12

2.7K 404 131
                                    

birazcık kaoslu bir bölüm gibi, kendinizi hazırlayın 🤠

...

"O senin baban mı?!"

"E-evet... O benim babam..."

"Wow ben-" Minho şok olmuştu. Jisung'un CEO Han'ın oğlu olduğuna inanamıyordu.

"Bunları yaptığını gerçekten hiç bilmiyordum." Dedi Jisung. "Yani parayı senin için geri alacağım."

"Bebeğim eğer farkına varırsa, çok fazla bok içine gireceksin."

"Evimi soymaya gelmekten daha kolay. Evimi soymak zor olur, seni görmek için gece evden ayrıldığımda uğraşmam gereken bir sürü güvenlik var." Dedi Jisung ve parmaklarını iç içe geçirdi. "Ona bir kez daha soracağım ve eğer vermezse kendim alacağım, endişelenme bebeğim."

"Peki." Minho iç çekti ve başını Jisung'un omzuna yasladı.

"Millet, CEO Han'ın evini soyamayız." Minho oturma odasına girerken söyledi.

"Ne? Neden?" Diye sordu Changbin.

"O erkek arkadaşımın babası." Minho cevapladı ve kendini koltuğa attı.

"Şaka yapıyorsun. O pislik Jisung'un babası mı?!" Dedi Chan.

"Evet, ben de çok şaşırdım." Dedi Minho. "Endişelenme, Jisung parayı bizim yerimize alacağını söyledi."

"5,000 dolar olduğunun farkında mı?" Dedi Woojin.

"Evet, bu kadar parayı nasıl alacak?" Hyunjin ekledi.

"Bir yolunu bulacaktır."

Jisung arkadaşlarına bugün gelmemelerini, onlara bir şeyler açıklamak istemediğini söyledi.

Geceydi ve babası oturma odasındaydı, bu yüzden ona bir kez daha sormaya karar verdi.

Kanepede oturan babasının önünde durdu.

"Baba, parayı çocuklara geri vermeyi düşündün mü?"

"Hayır. Geri vermiyorum. Bunun için çok düşündüm, sanırım markette Louis Vuitton cüzdanımı çalanlar onlar."

Jisung gözlerini devirdi. "Tamam, onlar senin cüzdanını çaldılar, ama sen onlara 5,000 dolar borçlusun."

"Onlara ne kadar borçlu olduğumu nereden biliyorsun?" Babası ayağa kalkıp söyledi.

Jisung cevap vermedi. Onlarla takıldığını ve içlerinden birinin erkek arkadaşı olduğunu nasıl söyleyebilirdi.

"Biliyor musun, bu konuda da çok düşündüm, onlarla takılıyorsun değil mi? Eve geç dönüyorsun, ebeveynlerine itaatsizlik ediyor ve görünüşünü değiştiriyorsun, şimdi hepsi birbirine uyuyor."

Bu noktada Jisung umursamadı, bahanesi yoktu, bu yüzden ona söyleyebilirdi.

"Evet, onlarla takılıyorum, ne var bunda?" Dedi.

"O çocuklardan nefret ediyorum."

"Onlardan nefret ediyorsan, neden onlarla iş yapıyorsun? Onlardan nefret ediyorsan, onları rahat bırak!"

"Hepsi sadece ebeveynleri tarafından terkedilen asi gençler ve şimdi hayatta kalmak için çalıyorlar, bundan faydalanmak kolay." Babası Jisung'a doğru yürürken söyledi. "Ve eğer onlarla birlikte olmak istiyorsan, onlara katıl."

"Belki yaparım." Dedi Jisung.

Babası yüzüne yumruk attı, muhtemelen orada bir çürük oluşacaktı.

"Bu lanet evi şimdi terket."

"Memnuniyetle."

Jisung kapıdan dışarı çıktı ve odasının penceresinin bulunduğu tarafa doğru yürümeye başladı.

Ağaca tırmanmaya başladı ve penceresinden içeri girdi.

sessizce babasının tüm parasını sakladığı yere, salonun altındaki odaya girdi ve kasaya yürüdü. Neyse ki şifreyi biliyordu çünkü ailesi ona yemek için parayı oradan almasını söylerdi.

Hızlıca 5,000 doları aldı ve kapüşonlusuna sıkıştırdı.

Odasına geri döndü ve pencereden tekrar atladı, güvenlikler başını onaylar şekilde salladı, daha fazla beklemedi ve Minho'nun evine yöneldi.

"Bebeğim, sana ne oldu??"

Hiçbir şey söylemedi, sadece büyük olana sarıldı.

Minho bir şeylerin yanlış olduğunu anladı ve genç olanın sarılmasına karşılık verdi.

Minho'nun odasına girdiler ve Jisung parayı masasına koydu.

"Bunu onlara yarın göstereceğim." Jisung, büyük olanla beraber yatağa yatarken söyledi.

"Ve sana olan her şeyi yarın anlatacağım, çok yorgunum."

"Sorun değil bebeğim, uyu." Dedi Minho ve kollarını Jisung'a sararak alnına bir öpücük kondurdu.

"Seni seviyorum, hyung." Uykuya dalmadan önce söyledi.

bad, minsung [çeviri.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin