07

3.3K 445 288
                                    

"Jisung bu gece tekrar geliyor!" Minho şarkı söyler gibi söyledi ve herkesin olduğu oturma odasına girdi.

"Ew, hyung, lütfen bir daha bunu yapma." Dedi Hyunjin, Minho'ya tiksintiyle bakarak.

"Onun için çok çabalıyorsun." Woojin ekledi.

Minho kızardı. "Hayır!"

"Bugün mü geliyor?" Chan bilgisayara bakarken söyledi.

"Evet."

"Bu gece alışveriş merkezine gideceğiz, sonunda güvenlik kameralarına girdik."

"Tamam." Minho söyledi.

"Jisung gelmek ister mi?"

"Muhtemelen, iyi olmalı."

"Bugün uyuyacağız."

Jisung gözlerini bilgisayar ekranından çekerek odasının kapısının önünde duran arkadaşlarına baktı.

"Ne? Neden?"

"Annen bizden bunu istedi." Felix söyledi ve Jisung'un izlediği şeyi izlemek için yanına oturdu.

"Harika, bu gece nasıl gideceğim?"
Jisung gözlerini devirdi.

"Tamam o zaman." Kalktı ve lavaboya gitti.

*ding ding ding*

"Jisung'un telefonuna neden bu kadar çok bildirim geliyor?" Jeongin dedi ve kimin mesaj attığını görmek için telefonu eline aldı.

minho hyung!: bu gece evde durmayacağız, herkesle dışarı çıkacağız
minho hyung!: tamamen siyah giyin, açık ve parlak renkli şeyler giyme
minho hyung!: bu gece geleceğini de kimseye söyleme

Jeongin'in ağzı şokla açıldı, ama dikkate çekmek istemediği için hemen toparlandı. Jisung'un telefonunu sessizce koydu.

"Kimdi?" Seungmin sordu.

"Kimse, sadece Twitter bildirimleri."

Neredeyse gece yarısıydı ve herkes uyuyordu.

Jisung uyumak için siyah eşofman ve siyah kapüşonlu gitmişti, böylece tekrar üstünü değiştirmesine gerek kalmayacaktı ayrıca çok fazla seste çıkarmayacaktı.

Pencereye yöneldi ve sessizce açtı.

"Minho'yu görmeye mi gidiyorsun?"

Jisung kafasını sesin geldiği yöne gönderdi ve kollarını bağlayarak oturmuş Jeongin'i gördü.

"Nereden biliyorsun?"

"Mesajlarını gördüm."

"Lütfen kimseye söyleme."

"Endişelenme, yapmayacağım, sadece erken geldiğin için gittiğini farketmiyorlar." Dedi Jeongin ve yattı.

"Umarım ağzını kapalı tutarsın." Jisung söyledikten sonra pencereden atladı.

"Hey hyung." Jisung sokak lambasına yaslanmış Minho'ya doğru yürüdü.

Büyük olan cevap olarak sadece başını salladı. Jisung'a onu takip etmesini gösteren bir işaret yaptı ve yürümeye başladı.

"Peki nereye gidiyoruz?" Jisung sordu.

"Alışveriş merkezine."

"Alışveriş merkezi? Neden? Şu an kapalı."

"İşte bu yüzden gidiyoruz."

"Oh, doğru. Çalacaklar."
"Oraya nasıl gireceğiz?"

"Chan hyung. O güvenlik kameraları dahil her şeyi hackleyebilen bir dahi."

Jisung'un ağzı 'O' şeklini aldı ve başını salladı.

Eve geldiklerinde herkes dışardaydı, onları bekliyorlardı.

Changbin, Jisung ve Minho'ya takmaları için maske verdi.

Alışveriş merkezine geldiler ve kapıların hemen yanındaki otoparkta durdular. Woojin ve Chan, dizüstü bilgisayarlarından güvenlik kameralarını kontrol etmek için arabada kalacaklardı.

"Tamam, güvenlik geri gelene ve kapılar tekrar kilitlenene kadar tam olarak 30 dakikanız var." Dedi Chan. "Rolex'e gidin ve bir altın pembe gül rengi saat ile bir altın aldığınızdan emin olun. Adam onlar için çok fazla para teklif ediyor. Endişelenmeniz gereken tek şey geceleri gelen güvenlik görevlisinin orada olup olmadığı."

Dörtlü kafalarını salladı ve çalışan girişini kullanarak alışveriş merkezine girdiler.

"Rolex'e gidelim, çabuk." Dedi Changbin ve Hyunjin'de onu takip etti.

Jisung onların peşinden gitmek üzereydi, ama Minho elini tutarak onu durdurdu.

"Takı dükkanına gidelim." Minho söyledi.

"T-tamam."

Takı dükkanı çıkışa yakındı, bu yüzden koşmak zorunda kaldılar, kapılar oradaydı.

"Çift yüzükleri alalım." Dedi Minho ve gülümsedi.

Jisung kızardı, hayatında hiç bu kadar kızardığını hatırlamıyordu. Neyseki maske yüzünü kapatıyordu ayrıca karanlık yüzünü görmesini imkansız hâle getiriyordu.

Sonunda iki gümüş yüzük seçtiler ve sağ ellerinin dördüncü parmaklarına taktılar.

Dükkandan çıktıklarınla Changbin ve Hyunjin'in kucaklarında ki iki kutuyla hızlı bir şekilde onlara doğru geldiklerini gördüler.

"Sanırım biri bizi gördü, gitmek zorundayız." Dedi Hyunjin.

"Hey! Orada dur!" Birisi bağırdı.

"Evet, gördü." Changbin inledi ve koşmaya başladı, Hyunjin'de öyle.

Jisung'un arkasına bakacak zamanı yoktu, Minho elini tuttu ve koşmaya başladı.

İlk defa penceresinden atladığında hissettiği adrenalini tekrar hissetti ve yüzünde bir gülümseme oluştu.

Geri döndüler ve arabaya bindiler. Woojin arabayı öyle hızlı sürüyorduki, güvenliğin arabaya yetişme şansı yoktu.

Jisung iç çekti ve başını Minho'nun omzuna yasladı. Ellerini büyük olanın bacaklarına koydu ve yüzüklerine bakarak gülümsedi.

"Bu gerçekten eğlenceliydi." Uykuya dalmadan önce mırıldandı.


bad, minsung [çeviri.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin