0.5

2.2K 199 124
                                    

Haftalar sonra geldiğim evde hiçbir şey yabancı hissettirmiyorken çantamı koltuğun üstüne bırakıp öylece adımlamaya başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Haftalar sonra geldiğim evde hiçbir şey yabancı hissettirmiyorken çantamı koltuğun üstüne bırakıp öylece adımlamaya başladım. Onun evde olmadığı çok barizdi çünkü her yer dağılmış ve pislik içindeydi. Burada olsa böyle bir şeyin içinde duramaz, hemen temizlerdi.

Sertçe yutkunduktan sonra saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım, kalbim o kadar gürültülü ve pişmanlık doluydu ki, aklıma gözleri doldukça canım acıyordu. Canım çok acıyordu, bu şey tıpkı bir el gibi boğazıma sarılıyor ve nefesimi kesiyor; sanki hayattan kopmam için her yolu deniyordu. Güçlü değildim, içimdeki kötü taraf bunu bildiği için oyununu henüz hızlı oynamıyordu.

Şapkamı çıkarıp yatak odasının hemen girişinde bulunan küçük komodinin üstüne bıraktım. Evde sadece ben ve en az benim kadar hafif olan ayak seslerim vardı, dahası yoktu.

Hiç olmuş muydu?

Emin değildim.

"Jaehyun..." Kendi kendime mırıldandıktan sonra gidip perdeleri çekiştirdim, böylelikle içeriye biraz günışığı girmiş ve ortam aydınlanmıştı. İçki kokusu çok baskındı, bu yüzden hafif soğuk havaya rağmen camı aralamayı unutmamıştım.

Omuzlarımı kaldırıp indirdikten sonra kıyafet odasına ilerleyecektim ki yatağın üstüne serpiştirilmiş eski fotoğrafları görmemle duraksadım. Kaşlarım anında çatılıp, gözlerim biraz dolduğunda onların ne olduğunu çok iyi biliyordum; bu yüzden biraz kendime süre tanıdım.

Dizimi yavaşça yatağa koyup öylece oturduğumda tek elim onun 20. yaş gününde çekilmiş olan anılara kaydı. Dudaklarımda çok küçük ve görülmesi zor olan bir gülümseme oluştuğunda, baş parmağımı bana sıkıca sarılmış onun üzerinde gezdirdim. "Çok büyüdün," Diye söylendim bir anda, sonra burnumu çektim çünkü sesim biraz kısılmıştı. "Çok büyüdük."

Bir sonraki fotoğrafı gün yüzüne çıkardığımda ise sadece ben görünüyordum. Üstümde siyah bir elbise, arkamda gelip gitmek bilmeyen insanlar varken kameraya biraz kötü bakmıştım. "Biraz gülümse çünkü çok güzelsin." Sözleri kafamın içinde canlandığında tekrar gülümsedim ve elimin tersiyle ağzımı kapattım.

Bu durumdan, böyle bir duruma geldiğimize inanamıyordum. Birbirini seven iki insandan birbirini yok eden canavarlara dönüşmek çok acıtıcıydı, çok can yakıcıydı. "Özür dilerim." Derin bir nefes aldıktan sonra fotoğrafın arkasını çevirdiğimde gördüğüm yazı ile arkama yaslandım.

"Özür dilerim."

Bunu sesli söylemeye hiç cesareti olmadığını şimdi anlıyordum çünkü o da en az kendisini ben kadar suçlu görüyordu. "Özrünü kabul ediyorum." Kıkırdadıktan sonra biraz gözlerimi sildim ve tekrar fotoğraflara bakmaya devam ettim ki, birisini görene ve onu elime alana kadar bunu sakladığından haberdar bile değildim.

Jaehyun, ben, Taeyong ve Doyeon. Dördümüzde birbirimize sarılmış, gelecekte birbirimizin hayatlarıyla nasıl oynayacağımızı bilmeden masumca gülümsüyorduk.

Çok utanıyordum, küçük Young dönüştüğü kadının hayatına şahitlik edebilseydi eminim ki kendisinden nefret eder, Jaehyun'u hiç yapmadığı kadar sıkıca sarardı.

Ben yapmalıydım. Nasıl bir durumda olduğumuzun önemi yoktu, onu tekrar ben yapabilirdim. Bunu yapmak için yeterince inancım vardı.

Telefonu aceleyle açıp, arama kısmına girdikten sonra ismini tıkladım ve sesini duyduğumda ona vakit vermeden konuştum.

"Seni seviyorum."

**

acaba

gerçekten
seven

kim

:D

yorumlarınız cok hos... sizi yemek istiyom yemek!!

#jaeyoung

always but not forever || jung jaehyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin