''Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum.''
''Anne meraklandırma da söyle.''
''Zeynep Gölyazı'ya dönmek zorundayız.''
NE?! Yanlış duydum galiba! Evet, evet kesinlikle yanlış duydum.
''Ne?! Şaka yapıyorsun değil mi?'' dedim tekrar duymak istercesine.
''Zeynep lütfen anla beni!''
Ayağa kalktım ve bağırmaya başladım. Neden dönmek zorundaydık? Tabi her şey yoluna girdi. İlla ki bir şeyler çıkacak.
''Neden ha? Neden dönmek zorundayız? Her şeyin yolunda gittiği için mi?!''
''Zeynep sakin ol lütfen.''
''Anne bana nedenini söyle!''
''Söyleyemem.''
''Hiç bir yere gitmiyorum ben!''
''Benimle gelmek zorundasın.''
''Hayır zorunda değilim!'' dedim ve annemin hiç bir şey demesine fırsat vermeden kapıyı çarpıp çıktım. Ağlıyordum. Hep böyle oluyordu zaten. Her şey güzel giderken biri herşeyi bozuyordu. Ben Kerem'i nasıl bırakacağım? Onu nasıl bırakıp gideceğim? Onu geçtim ben Kerem'e nasıl söyleyecektim? Seni bırakıp gitmek zorundayım Kerem mi diyecektim. Diyemezdim. Yapamazdım.
Çantamdan telefonumu çıkarıp Kerem'in numarasını tuşladım.
''Alo?''
''Alo Kerem?'' dedim burnumu çekerek.
''Güzelim ağlıyor musun sen?''
''Ha-hayır.''
''Zeynep ağlıyorsun ne oldu?''
''Kerem lütfen gel. Sana çok ihtiyacım var.''
''Nerdesin geliyorum hemen.''
''Bebek Parkı'ndayım.'' dedim ve banklardan birine oturdum. Manzarayı izlemeye başladım. Burayı çok seviyordum. Bana huzur veriyordu. Eskiden sırf Gölyazı'yı hatırlattığı için gelmek isterdim. Ama şimdi Gölyazı'yı hatırlamak dahi istemiyordum.
...
Kerem yanıma geldiğinde elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim. Beni böyle görmesini hiç istemiyordum.
''Güzelim ne oldu?''
''Yok bir şey.''
''Yani boş yere ağlıyorsun.''
''Evet.'' dedim gözyaşlarımı silerek.
''Aksel mi bir şey yaptı yoksa? O itin ağzını-'' Herşeyi Aksel'e bağlamasa olmuyor zaten.
''Hayır Aksel hiç bir şey yapmadı. Hatta o olmasa şu an çok daha kötü durumda olurdum. ''
''Hani Aksel'le bir daha konuşmayacaktın.''
''Aynı evde kalıyoruz.''
''Bu konuşmanı gerektirmez.'''
''Gerektirir.''
''Bende babamla ve annemle aynı evde kalıyorum ama hiç konuştuğumuzu gördün mü? Görmedin. Bak işte.''
Nasıl bırakacaktım onu? Onsuz hayatıma nasıl devam edecektim? Bana bu hayatta tek faydalı gelen şey oydu. Kısacası şu hayatta başıma gelen en güzel şeydi.
''Kerem beni hiç bırakma olur mu?''
''Tabi ki de güzelim. Ben seni hiç bırakır mıyım?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin! (ZeyKer)
Hayran KurguBüyük aşklar nefretle mi başlar? Ah, çok saçma. Aşk diye bir şey yoktur. Hem de nefret ile başlıyanı hiç yoktur. Yani en azından ben öyle zannediyordum. Ta ki karşıma Kerem Sayer çıkana kadar ve beni mahvedene kadar. O kadar nefret doluydum ki ona...