birşey beceremiyorum ben Allah kahretsin.!" diyordu elinde sıkıca tuttuğu yorganı çekiştirerek.
Yatakta uzanan bedenini kaldırıp, yatağın bir köşesine ,kendini iki büklüm yapıp oturdu. Ellerini saçlarına götürüp hıçkırıklarla ağlamaya başladı. "Bir şeyler yapmam lazım bu işi yapmaktan başka çarem yok. Benim olmasını sağlamam lazım." diyordu kendi kendine
Olduğu odanın dört duvarı üzerindeymişçesine nefes alamıyordu.

Sıra sıra üzerine çöken duvarların her birinde ağırlığını daha fazla  hisediyordu. Her geçen gün Dilhun'a olan öfkesi kabarıyordu Belfü'nün. Düşman kesilmişti Dilhuna. Yatağına uzanıp derin derin düşünmeye başladı. Yüzündeki makyajı ağlamaktan yüzüne dağılmıştı.  Yavaş yavaş kendini bırakan göz kapakları düşüyordu yorgunluktan. Geceye bırakmıştı Belfü üzgünlüğünü ve derin uykuya dalmıştı şimdi.
                 
                                  ****
Aydınlık gökyüzü, gecenin karanlığını esir almıştı. Güneş ışığını dünyaya yoladığında Şanlıurfa görkemli bir aydınlık içerisindeydi. Odasında uyanan Ateş, gecenin yorgunluğunu hisetiren bedeni, yatağından çıkmamasına neden olmuştu. Başını tutmuş ağrı ,göz kapaklarına ağırlık veriyordu. Kafasını yorduğu düşünceler tek değildi başının ağrısına sebep olan. Kaç gündür ağzına bir lokma atmamıştı. Bu baş ağrısına sebep oluyor, başını döndürüyordu. Kapısı tıklanan ateş yorgun gözlerini aralayıp kapıya baktı. İçeri giren hizmetli Fatma Xanım;
"Ateş annen sofraya çağırıyor. Seni beklıyorlar."dedi

Olduğu yataktan kalkan Ateş,çeketini üzerine çekip ;
" Ateş'in iştahı yok çıktı dersin. "dedi

Odasından çıkıp kapıda duran Fatma Xanıma bakarak.
Üzgün bakışlarla ona bakan hizmetli.
" Perişan ettin kendini oğul. "dedi ve kapıyı kapattı.

Ateş konakta çıkıp Ali'yi aradı.
" Ali bi kaç kişiye haber et Şanlıurfa'nın her yerini arasınlar. Dilhun'dan bir haber alırsanda, haber et beni. "dedi hızla konuşup kapatarak

Sofrada oturan Dilşah Xanım, Mizgin, Dilber Xanım, kızı Belfü ve Burhan bey içeri giren hizmetliye baktılar. Ateş'in gelmemesi şaşırtmamıştı doğrusu.
Sofraya yaklaşan hizmetli ;
" Ateş iştahsız olduğunu söyleyip çıktı. "dedi

Sinirlenen Dilşah Xanım kocasına dönüp ;
" Görüyor musun oğlunu, bizi dinlemiyor bile!"dedi öfkeyle

Telefonu eline alıp Ateş'in numarasını çevirdi.
Ve kulağına doğru götürdü telefonu. Çalıyordu ama açımıyordu.

" Açmıyor! "dedi kaşlarını çatarken çenesinin ortasında duran siyah leke belirginleşiyordu.

" Sakin ol Xanım bu kadar öfkelenme başının çaresine bakabilir o. "dedi ve herkese bakıp

" Hadi başlayın yemeğinize. Afiyet olsun herkese. "dedi

Herkes yemeğini yemeğe başladı. Belfü anlamıştı Ateş'in, Dilhun'u aramaya gittiğini. Tok olmuş sofradan kalkıp." Ben tok oldum afiyet olsun size. "dedi

Dilşah Xanım anlamıştı Belfü'nün sinirlendiğini. Belfü odasına gidip makyaj masasında olan herşeyi bir öfkeyle yere savurdu. Sinirini eşyalardan boşaltıyordu. Sonra oturup ağlamaya başladı. Göz yaşlarını elinin tersiyle itip ;
" Bende Belfü isem bu gece benim gecem olacak." dedi öfkeyle elini oturduğu halıya sertçe vurarak

  Göz yaşlarını silip oturduğu yerden kalktı. Geceyi bekliyordu istediğini yapmak için.
"Bu gece benim gecem olacak. Bu geceden sonra Şanlıurfa'nın güneşi benim için doğacak." dedi
Pencerenin önünde duran sandalyeye oturmuş konağın havlusuna bakıyordu. Bu kapıdan Ateş'in yalnız girmesi onun için güzel bir güne adım atacağı anlamına geliyordu.  Bu gece Ateş'in karısı, bu konağın gelini olacaktı. Kendini toparlayıp, avuçlarını göz yaşlarına sürüp kuruttu.

  Gökyüzünün güneşi gecenin karanlığı ile parlaklığını yitiriyor, ay ve yıldızların sembolü kara bir çarşafın üzerine çizilmiş gibi aydınlığını göz önünde bulunduruyordu. Gökyüzünden yeryüzüne inen her bir umud Belfü'yü daha da heyecanlandırıyor ve kendine daha da inanma gücünü veriyordu. Konağın kapısından içeri giren Ateş, yalnızdı. Dik duruşu, sert bakan gözleri eskisi gibi değildi. Halsizlik gözlerine ve ruhuna işlemiş gibi,  gözlerini yorgunluğa, dik, kararlı duruşunu  sıska bir bedene çevirmişti. Belfü şimdi sevinçten gözleri parlıyor, kalbinin ritmi hızlaşıyordu. 10-20 dakkika  sonra hazırlanıp, merdivenlerden heyecanla inip, Ateş'in odasına gitti.



BÖLÜM SONU..
Umarım güzel anlatım ve merak hissini size dokundurmuşumdur. Bakalım Belfü daha neler yapma peşinde ?
Düşüncelerinizi ve oylamalarınızı eksik etmeyin. Sağlıcakla kalın💗

AFİTAP(Şanlıurfa) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin