1.6

2.8K 175 111
                                    

uyarıhiçbir şey detaylı değildir ancak hazır olun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


uyarı
hiçbir şey detaylı değildir ancak hazır olun.

**

Dudaklarımı birbirine bastırıp, yeni aldığım parlatıcıyı sürdükten sonra aklımdaki planı harekete geçirmek çok kolaydı çünkü... Haftalardır kimse beni görmemişti, kimse benden haber alamamıştı ve ben şimdi bir anda ortaya çıkacak ama yalnız olmayacaktım.

Kendi kendime kıkırdayarak paylaştığım fotoğrafa bakarken saniyeler içerisinde oluşan bildirim kirliliğini önemsemeden sadece görmeyi istediğim mesajı bekliyordum.

Kendi kendime kıkırdayarak paylaştığım fotoğrafa bakarken saniyeler içerisinde oluşan bildirim kirliliğini önemsemeden sadece görmeyi istediğim mesajı bekliyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Belki beş dakika, belki daha beş dakikadan az sürdüğünde başımı arkaya atarak kıkırdadım ve hemen mesajına tıkladım.

jungjae:

bu ne?

neredesin?

jungyoung:

yatağında,

ya da kalbinde?

iki yerde de olabilirim, bakmayacak mısın?

Mesajım iki mavi tikte kaldığında dilimle yanağımı şişirdim ve o buraya gelene kadar, dans edip durdum. Onu ilk kez görecekmiş gibi hissettiren bu yabancı heyecan bana iyi gelmiyordu ancak... iyi hissettiriyordu. Garipti ama güzeldi.

Ellerim pantolonumun arka ceplerine girdiğinde açılan kapıyla birlikte dudaklarımı dişledim. "İlk defa doğru söyledin." Nefes nefese kalışı, ne kadar acele ettiğinin göstergesiyken yüzümü ciddi bir hale sokup ona doğru döndüm. "Ben hep doğruları söylüyorum, sen sadece küçük yanlışları önemsiyorsun." Üstündeki ceketi çıkarttığında dediğimi duymamış gibi yaparak bana arka arkaya sorularını yöneltti, hepsine bir cevabım olduğunu biliyordu ancak sadece duymak istiyordu.

Jung Jaehyun, en az benim kadar tehlikeli bir adamdı ancak sadece masumca oynamayı seviyordu. Yaptığı hatalardan ancak kurban rolüyle kaçabileceğini düşündüğünden, elleri kanlı olsa dahi onları arkasına saklıyor ve 'ben suçlu değilim' diyordu.

O bir suçluydu çünkü kalbimi defalarca kez öldürmüştü.

"Neredeydin, bu bir," Kıvırcık gri saçlarını düzelttikten sonra üstüme yürümesiyle yavaşça gülümsedim. "Bunca zaman ne yaptın, bu iki..." Devam edeceği sırada ona eşlik ettim. "Kiminleydin, bu da üç." Başımı arkaya atıp kıkırdadıktan sonra boynumu okşayarak gözlerine döndüm.

Meraklıydı.

"Komik." Tek kaşını kaldırdığında söylediğim şeylerle yüzünün aldığı hâl, görülmeye değerdi ve üstüne para vermem gerekse bile; ömrüm boyunca izleyebileceğim bir manzaraydı. "Çünkü beni sevmiyorsun, beni istemiyorsun ki sen. Bu sorular, bu hareketler neden?" Cevap vereceği sırada elimi uzatarak onu susturdum.

"Lütfen," Başımı iki yana salladıktan sonra birazdan duyacağı şeylerin onu çıldırtacağını biliyordum. "Kontrol edemediğin şeyler için endişelenmeyi bırak, Jaehyun."

Dilini dişleri arasına alarak adımlarını önüme sürerken ben de ona doğru gidiyordum çünkü bu savaşı kendim başlatmış ve ona bir zarar gelmeden bunu bitirecektim.

"Öyle mi?" Onu onayladım. "Öyle. Anlıyorum, benden daha güçlü olduğunu kanıtlamak ve bununla övünmek istiyorsun ama unuttuğun bir şey var." Yanağını okşayarak parmak ucumda ona yaklaştım, gülümsüyordum. "Sen bazen kaybedebilir, bazen kazanabilirsin ama ben hep kazanırım."

Sonra sıçrayarak yatağın önüne koştuğumda omzum üstünden gözlerine baktım. "Ne yapacağına karar ver. Bunca zaman yaptığım şeylerde, kiminle olduğumu merak etmek yerine ya benimle ol," Yüzüğümü çıkartıp yere attığımda bakışları oraya kaydı. "Ya da beni bırak." Göz kırptım, sabrıyla oynadığım çok barizdi ancak bunu seviyordum.

Arkamı dönüp üstümdeki askılıyla ilgileniyormuş gibi yaptığımda kendimi saniyeler içerisinde yatağa itilmiş, yüzüstü bulmuştum. Gülümsemem zaferle donandığında, mutluluğum gözlerimden okunabilirdi çünkü o teslim oluyordu.

Kemerinin açılış sesini duyduğumda dudaklarımı dişleyerek bedenimi kastım ve başımı ona çevirdim. "Demek benden vazgeçiyorsun." Gülerek başını iki yana salladı. "Demek beni bırakmak için gönüllüsün ve bunu yaparken zorlanmayacaksın," Dudaklarını kulağımın hemen altında bulduğumda daha sesli güldüm. "Hayır, bu yaşanmayacak çünkü seni bırakmıyorum ve sen,"

İsmi ağzımdan çıktığında, vücudu; vücudum üstündeydi.

"Sen sana olan aşkımı bugün duymayacak ama tüm bedeninde hissedeceksin."

Bu beni korkutmalıydı ama hayır, içimde bir zerre dahi endişe yoktu çünkü şeytani tarafım... bunu yapmasını ondan daha çok istiyordu.

always but not forever || jung jaehyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin