"Savaş ilginç birliktelikler oluşturur. Seni başka hiçbir koşul altında el bile sıkışmayacağın adamlarla iş yapmaya zorlar."
...
"Sevgilim."
"Sevgilim, uyan hadi."
Yaklaşık yarım saat sonra Jeno'nun kendisine seslenmesiyle, cılız beden gözlerini zar zor araladı. Vücudu yorgun düşmüştü ve uyku çok tatlı bir dosttu ancak uyanması gerektiğinin farkındaydı çünkü her şey bitmiş sayılmazdı. Elleriyle gözlerini ovuşturduktan sonra dudaklarına tutkulu bir öpücük konduran bedene döndü,
"Ne oldu?""Johnny'nin adamları gelmiş, bizi hemen götürmelerinin daha doğru olacağını düşünüyorum."
Jaemin doğrulup kısık gözlerle yatak odasını izledi, omuzlarına sarılan bir ceket ve kolunu kavrayan müstakbel kocası sayesinde acele etmeleri gerektiğini hatırlaması zor olmamıştı. Attığı her adımda bacak kaslarının sızlıyor olmasına aldırmadan, arabaya binmeden önce telaşlı bir şekilde sormuştu,
"Dae nerede?""Arabada. Hadi bebeğim, geç."
İki yorgun beden de arabaya bindiğinde Johnny'nin adamlarından birisi ön koltuğa diğeri de sürücü koltuğuna yerleşti. Yan tarafta oturanın elinde yarı otomatik bir silah vardı ve karşılarına çıkacak herhangi bir tehdide göğüs germek için hazır görünüyordu.
Jaemin güzel bir yolculuk geçiriyordu, sessiz, sakin, huzurlu ve düşüncelerle doluydu ta ki şöfor ormanlık bir alana sapıp limana giden yoldan uzaklaşana dek...Yanlış yolda olduklarını ilk fark eden Jeno oldu, Jaemin'in elini sıkıca tutup ön koltuktaki adamlara sormuştu.
"Neden liman yolundan gitmiyoruz?""Patron orada arama yapıldığını söyledi."
Jaemin derin bir nefes alırken Jeno tereddütlü bakışlarla dışarıyı izliyordu zaten çok geçmeden araba bir su kenarında duraklamış ve şoför büyük bir nezaketle ikisinin de kapısını açmıştı.
"Geldik efendim.""Teşekkürler."
Genç patron, sevgilisinin beline destek olup yürümesine yardım etmeye çalışırken yerdeki yumuşacık çimenler ve tatlı meltem ikisinin de tenlerini gıdıklıyordu.
"Yolculuğunuz nasıldı kaçaklar?"
Genç patron, bu soruyu soranın Johnny'nin sağ kolu Dinario olduğunu sanarak yüzünde şakacı bir gülümsemeyle başını kaldırmıştı ki gördüğü tanıdık yüz sayesinde anında ifadesi değişti.Şimdi sesinden nefret ve şaşkınlık akıyordu,
"S-sen!""Benim, Lucas."
Jeno, güvenli bir şekilde belinden destek olduğu nişanlısı bilincini kaybedip düşecek gibi tökezlediğinde onu daha sıkı tutup öfkeyle bağırmıştı.
"Sen ölmüştün!""Öldüğümü sanmanız gerekiyordu diyelim."
"Bütün bunlar-anlamıyorum, s-sen bunca zaman neredeydin..?"
Bu sefer soruyu soran Jaemindi, generalin gözleri alev alev yanan birer köz parçası gibi parıldıyordu. Bir zamanlar aşık olduğu bedeni öfke ve kin dolu bakışlarla süzerek cevapladı.
"Yapma ama Jaemin, bana teşekkür etmen gerek. Sayemde normalde yanına bile yaklaşamayacağın bir narcoyla yattın. Hiç ucuza gitmiş sayılmazsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adx florence - nomin
General Fictionadx florence, bütün hapishanelerin hapishanesi, rocky'lerin alcatraz'ı ya da cehennemin daha temiz bir versiyonu, nasıl söylemek istersen...