17

2.3K 340 75
                                    

evet son beş bölüm 🥺

...

"Şu an hastanede Jisung!" Dedi Changin.

"E-evet d-duydum, ama nasıl bıçaklandı?!" Yataktan fırladı, sonunda bunun gerçek olduğunu ve bir rüya olmadığını anladı.

"Bilmiyoruz, Chan sadece hastanede olduklarını söyledi." Dedi Woojin.

Yanaklarına dokundu ve gözyaşlarının akmaya başladığını farketti. O kadar şok olmuştu ki ağladığını bile fark etmemişti.

"Hadi gidelim, hızlı olun." Dedi Hyunjin ve odadan çıktı.

Hastaneye geldiklerinde Jisung arabadan indi ve herkesten önce koşmaya başladı.

"Chan hyung!" Bağırdı ve ameliyat odasının önündeki bekleme koltuklarında oturan büyük olana doğru koştu.

"Ne oldu?! Nasıl bıçaklandı?! Onu kim bıçakladı?" Jisung panikle söyledi.

Herkes ikisinin oturduğu yere geldi.

"Nereden gördün-"

"Haberlerde!" Muhabirlerin sesleri bekleme odasındaki televizyondan geliyordu. Hepsi izlemek için başlarını çevirdi.

"Han Şirketinin CEO'su Han, xxx sokağının yakınındaki bir geçitte ölü bulundu. 19 yaşında, şu anda ölümcül durumda hastanede olan bir genci bıçaklamakla suçlandı. Polis katilini arıyor. Yeni güncellemeler geldiğinde sizlere aktaracağız."

Jisung yavaşça kafasını Chan'a çevirdi.

"Evet, demek istediğim bu." Dedi Chan.

"Babam?! Onu babam mı bıçakladı?!! Ne sikim yaptı ki?!" Dedi Jisung ve ellerini yüzüne kapatırken yavaşça yere çöktü. Sinirini dışa vurmak yerine sessiz kalabilirdi. Bu konuda yapabileceği hiçbir şey yoktu.

"Ama siz, babamın nasıl olduğunu nereden biliyorsunuz?!"

"Minho gitmek istediğini söyledi."

"Ve sende onu mu dinledin?!"

"Biliyorum, yapmamalıydım."

Jisung iç çekti. "Her neyse. Şu an yapabileceğimiz bir şey yok."

Herkes sonunda uykuya dalmıştı, ama Jisung hiç uyuyamadı. Endişeyle bacağını sallıyordu. Geçen her dakika ona saatler geçmiş gibi hissettiriyordu.

Ameliyat bittiğinde saat sabah 4'dü.

"Lee Minho için mi buradasınız?" Diye sordu cerrah.

Jisung ışık hızında ayağa kalktı. "Evet."

"Çok kan kaybetti. Hastaneye daha hızlı gelmeliydi." Dedi doktor. "Ama ameliyat sırasında ona daha fazlasını verebildik ve onu kurtarmayı başardık."

Jisung rahatlamış bir şekilde iç çekti ve cevap olarak başını salladı.

"Uyandığında çok zayıf olacak, bu yüzden endişelenmeyin. Ayrıca dikişlere dikkat edin ve düzgün temizlediğinizden emin olun, böylece enfeksiyon kapmaz."

"Tamam, çok teşekkür ederim doktor." Dedi Jisung 90 derece eğildi.

"Sorun değil. Şimdi normal odaya alınacak."

"Tamam."

Herkes uyuyordu ve onları uyandırmak istemedi, bu yüzden onları dinlenmeleri için orada bıraktı ve hemşireyi Minho'nun odasına kadar takip etti.

Hemşire gittiğinde Jisung, Minho'nun yatağının yanına oturdu ve elini tuttu.

Yan yana olan çift yüzüklerine baktı ve onları aldıkları günü hatırlayarak gülümsedi.

Jisung ona yumuşak ve tatlı bir öpücük verdi. "Bebeğim, lütfen hemen uyan." Fısıldadı ve yanında uyuyakaldı.

Jisung telefonunun zil sesiyle uyandı.

Minho'ya baktı ve hâlâ uyanmadığını görünce ve iç çekti.

Kimin aradığına bakmadan hızlıca aramayı cevapladı.

"Merhaba?"

"Benim."

Diğer hattan kadının sinir bozucu sesi duyuldu.

"Ne istiyorsun?"

"Konuşacak önemli bir şeyim var ve bunu bizzat yapmayı tercih ediyorum."

"Sanırım beklemen gerekecek. Hastanedeyim ve erkek arkadaşımı tek bırakmam."

"Tamam, o zaman ben gelirim."

"Sürtük, bizden uzak durmuyor." "Peki."

"Yarım saat içinde giriş kattaki yiyecek dükkanına gel. Seni bekleyeceğim."

Jisung telefonu kapattı ve cebine koydu.

Minho'nun elini tuttu ve parmaklarını iç içe geçirdi. bugün bininci kez iç çekti. "Bıçaklanırsın, babam ölür ve şimdi o lanet cadı benimle buluşmak ister. Sırada ne var?"

...
o cadıda ölsede rahat rahat bir şeyler çalarak ( ( ͡° ͜ʖ ͡°) ) yaşasanız keşke

bad, minsung [çeviri.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin