İyi okumalar❤
İnsan hayattan ne kadar acı çekse de hep güvenecek ona arkadaşlık edecek birini arar. istesede istemesede arar. Çünkü biz insan olarak aynı hataya defalarca düşmeye bayılırız. Ne zaman ders aldık, bir daha kimseye güvenmeyeceğim, bir daha kimseye şans vermeyeceğim desek de yine aynı hataları yapıyoruz.
Bir engeli aşarken defalarca kez düşüyoruz sonunda o engeli aştığımızda karşımıza yine aynı engel çıkıyor ve sen yine defalarca düşüyorsun. Bu hiç düşmeden aynı engeli geçtiğinde sonlanıyor ama engeller bitmiyor. Daha büyüğü, daha zoru bir engel çıkıyor ve yine defalarca düşmeye başlıyorsun... bu sonu olmayan bir engel parkuruydu. Bu bir kısır döngüden ibaret
Ne ara güvendim, ne ara arkadaşım olarak gördüm bilmiyorum ama şu anda kızlarla beraber Berke'yle buluşmaya parka gidiyorum.
Kızlarla beraber yolda gülüp eğlenerek parka doğru gidiyorduk. Park görüş alanıma girdiğinde Berke ve kardeşi Nur'u görmüştüm. Nur kaydıraktan kayarken Berke kaydırağın ucunda onu tutuyordu. Berke'yi böyle görünce istemeden keşke benim de abim olsa dedim. Belki bizim oraya gitmemize izin vermezdi ve Aymira şu anda burada olabilirdi veya o da annem gibi her şeye göz yumardı ve kaderimizde bir şey değişmezdi.
Parka girdiğimde ikizler elimi bırakıp Nur'un yanına koştu. Yanımda kalan Defne ile beraber banka gittik.
-canım sen neden oynamıyorsun.
-benim oynaya bileceğim bir arkadaşım yok ki.
-benimle oynamak ister misin?
-sen ama büyüksün. Büyüğünce insanlar oyun oynamazmış.
-kim dedi onu. Bak orada bir abi kardeşiyle oynuyor. Ben parkta oynamaya bayılırım.
-gerçekten mi?
-gerçekten özellikle salıncakta bulutlara çıkmaya bayılırım.
-ben de. Bulutların üzerine çıkıyormuş gibi sallanmak çok eğlenceli.
-sallanalım o zaman.
-sallanalım.
Beraber ikili olan salıncağın yanına gidip oturduk ve yavaş yavaş sallanmaya başladık. Hızlanmaya başlamışken, küçük bir kahkaha sesi duydum. Başımı sağa çevirdiğimde bana gülen Berke'yi gördüm.
-ne var
-hiç sadece seni ilk defa bu kadar eğlenceli biri olarak görüyorum.
-ben eğlenceli değil miyim?
-eğlencelisin ama yetişkinlere göre içinde çocuk ruhu olduğunu bilmezdim.
-dünayada ki en yaşlı kişinin içinde bile bir çocuk vardır. Bunu bir yere not al.
tabii o çocuk öldürülmediği sürece
-güzel söz.
-abla bu kim?
Başımı sola çevirip Defne'ye döndüm.
-bu Berke abin. Benim bir arkadaşım ve ikizlerin arkadaşının abisi.
-ikincisini söylemen zor olmadı mı ya
Üçümüz küçük çaplı bir kahkaha atarken bizim kahkahalarımızı bastırmak istermişçesine gülen birini gördüm. Ona baktığımda gözlerim şaşkınlıktan açılmıştı. Ellerim korkudan titremeye başlamıştı. Ayaklarımı yere indirerek salıncağı durdurdum. Onun da gülmesi bitmişti, şeytani bir şekilde bana sırıtıyordu. Adımlarını bana doğru atmaya başlayınca gerilen kaslarım sanki daha fazla gerile bilirmiş gibi daha da gerildi. O buraya gelmeden benim gitmem gerekiyordu. Bu vakitten sonra kaçarsam evimi bulabilirdi.
-Berke kızlara göz kulak ol ben birazdan geleceğim.
-ne oluyor Aydilek? O adam kim.
-sonra anlatacağım ama şimdi buradan ayrılma.
Salıncaktan kalkıp onun gibi bende ona yaklaştım. Aramızda yarım metre kadar bir mesafe kaldığında ikimizde durduk.
-görüşmeyeli uzun zaman oldu karıcım
-ne istiyorsun şeref(!)?
-ne istediğimi gayet iyi biliyorsun.
-buradan defolup gideceksin. Kurduğum düzeni yerle bir etmene izin vermeyeceğim.
-ben olsam düzgün konuşurdum.
-neden, eskiden de bir şeyim değildin şimdide değilsin.
-bence o kadar emin konuşma karıcım
-senin yüzünden benim kardeşim öldü. Hepsi senin yüzünden.
-kaçmasaydın ben kardeşine dokunmayacaktım bunu sende biliyorsun.
Boğazımda oluşan yumru ile konuşamıyordum. Bırak konuşmayı nefes alamıyordum.
-ne oldu? Haklı olduğumu duyunca sustun birden karıcım
-Bana karıcım demeyi kes, sen bir katilsin. Daha on dört yaşında olan bir kıza yapmadığını bırakmadın.
-bu konuşma çok uzayacak. Bu konulara girersek çıkamayız. Zaten ben Şeref'sem seni de alıp köye döneceğim.
-sen Şeref değilsin. Sen Şerefsizsin. Sende Şeref'in ş si olsan bunları yapmazdın.
-beninle düzgün konuşacaksın fahişe.
Bir anda kaldırdığı elini yüzüme indirecekti ki kolunda olan bir bilek ile eli havada asılı kaldı. Elini tutan eli gördüğümde kimim tuttuğuna bakmak için başımı kaldırdım ama tanımadığım biriydi.
-sen kimsin lan bir kadına el kaldırıyorsun.
-sana ne lan piç istediğime istediğimi yaparım.
Bir anda birinin kolumu tutmasıyla çekmesi bir oldu. Onun kim olduğuna baktığım da Berke olduğunu gördüm.
-ne oluyor burada ne alıp veremediğin var bu kızla(!)?
-birdiniz iki oldu siktirin gidin biz ikimiz konuşuyorduk.
Arkama dönüp kızlara baktığımda bir kızın yanında oyun oynadıklarını gördüm. Bizi fark etmemişlerdi ama bu fark etmeyecekleri anlamına gelmiyor. Bir an önce onu buradan göndermeliydim.
-yeter! Şeref yürü git köyüne benide uğraştırma
-seni almadan gitmeyeceğimi biliyorsun Aydilek!
Adamın yüzüne inen yumruk ile ağzımdan dökülecek tüm kelimeler yerine gözlerim açıldı.
🦋