"Sağ elinle taş tutarken sol elinle tokalaş."
Jaehyun'un gidecek hiçbir yeri yoktu. El Uno'nun yanından kaçmıştı ancak onun topraklarından da bir an önce çıkması gerekiyordu çünkü burada her an yakalanabilirdi. Bu bölgede savunmasız ve avcısını bekleyen bir ceylan gibiydi. Şafak söküyordu ve zavallı çocuğun dün geceden beri yollarda olan bedeninde, tek bir adım atmaya yetecek güç dahi kalmamıştı. Elini yanındaki evin duvarına yaslayıp yavaş yavaş yürümeye başladığında, gözlerini kapatıp ne yapması gerektiğini düşündü ve kararını verdi.
Jeno'dan yardım isteyecekti.Jeno'nun nasıl bir pislik olduğunun ve hem babasını hem de kendisini hiç düşünmeden sattığının farkındaydı ancak başka çaresi de yoktu. Bu tehlikeli sokaklarda başıboş gezmeye devam ederse, El Uno uyanıp yokluğunu fark ettiği an yakalanacaktı. Dükkanını güneşin doğuşuyla açan yaşlı bir adamın yanına yaklaşıp zayıf bir sesle sordu,
"Telefonunuz varsa kullanabilir miyim lütfen, yolumu kaybettim. Ailemden gelip beni almasını isteyeceğim."Yaşlı adam bir süre Jaehyun'u süzmüş ardından onu içeriye davet ederek kablolu bir telefonu göstermişti.
Güzel genç, elbette ev telefonunu hatırlıyordu bu yüzden tanıdık numaraları rahatlıkla tuşlamıştı.
Ev.
Jaehyun evde olmayı çok özlemişti ancak artık beş para etmez, ucuz ve kullanılmış bedeniyle oraya dönmesi gerekecekti ve bu fikir onu çok yaralıyordu.En sonunda araması cevaplandırılmış, Jeno'nun yardımcısı Yangyang'ın sesi duyulmuştu.
"Ne var?""Yangyang?"
"Jaehyun..! Nereden arıyorsun, ne oluyor?"
Genç adam, etrafına bakınıp yaşlı dükkan sahibinin kendisini duymaması için arkasını dönerek, kısık bir sesle konuşmaya başladı.
"B-ben kaçtım, lütfen bana yardım edin yoksa beni öldürecek."
"Neredesin?"
"Nuevo Laredo'dan çıktım, Torreon'a yaklaşıyorum."
"Seni kim getiriyor?"
"Kendim kaçtım, yürüyerek. Lütfen yardım edin. N'olur, gün aydınlanır aydınlanmaz yokluğumu fark ederler."
"Sakin ol, sen bana etrafında neler gördüğünü söyle. Seni alması için Torreon'dan adamlar göndereceğim."
"La Muneca diye bir marketten arıyorum, karşı tarafımda da bir petrol var. Başka bir şey göremiyorum burası sadece sıralı evlerden oluşuyor."
"Tamam, bölgeyi tanıyan adamlarımız var. Sen tehlikede olmadığın sürece oradan çıkma, oturup bekle. Birazdan seni alması için birilerini yollarım."
"Tamam, bekliyorum."
Telefon kapanır kapanmaz Jaehyun sabırsız bir şekilde beklemeye ve marketin içine bakınıyormuş gibi davranmaya başlamıştı. Bildiği kadarıyla kartellerin birbirlerinin bölgesine girmesi yasaktı, o halde nasıl gelip onu alacaklardı?
Neyse ki çok beklemesine gerek kalmadı, beş dakika sonra içeriye saçları ve sakalları simsiyah, torbacılara benzeyen bir adam girmiş, bira ve sigara isteyip Jaehyun'a basit bir kaş göz işareti yapmıştı.
Tanımadığı adam marketten çıktıktan yaklaşık on dakika sonra Jaehyun'da beklemekten sıkılmış gibi davrandı ve yaşlı adama bir teşekkür edip oradan ayrıldı.
Sinaloa'nın adamı, kendisini sokağın köşesinde, motoruyla bekliyordu. Ancak Jaehyun henüz adamın yanına yetişemeden arkasında bir arabanın durduğunu ve içinden de Generalin indiğini gördü.
Lucas'ın...
Onu almak için gelmişlerdi.
Tahmin etmeliydi, el Uno'nun Los Zetas topraklarındaki bütün kablolu hatları dinlettirdiğini duymuş ancak buna inanmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adx florence - nomin
General Fictionadx florence, bütün hapishanelerin hapishanesi, rocky'lerin alcatraz'ı ya da cehennemin daha temiz bir versiyonu, nasıl söylemek istersen...