20. Bölüm

85 60 1
                                    

İyi okumalar:)

Mutlu olacağınızı sandığınız an sadece bir şey oluyor ve mutluluk üst raflarda tozlanmaya başlıyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mutlu olacağınızı sandığınız an sadece bir şey oluyor ve mutluluk üst raflarda tozlanmaya başlıyor.

•°•°•1 ay sonra•°•°•

Bir ay geçmişti. Bir aydır pişmanlık içindeydim. Anneme onu affettiğimi söyleyememiştim. Annemle kaybettiğimiz zamanları telafi edememiştik. Annemle tekrardan anne kız olamamıştık. Hepsi benim yüzümden. Hep mantığımı dinlemiştim. Kalbim hep ikinci plandaydı. Bana ilk geldiğinde ona kapıyı kapatmasaydım en azından huzur içinde gidecekti veya hiç gitmeyecekti.

Polisler ona çarpan arabayı bulmuştu ama araba kaçakmış. Araba sahibine teslim edildikten sonra kamera kayıtlarından bulmaya çalıştılar ama araba kör bir nokta da bulunmuştu.

Bir aydır annemin canını alan adamı veya kadını bulamadılar.

Evden hiç dışarı çıkmamıştım. Kafamı dağıtmak için sürekli Su hanıma çıkıp kızlarla vakit geçiriyordum. Defne ise geri yurduna dönmüştü. Yeni müdiresi gerçekten iyiymiş. Onunla sürekli telefonda konuşuyoruz. Müdire hanımla da bir kaç kere konuştum. Defne'yi evlatlık olarak almak istemişler ama Defne istememiş. O benim yanıma gelmek istiyormuş ama ben onu alamazdım. Önce bir kocam sonra da daha geniş bir evimin olması lazımdı.

Bunlar dışında konuştuğum tek insanlar Berke ve Gökçe'ydi. İkisi de sürekli yanıma gelip beni kontrol ediyorlardı ve mutlaka bana bir şeyler yedirmeye çalışıyorlardı. Bir iki lokma yesem de onlar gittikten sonra kusuyordum.

Kuzey'le ise hastaneden ayrıldıktan sonra hiç görüşmemiştik. Ne cenazeye gelmişti ne de beni ziyarete. Çok fazla umursamadım. Zaten ne bekliyordum ki? Berke ve Gökçe gibi benimle konuşacağını mı?

Elimde bitmiş olan sigarayı söndürdüm ve yeni bir tane yakmak için elimi pakete attım ama pakette sigara kalmamıştı. Omuzlarım düştüğünde kolumdaki saate baktım. Saat 21.09 du. Parkın yanında ki market hala açıktı. Mutfaktan çıkıp odama girdim. Özellikle yaz ayların da canlı renkleri giymeyi severim ama bu sefer karanlık içinde olmak istedim. Dolaptan siyah bir tayt ve göğsün üç parmak altımda biten bir t-shirt aldım. Neden böyle bir kıyafet aldım bilmiyorum ama iyi ki almışım. Saçımı tarayıp tepeden bir at kuyruğu yaptım. Odadan çıkacakken gözüm daha önce neredeyse hiç kullanmadığım makyaj malzemelerime kaydı. Tekrardan aynanın önüne geçip gözümün içine bir kalem çektim, biraz maskara ile kirpiklerimi kıvırdım ve koyu tondaki kahve rujumu dudağıma sürdüm. Aynada kendime baktığımda normal benle çok fazla fark olduğunu anlamak zor olmadı. Daha fazla oyalanmadan telefonumu, cüzdanımı ve anahtarımı alarak evden dışarı çıktım. Bom boş sokakta yürürken sadece baykuşların sesini duyuyordum. Hızlı adımlar ile market kapanmadan gitmeye çalıştım. Markete girdiğimde buzluktaki biralar gözüme çarptı. Bir tane aldıktan sonra kasada bir pakette sigara alıp oradan ayrıldım. Marketin karşısında olan park gözüme çarpınca ev yerine oraya gitmeye karar verdim.

Yorgun KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin