Yere çökerken tekrar fısıldadım. ''Beni bırakma! Ben seni severken, ben bunları hissederken beni bırakma!
Bu söylediğim sözden sonra uzunca bir süredir birbirimize bakıyorduk.
Hala bir cevap gelmesini beklerken Kerem hızla arkasını döndü ve yürümeye başladı.
Öküz! Nasıl bu kadar adi olabiliyordu? Ben asla ona ihanet etmezdim. O da bunu biliyordu ve bana inanmamıştı. Bana güvenemeyecek kadar mı seviyordu beni?
...
10 dakikadır Kerem'in beni bıraktığı pozisyonda oturuyorum.
Sinema kapısının açıldığını duyduğumda hızla kendimi toparladım.
''Zeynep?''
''Efendim?'' dedim normal bir şekilde.
''Kerem gitti mi?''
''Bilmiyorum, görmedim Melis.'' dedim ve Melis'in bir şey demesine fırsat vermeden koridorda hızlıca koşmaya başladım.
Sinemadan çıktığımda önüme gelen ilk taksiye binip adresi söyledim.
....
''Geldik.''
Duyduğum sesle çantamdan paramı çıkardım ve taksiciye uzattım. Taksiciye teşekkür edip hızlıca taksiden indim ve kapıya koşmaya başladım.
''Merhaba Nurgül! Kerem nerede?''
''Kerem Bey aşağıda Zeynep Hanım.''
Hızla Kerem'in odasına indim. Dart oynuyordu.Sessizce yanına yaklaştım ve dartın önünde durdum.
''Beni dinlemeden şurdan şuraya gitmiyorum. Sende gitmiyorsun. Ama eğer benden o kadar nefret ediyorsan şu an o oku bana fırlatabilirsin.''
Fırlatmayacağını biliyordum. O yüzden orada öylece durdum. Uzun bir bakışmadan sonra Kerem arkasını döndü ve merdivenlere yöneldi.
''Hiç bir yere gidemezsin dedim!''
''Seni görmek istemiyorum dedim!'' dedi sinirle.
''Bak ister inan ister inanma ben seni seviyorum. Hatta o kadar seviyorum ki sana asla ihanet etmem.''
''Bunları daha öncede söylemiştin.''
''Sende beni dinlemiştin ve şimdi de dinleyeceksin.''
''Hayır dinlemeyceğim!'' dedi ve hızla yukarı çıkmaya başladı.
.....
Eve geldiğimde fazlasıyla yorgundum. Bugün yaşadıklarım kötü bir kabusa benziyordu. Sevdiğin adamın gözünün önünden kayıp gitmesi.
Annemin soru sormasına izin vermeden yukarı çıktım ve yatağıma uzandım.
Gözlerimi kapatamayacağımı biliyordum o yüzden sadece tavana bakmakla yetindim.
Sabah...
''Anne okula gitmek istemiyorum.'' dedim yorganı çekiştirirken.
''Olmaz küçük hanım.''
''Yaa anne!''
''Hadi kalk yoksa Kerem'i buraya çağırırım.''
''Ne?''
''Kerem'i buraya çağırırım. Yuzünün asık olmasından Kerem ile kavga ettiğin anlaşılıyor. Bu yüzden şu an en son görmek isteyeceğin kişi o. ''
Evet, aynen öyleydi. Ama okula gitsem de onu görecektim. En azından okulda yalnız olmayacaktık.
Hızla yataktan kalktım ve üzerimi giyindim.
.....
''Günaydın!''
''Günaydın.''
''Dün çok sinirliydin bir şey mi oldu?''
''Yoo ne olabilr ki?''
''Kerem ile aranızda bir şey mi geçti?''
''Ne demeye çalışıyorsun Melis?''
''Hiçç. Kerem seni sordu da.''
Kerem beni mi sordu? Acaba ne işin sormuştu? Yoksa yalnış bir anlaşılma olduğu anlamış mıydı?Daha anlatmama fırsat bile vermemişti ki.
Sınıfa girerken gayet rahattım ta ki Barış arkamdan gelip elimi tutana kadar ve Kerem bunu görene kadar.
Sinirle ellerimize baktı ve sınıftan çıktı.
Aferin sana Barış! Bravo cidden! Aşık olduğum adamla olan ilişkimi uçuruma sürüklemekte bir numarasın.
1 Hafta Sonra...
2 hafta önceki halimize hala şaşıp duruyorum. O yandan bu yana sanki 2 yıl geçmiş gibi.2 hafta önce Kerem ile birbirimize o kadar aşıktık ki. Şimdi ise ikimizde aşk acısından çürüyoruz ama galiba kabullenemiyoruz. Ben Kerem'i her gördüğümde Barış'ın elini sıkıyorum ve onu öpüyorum. Kerem ise o sırada ölüp ölüp geri geliyor. Kerem beni her gördüğünde Melis'ten daha çok uzaklaşıyor.
Şu an ise sınıfta sadece ikimiz kaldık. Ama yokmuşuz gibi davranıyoruz.
Kerem'in ağzından;
Şu an onun o tatlı ve sıcak dudaklarına yapışmamak için kendimi zor tutuyorum. Bana bakışı, bana seslenişi beni içten içten eritse de dıştan sanki onu tanımıyormuş gibi yapıyorum. Ben Melis'ten uzaklaştıkça o Barış'a yaklaşıyor. Ve emin olun bu size çok koyan bir durum.
Zeynep'in ağzından;
Melis sınıfa hızla girdiğinde ikimizde derin bir oh çekmiştik. Yoksa biraz daha bu durumda kalsaydık Kerem ile birbirimizi becerecektik.
''Hadi biraz canlanın! İki haftadır ne bu böyle! Kerem sen bir garipsin, Zeynep sen bi garipsin! İkinizde günlerdir birbirinizi sorup duruyorsunuz bana! ''
Ne? Duyamadım? Tekrar alıyım lütfen.
İkimizde aynı anda ''Ne?'' diye bağırdık.
İkimizde birbirimizi sorduğumuza şaşırmıştık. Yani kabul ediyorum ben Kerem'i hergün Melis'e soruyordum ama Kerem'in beni sorduğunu hiç tahmin etmezdim.
Eee bi zahmet o da olsun ama kaç gündür birbirimizin dudaklarına yapışmamak için kendimizi zor tutuyoruz.
İki saat sonra...
''Can nerede?''
''Bilmiyorum senin ki nerede?''
''Kerem mi?'' dedim hevesle.
''Kerem senin ki mi oluyor? Barış'ı kastetmiştim.''
''Ne Kerem mi dedim? Karıştırmışım.''
Derin bir oh çektim yoksa her şeyi mahvedecektim.
''Zeynep yalnış sınıfa giriyorsun.''
''Aaa pardon!''
''Kızım sen bugün ne kadar leylasın ya! Bi seninkin Kerem olarak algılıyorsun, bi 9. sınıfların dersliğine giriyorsun. Bişey oldu da ben m bilmiyorum.''
Ne olacak Kerem'i düşünüyorum o yüzden beynim çevrimdışı kalıyor.
''Ne olacak sınav stresi işte.'' diye geçiştirdim ve bizim sınıfa giden koridora döndüm.
Dönmemle şok olmam bir olmuştu. Yerimde öylece kaldım ve bunun bir rüya olmasını diledim.
Melis ve Kerem öpüşüyordu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin! (ZeyKer)
Hayran KurguBüyük aşklar nefretle mi başlar? Ah, çok saçma. Aşk diye bir şey yoktur. Hem de nefret ile başlıyanı hiç yoktur. Yani en azından ben öyle zannediyordum. Ta ki karşıma Kerem Sayer çıkana kadar ve beni mahvedene kadar. O kadar nefret doluydum ki ona...