iyi okumalar :)
İki tür insan vardır. Birincisi acı çektiren ikincisi acı çeken. Bu hayatta başını dik tutmazsan sürekli acı çeken taraf olursun ama eğer ayağını yere sağlam basarsan ve dimdik durursan acı çektiren olursun. Ben acı çektiren taraf olamadım, acı çeken taraf oldum. Çünkü daha çok küçüktüm.
Başımı camdan kaldırarak doğan güneşi izledim. Sabah oluyordu her yerde cılız bir ışık vardı.
Sandalyeden kalkıp kızlara baktım. Hala uyuyorlar. Odadan çıkıp çaydanlığa su koydum ve kaynaması için ocağa koydum. Tezgahın üstünden sigara paketini aldım içinden bir dal sigara alıp pencere kenarında içmeye başladım. Zehirli duman ciğerlerime gittikçe hem nefes alıyordum hemde alamıyordum. Sigara bana hem nefes verirken bir yandan da nefesimi alıyordu. Çok garip, ben bunu bir türlü tanımlayamıyorum.
Çaydanlıkta kaynayan sıcak su ile kendime bir kupa sallama çay yaptım. Saatime baktığımda saat daha altı buçuktu. Salona doğru ilerleyip yarım bıraktığım kitabı aldım. Koltukta geriye yaslanıp okumaya başladım.
Kız çok aptaldı. Sırf birini seviyor diye değişmeye kalkıyor. Eğer karşındaki kişi seni sevecekse sen olduğun için sevmeli. Onun istediği kişi olduğun için değil.
Biraz daha okuyup saate baktım saat yedi buçuktu. Bir saattir kitap okuyordum ve kitabın sonuna yaklaşmıştım. Kapının çalması ile başımı kapıya çevirdim. Yavaş adımlarla ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda Su hanım vardı
-günaydın Aydilek.
-günaydın Su hanım
-kızlar uyuyor mu?
-evet daha uyanmadılar
-anladım. Bu gün kızların arkadaşının doğum günü partisi var ve gitmeyi çok istiyorlardı, sana zahmet olmazsa götüre bilir misin?
-zahmet olmaz bende ev için alışveriş yapacaktım dönüşte markete de uğrarız
-çok sağ ol. Ben sana evin anahtarını vereyim kızları hem yıkarsın hem de istediklerini giyerler
-tamam Su hanım
-tekrar teşekkür ederim Aydilek
-Rica ederim
Su hanımın uzattığı anahtarı alıp cebime koydum.
-akşama görüşürüz
-Su hanım partinin yerini ve saatini söylemediniz
-doğru
-parti öğlen saat ikide olacak yeri ise iki blok aşağıdaki parkta
-anladım, görüşürüz
-görüşürüz
Su hanım gittikten sonra anahtarı askılığa astım. Mutfağa gidip kızlar için kahvaltı hazırlamaya başladım.
-günaydın abla
Arkamı dönüm Ayla'ya baktım
-günaydın tatlım kardeşin uyanmadı mı?
-uyanmadı abla
-anladım, o zaman biz de onu uyandıralım bu kadar uyuyan güzellik olmaz
-sen dün masalı bitirmedin değil mi?
-bitiremedim ikinizde uyuya kaldınız
-bu gün devam eder misin?
-elbette devam ederim
-ne zaman
-bakarız, bu gün zaten program dolu
-ne var ki bu gün
-bir arkadaşınızın doğum günü partisi varmış ona gideceğiz
-doğru bu gün Nur'un doğum günü
-hadi kardeşini uyandırmaya
Ayla'yla beraber odaya gittik. Alya hayla uyuyordu. Ayla'ya parmaklarım ile bir iki ve üç yaptım sonra da aynı anda bağırdık
-uyan Alya
Alya şaşkın ve korkmuş gözlerle ikimize bakarken Ayla ve ben gülüyordu çünkü bu hali çok komik ve tatlıydı.
-saat kaç
-sekiz oluyor
-ama daha erken
-ne erkeni? Bu gün parti var daha kahvaltı yapıp hazırlanacaksınız.
-ne partisi?
-doğum günü
-kimin?
-Nur'un sanırım.
-ben gelmeyecem
-neden?
-Ayla söylesin
-ne oldu Ayla?
-Nur yanlışlıkla Alya'nın üstüne meyve suyu dökmüştü
-Alyacım ama yanlışlıkla olmuş hem sen bu kadar basit bir şey için arkadaşına küser misin?
-küsmem ama...
-aması maması yok. Bu küçük şeyleri affetmemiz lazım. Bak her şeyi demiyorum küçük şeyleri, telafi edilebilecek şeyleri. Elbisenin yenisi alınabilir peki arkadaşın yenisi alınır mı? Daha doğrusu arkadaş alınır mı?
-hayır
-o zaman bu gün hazırlanıp o partiye gidip arkadaşını affettiğini ona göstereceksin, anlaştık mı?
-anlaştık
-hadi kahvaltıya o zaman
Kızlar hızlı hatta koşar adımlar ile mutfağa gittiler. Birlikte kahvaltıyı hazırladık. Onlar masaya oturduklarında bende üstümü değiştirmeye odama geçtim. Kahvaltılarını bitirdikten sonra hep beraber evden çıkıp yukarı kata gittik. Tekrar eve girdiğimizde kızlar ayakkabılarını çıkardılar ve doğru odalarına kıyafet seçmeye gittiler. Daha öncede bir kaç kere buraya geldiğim için çok fazla yadırgamadım.
Banyoya gidip suyu ılığa ayarladım. Temmuz ayındaydık ve Kıbrıs'ta havalarda aşırı sıcak. Havanın kırk derece olduğu bir gün kızları kaynayan suda yıkayamazdım. Su olduktan sonra kovanın içine koydum. Su dolarken bende kızların üzerini soyuyordum. Küvete girdiklerinde onları yıkamaya başladım.
Duşları bittikten sonra ikisini de küvetten çıkarıp havlu ile sardım. Tabii arada oyun oynadığımız için yerler sırılsıklam olmuştu. Kızları odaya gönderip yerin hemen suyunu aldım. Banyodan çıktığımda kızların odasına geçtim. Şimdi etraf karışacaktı çünkü ikisi de aşırı süslüydü
🦋