Evett işte yeni bölüm! Tam dört ay sonra.
Kerem'i bir şekilde oyalayıp Can ve Yağmur ile birlikte Jane'i almaya gitmeyi başarmıştım. En azından başarıcak gibi duruyordum. Arabaya bindiğimde Can ve Yağmur'un merak dolu bakışlarıyla karşı karşıya kaldım.
''Hadi ya ne bakıyorsunuz gidelim şu kızı almaya!''
Can bir Yağmur'a bir de bana baktıktan sonra ''Emin misin bak?'' dedi.
''Niye emin olmayayım ki?'' Belki ağızından birşeyler kaçırırdı.
''Ya tamam iyi madem. Napalım gidelim.''
Arabayı çalıştırdığında derin bir nefes aldım ve arkama yaslandım. Çoğu şeyi derin nefes aldıktan sonra düşünürdüm, beni rahatlatırdı. Şimdi ise başımda çok daha büyük bir bela vardı. Jane denen o kız gibi. Belki de gerçekten bu kız bizim için zararlıydı. Ama belkide sadece Kerem'i arkadaşça bir ziyarete gelmişti. Kim bilir?
''Eee Zeynep, Aksel'le konuştun mu?''
Bana seslenen Yağmur'a döndüğümde düşüncelerimden uzaklaştım. ''Hayır am konuşmak istiyorum. Gerçekten onu çok özledim.''
''O zaman sana güzel bir haber vereyim. Geçen gün Can ve ben alışveriş merkezine gitmiştik sonra bir baktık Aksel!''
''Ee sonra ne oldu?'' dedim merakla.
''Ya nolsun işte o da bizi gördü felan. Konuştuk. Seni çok özlemiş.''
''Gerçekten mi?''
''Evet, gerçekten.''
Yüzümde ufak bir tebessüm oluştuktan sonra telefonumu cebimden çıkarıp Aksel'in numarasını tuşladım. Bir kaç saniye çaldıktan sonra telefon açıldı.
''Zeynep'' diye açmıştı telefonu. Sesi soluk gibiydi.
''Aksel!'' dedim heyecanla.
''Benim burada olduğumu hatırladın demek.''
''Evet ya unutur muyum.''
''Unutmuş gibiydin de.'' Ne olmuştu bu çocuğa sesi garip geliyordu. Çok garip. Sarhoş gibi desem değil. Hasta gibi desem. O da değil.
''Ne oldu sana? Sesin neden böyle geliyor?'' dedim sinirle. Bunu söylememle telefonun yüzüme kapanması bir olmuştu. Ne oluyordu ya? Aksel'in numarasını tekrar tuşladım ve telefonu kulağıma götürdüm. Meşgul.
Sinirle telefonu çantama attım o sırada Can ve Yağmur merakla bana bakıyordu.
''Neler oluyor Zeynep?'' dedi Can.
''Bilmiyorum ama Aksel'e birşeyler olmuş.''
''Ne gibi?''
''Ya bilmiyorum işte.''
''Neyse ya sıkma canını geldik zaten.''
10 Dakika Sonra...
''Nerde bu kız?'' dememle kapıdan sarışın, uzun boylu bir kızın çıkması bir oldu. Hayır, hayır, hayır. Jane bu olamaz değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin! (ZeyKer)
FanfictionBüyük aşklar nefretle mi başlar? Ah, çok saçma. Aşk diye bir şey yoktur. Hem de nefret ile başlıyanı hiç yoktur. Yani en azından ben öyle zannediyordum. Ta ki karşıma Kerem Sayer çıkana kadar ve beni mahvedene kadar. O kadar nefret doluydum ki ona...