03

4.3K 597 866
                                    

çeviri tarzımdan dolayı anlamakta zorlanıyorsanız bana söyleyin, daha açık şekilde çevirmeye çalışırım

...

"Neden bu kadar uzun süre gittin? Yakalanmayı mı bekliyordun?"

Minho küçük ortak evlerine girdiğinde duyduğu ilk şey buydu.

"Kapa çeneni Chan, bir şey yapmam gerekiyordu." Chan'ın bulunduğu mutfağa doğru yürürken söyledi.

"Ve bu 'şey' ne?" Woojin sohbetlerine katılarak ekledi.

"Bir şey." Minho cevapladı. Çantasını tezgahın üstüne koydu ve kendisi için almak istediği yiyecekleri çıkarmaya başladı.

"Umarım aptalca bir şey yapmamışsındır. Bir yakalanmayla daha başa çıkamam." Dedi Chan ciddi bir şekilde.

"Endişelenme, öyle bir şey değil." Bir elinde poşet, bir elinde yemeğiyle beraber mutfaktan çıktı.

"İşte yemekleriniz." Dedi Minho, oturma odasına yürüdü ve elindeki poşeti kanepede birbirlerine yapışan Changbin ve Hyunjin'e fırlattı.

"Teşekkürler." İçlerinden biri söyledi ama kim bilmiyordu çünkü doğruca odasına gitmişti.

Minho gerçekten yorgundu ve aklındaki belirli bir çocukla hemen uykuya daldı.

Ertesi gündü ve Jisung arkadaşları Felix, Seungmin, Hyunjin ve Jeongin'i evine davet etti ve odasında, yerde oturuyorlardı.

"Peki bizi buraya neden çağırdın?" Jeongin endişeli görünen Jisung'a baktı ve konuştu.

"Arkadaşlar ben sanırım delirdim." Sonunda dedi.

"Bunu biliyoruz zaten." Felix, Seungmin'den bir kahkaha kazanarak söyledi.

"Hayır öyle değil! Sanırım birine aşık oldum." Dedi Jisung başını sallayarak.

"Kime?"

"Bir s-soyguncuya" Söyledi ve elleriyle oynamaya başladı.

"BİR SOYGUNCUYA?!" Hepsi aynı anda bağırdı.

"Tanık olduğun suçu işleyen hırsıza mı?" Diye sordu Jeongin.

"Suça tanık mı oldun?!" Dedi Seungmin.

"Evet! Ve yardıma ihtiyacım var, ona aşık olduğumu hissediyorum, onu sadece iki kez gördüm ve yüzünü bile tam göremedim, sadece gözleri." Jisung streslendi.

"Ve ailen onu görmek için gece dışarı çıktığını biliyor mu?" Diye sordu Felix.

"Hayır! Güvenliğe geceleri dışarı çıktığımı kimseye söylememesini söyledim."

"Bugün onu görmeyi planlıyor musun?"

"B-belki."

"Adı ne? En azından bunu biliyor musun?" Jeongin ekledi.

"Evet, adı Minho, o da benimkini biliyor!"

"Şey Jisung, bunun hakkında söyleyebileceğim tek şey belki de onunla buluşmayı bırakmalısın, başını belaya sokabilir." Endişeli bir şekilde söyledi Seungmin. "Kötü insanlarla arkadaş olmak iyi değil."

Jisung kollarını bağladı ve geriye çekildi. "Herneyse."

Jisung Seungmin'in tavsiyesini dinlemedi ve kendini tekrar ay ışığının altında buldu.

"Neden bugünde geldin?" Bir ses duydu ve zıpladı.

Yanına baktı ve Minho'nun marketin önündeki bir sokak lambasına yaslandığını gördü.

"Beni korkuttun." Jisung söyledi ve elini kalbine götürdü.

"Özür dilerim." Minho gülümsedi. "Tekrar çalmamı izlemeye mi geldin?"

"B-belki."

"Neden bana bu kadar takıntılısın?" Dedi Minho ve Jisung'un yüzüne doğru eğildi.

"B-ben sana takıntılı değilim!"

"Beni tanımak çok tehlikeli küçük çocuk."

"Ben küçük değilim! 20 yaşındayım, doğum günüm 14 Eylül'de." Jisung kollarını buluşturdu.

"Şirin." "Senden büyüğüm, 22 yaşındayım, 20 Ekim." Dedi Minho, sanki büyük bir şey başarmış gibi.

"Herneyse, asıl konumuzu unuttuk!" Jisung bir sineği kovuyormuş gibi elini havada salladı. "Bugün tekrar mağazayı soymaya mı geldin?"

"Hayır, seni görmeye geldim, bugün tekrar buraya geleceğini biliyordum."

"B-beni? Neden?"

"Çünkü bütün gece aklımdaydın."

Jisung'un kalbi tekledi. "G-gerçekten mi?"

"Evet, hadi yürüyelim." Dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı.

"T-tamam. Beni bekle." Dedi Jisung ve ona yetişti.

"Buraya yakın bir yerde mi yaşıyorsun?" Minho sordu.

"Pek sayılmaz." Jisung cevapladı. "Farklı bir mahallede oturuyorum."

"Öyleyse neden buraya geliyorsun?"

Jisung zengin bir mahallede oturduğunu ve orada market olmadığını söylemek istemedi, bu yüzden bir şey uydurdu.

"Bu market güzel."

Minho güldü. "Bu market boktan. Muhtemelen her yerde daha iyisi var. Neden buradan çalıyorum sanıyorsun."

"Her zaman yiyecek çalmak zorunda mısın?" Diye sordu Jisung. "Dün arkadaşlarım için yapıyorum dedin, onlar çalamıyorlar mı?"

"Oh, çalıyorlar. Benimkilerden daha büyük şeyler çalıyorlar."

"Ohh."

Jisung itiraf etmesi gerekirse, biraz korkmuştu, arkadaşları kulağa korkutucu geliyordu. Ama onlarla tanışmak ve nasıl çaldıklarını öğrenmek istedi.

"Minho?"

"Evet?"

"Yüzünü görebilir miyim?"

Büyük olan birkaç saniye tereddüt etti ama sonra yürümeyi keserek maskesini çıkarttı ve Jisung'un gözlerine baktı.

"W-wow."


bad, minsung [çeviri.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin