Bölüm 23 : Aksel?!

27.1K 536 14
                                    

O sırada duyduğum tanıdık sesle kafamı kantinin girişine çevirdim. Gördüğüm şey karşısında şok olmuştum. Bu o'ydu. Sapa sağlam karşımda duruyordu. Ama bu imkansızdı. N-nasıl olabilirdi ki bu?

''A-aksel?'' dedim endişeli sesimle. O olduğundan emin olmak istiyordum. Adını mırıldandığımda dönüp kafasını bana çevirdi. 

Gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum. Bu kesinlikle o'ydu.

''Efendim?'' dedi merakla. Sanki bunu bekliyormuş gibiydi. Hiç şaşırmamıştı.

''S-sen? Nasıl?''

Bir anda gülümsedi. Gülümsemesi o kadar sıcaktı ki yaşadığımız her şeyi unutturabilirdi.

''Bu gerçekten sen misin?'' dedim hala inanamayarak.

''Evet.''

Nasıl bu kadar sakin olabiliyordu?

Kantindeki herkes bize bakıyordu. Kerem'de dahil.

''B-ben sen öldün zannetmiştim.''

''Ama ölmedim.''

Bir anda kendimi toparladım. Kerem, Melis ve Barış bana sorgulayan gözlerle bakıyordu.

''Gel buraya!'' dedim kolunu çekiştirerek.

Okuldan çıktığımızda hala pis pis sırıtıyordu.

''Sen! Sen bana neler yaşattığının farkında mısın?''

Bu Aksel'di. Eski sevgilim ama olay bir eski sevgiliden fazlaydı. Her şey  bir yıl önce olmuştu ve ben hala rüyamda onu rüyamda görüyordum. Ben Aksel'i çok seviyordum. Yani birbirimizi çok seviyorduk. Ama olan her şey bundan sonra olmuştu. Aksel ikide bir beni kıskanıyordu, herkesten. Her saniye ne yaptığımı sorup merak ediyordu. Sonunda bana da tak etmişti. Bir gün eve geldiğimizde ona ''Artık böyle davranırsan, bu ilişki yürümeyecek.'' demiştim. Bunun üzerine Aksel bana bağırıp çağırdıktan sonra defolup gitmişti. Ardından bir kere bile onu görmedim. Ailesi de onu görmemişti. Herkes onu artık öldü diye kabullenmişti.

Şu an ise canlı canlı karşımda duruyordu.

''Bir şey söylemeyecek misin Zeynep?''

''Daha ne söyleyebilirim ki?'' dedim omuzlarımı kaldırarak.

Şu an bahçenin ortasında öylece duruyorduk.

Kerem'in ağzından;

Bu çocuk da ne halt böyle? Zeynep onu gördüğünde sanki şok olmuştu. Şu an ise onu bahçeye götürmüştü. Kim bilir neler yapıyorlardı? Aslında şu an oraya giderdim ama Melis kafamda ''Onları biraz yalnız bırak, konuşacak bir şeyleri vardır belki.'' diyip durduğu için yerimde durmakla yetiniyordum. Barış ise sadece ellerini masaya vurup duruyordu.

Zeynep'in ağzından;

Hayır, anlamadığım niye şimdi ortaya çıkıyor. Benim ne güzel bir düzenim var! Sevgilim var, arkadaşlarım var. Yani yine hayatımı mahvetmenin bir yolunu arayacak kesin.

''Niye şimdi?'' dedim ukalaca.

''Seni özledim.''

Ne? Beni mi özledin? Allahım, inanamıyorum cidden. 1 yıl aklın neredeydi acaba?

''Eeee beni özlediysen ne olmuş?''

''Seni geri istiyorum.'' dedi ısrarcı bir tavırla.

''Yok canım! Başka?''

''Başka bir şey yok.''

''Bak canım anlamadıysan diye söylüyorum, benim bir düzenim var. Bir hayatım var. Arkadaşlarım var. Sevgilim var.''

''Ne sevgilin mi var?''

''Evet canım zoruna mı gitti?''

''Kim o şerefsiz!?''

''Senden daha şerefli olduğu kesin.''

''Kim o şerefsiz dedim sana!''

''Sanane.''

''Söyle bana!''

Şu an acayip derecede korkmaya başlamıştım.

''Ha-yır.''

Kolumu sıkmaya başladığında canımın yanındığını hissetmiştim.

O sırada okulun kapısından gelen sesle ikimizde kafamızı oraya döndük. Bu Kerem'di.

''Ne yapıyorsun sen?'' dedi sinirle.

''Yoksa o sen misin?'' Her zaman ki Aksel işte.

''Kim ben miyim?''

''Bak, Kerem bulaşma lütfen. Onunla baş edemezsin. Tam bir serseridir.'' dedim yalvararak. Ama nafile!

''Ben Kerem Sayer'im. Ben mi baş edemem.''

Ah, lütfen. Tabiki de siz Bay Kas Hayvanı, siz Kerem Sayer'siniz. Egoist.

''Yoksa sevgilisi sen misin?'' dedi Aksel sırıtarak.

Kerem onu yakasından tutmuştu. Ben ise sadece olanları izliyordum.

''Var mı ulan benim!'' dedi Kerem sinirle.

''Tamam Kerem bırak şunu lütfen!''

İkisi de birbirinden ayrıldığında Aksel Kerem'e doğru döndü.

''Seninle görüşeceğiz.''

Sen Benimsin! (ZeyKer)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin