"Nacido para ser una maceta, no puede ir mas alla del umbral de la puerta."
Saksı olmak için doğduysan, kapı eşiğinden öteye gidemezsin.
Nedendir bilinmez, yıllardır kendisine eşlik etmiş, çocuğuna bakmış ve daima destek olmuş olan sevgilisinin cenazesine bile katılamayan patron yalnızca bu sözü düşünüyordu.
Belki de amaç buydu huh?
El Uno ona demeye çalışıyordu ki; bir ovada doğdun, köyünüzde birisi hastalandığı zaman mezarını kazmaya başlardınız çünkü ne doktorunuz ne de bir arabanız vardı, yıllarca başkalarının ayak işlerini yaptın, kenevir tarlalarında karın tokluğuna hasat işçisi oldun, sonra bir adam sana pis işlerini yaptırdı, birkaç adamın kıçında dolandın ve o yaşlı bunaklardan biri tökezlediğinde onun yerine geçerek patron oldun. Patron olarak doğmadın.
Sen bir patron değilsin, yalnızca şanslı bir piçsin, doğru zamanda doğru yerdeydin. Bu yüzden gerçek bir korkak gibi kuyruğunu kıstırıp bu cenazeye gelmemelisin çünkü Tanrı'nın sana verdiği bütün şansları kullandığının farkındasın.
Yolun sonu, taşralı patron.Ne yönden bakılırsa bakılsın evde oturup cenazenin bitmesini beklemek berbat bir şeydi, intikam alamıyor, yas tutamıyor, yalnızca oturup dostlarının Renjun'u yalnız bırakmamasını umut edebiliyordu. Yine de tedbirliydi, Yangyang'ı gönderip cenazeye katılan liderlerin isimlerini not almasını söylemişti, kendisine kimlerin sırt çevirdiğini bilmek istiyordu. Jeno cenazeye katılmadığı için bir sorun çıkacağını düşünmese de neredeyse bütün adamlarını oraya göndermişti hem Renjun'un cesedi saygı içinde gömülsün istediğinden hem de Jaemin de orada olduğundan.
Evet Jaemin de oradaydı, dikbaşlı çocuk bütün cesurluğuyla gitmekte ısrarcı olunca Jeno reddedememişti üstelik Kang-Dae'nin Renjun'u son kez görmeye hakkı olduğunu düşünüyordu.Genç Patron kafasını dağıtabilmek için iki bira içmiş ve saçma bir film izlemişti. Filmin bitişine az bir süre kala içeriye Jaemin girdi, kucağında minik oğlu vardı ve ikisi beraberken oldukça huzur verici görünüyorlardı. Cılız beden, sıkıntılı bir şekilde gülümsemeye çalışarak koltuğun kenarına oturmuş ve mırıldanmıştı,
"Hey, iyi misin?""Sizi merak ettim."
"Hiçbir şey olmadı, endişeye gerek yok. Belki de El Uno yalnızca blöf yapıyordu."
"Herşey tamam mı?"
"Evet, cenaze işlemleri tamamlandı. Biliyor musun Kang-dae bir kere bile ağlamadı, hisseder sanmıştım ama bence o çok güçlü bir bebek."
Jeno, elinin tersiyle hafifçe sevgilisinin yanağını okşamaya başladı.
"Sana minnettarım, oğlumu oraya götürdüğün ve onunla ilgilendiğini için.""Önemi yok, yalnızca tek bir şey istiyorum senden. Lütfen biraz toparlanmaya çalış, böyle olman beni çok üzüyor."
"Merak etme bebeğim, yıkılacak değilim. Yara almadım diyemem, aldım. O herif beni fena hakladı ama aileme bulaşmak ne demekmiş ona göstereceğim."
"Öfkeyle karar verme Jeno, adamlar çok yorgun. Silah arkadaşlarını kaybettiler daha da önemlisi; motivasyonlarını..."
"Bekleyeceğim zaten, güçlü bir şekilde ve tek seferde saldıracağım. Bu son olacak. O herifi beni öldürmediğine pişman edeceğim."
"Sana yardım etmek istiyorum."
"Elbette edeceksin Jae, sen benim yanı başımda olacaksın."
Bu sözün ardından güzel çocuğun dudakları keyifle kıvrılmıştı, o adamı öldürmeyi gerçekten çok istiyordu. Koltuktan kalkıp içeriye yol alacekken aniden aklına gelen bilgiyle duraksadı,
"Bu arada cenazeye Johnny de gelmişti, benden sana bir şey iletmemi istedi."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
adx florence - nomin
Ficción Generaladx florence, bütün hapishanelerin hapishanesi, rocky'lerin alcatraz'ı ya da cehennemin daha temiz bir versiyonu, nasıl söylemek istersen...