0.1

3.6K 208 106
                                    

17,01,2020

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



17,01,2020

Parmaklarımdaki yüzükler ile oynarken gözlerim kalabalık ortamda kaybolmuş olan eşimi arıyordu. Partinin gözde adamı olmasına herkes kadar ben de alışıktım ama şimdi onu göremiyordum ve bir şeyler yanlışmış gibi hissediyordum.

Gözlerimi yavaşça kırparak yanıma gelen misafirleri selamladım. "Bay Kang?" Kıkırdamaya başladığımda çocukluk arkadaşımın elimi öpmesine izin vermiş, geri çekilmesine ise süre tanımıştım. "Merhaba." Yeosang çocukluğumu harcadığım kişiydi ve bahse bile girerdim ki beni onun kadar iyi tanıyan tek bir kişi vardı, o da sadece şu an yanımda değildi.

Aramızda geçen koyu sohbetin bölünme sebebi ise kravatını gevşeterek bize ilerleyen Jung Jaehyun'du. Sinirli gözüküyordu ve buna neden olan şey neydi, tahmin edemiyordum.

Bileğime dolanan parmaklar ile öylece kaldığımda kaşımı kaldırdım çünkü beni çekiştirmeye başlamış, bakışları üstümüze çekmişti. "Ne oluyor?" Diyerek sessizce mırıldandığımda etrafımıza bakıp gülümsedim ancak ters giden bir şeyler vardı. "Sana ne olduğunu göstereceğim." Sanki dünyada kalan son iki kişi bizdik ve burada bulunan kişiler birer hayaletmiş gibi davranıyordu.

Otelden çıktığımız gibi vücuduma değen soğuk havayla birlikte gözlerimi kıstım ve kolumu kendime çekmeyi başardığımda ise bana döndü. Gözleri öfke doluydu ve bu benim içindi, benim yüzümden bu kadar öfkeliydi.

"Yeosang denilen heriften hoşlanmadığımı bildiğin halde," Dibime girip çenemi kavrayan parmaklarını hissedene kadar dediklerini algılamaya çalışmıştım."Onunla konuşma cesaretini gösterdiğin için seni tebrik etmem gerektiğini düşünüyorum." Dudaklarım arasından kaçan alay ve sinir dolu gülümsemeyle birlikte kaşları havalandığında ondan uzaklaştım. "Peki ben?" Dilimle yanağımı şişirdikten sonra gözlerine odaklandım. "Peki ben, eski kız arkadaşını buraya çağırmana rağmen seni tebrik etmeli miyim?" Kravatını çıkarıp elinde germeye başladığında sertçe yutkundum.

"İkisini sakın kıyaslama, Young. Sana onun sadece şirket için iyi bir strateji olduğundan bahsettim." Tekrar beni sıkıştırdığında elimi göğsüne koymak zorunda kalmıştım. "Yoksa bahsetmedim mi?" Diğer elimi de omzuna koyduğumda onunla inatlaşmaktan çekinmeyecektim çünkü ortada bir suç yoktu. "İyi, o zaman şunu dinle, Yeosang'ın şirketi o küçük aptalınkinden daha büyük ve bizim için daha kârlı ama sen aklında kurduğun kurgulara o kadar bağımlısın ki, kendin için doğru olanı yapmak yerine seni yok edecek olanı yaparsın çünkü," Derin bir nefes aldım. "Çünkü sen laftan anlamayan bir herife dönüştün ve ben bundan hoşlanmıyorum." Gülümsedim.

"Şimdi gidelim ve hala beni tebrik etmek istiyorsan bunu yap ama bil ki," Elindeki kravatı işaret ettim. "Bana acımadığın kadar sana acımayacağım."

**

düşünceleriniz

ne

:D

❤️

always but not forever || jung jaehyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin