"Bazen bizden nefret eden kişilere karşı acımasız davranmamız gerekir.
Bazense en çok sevdiklerimize karşı..."Kabul etmişti.
Jaemin, patronun evlenme teklifini kabul etmişti ve daha da güzeli düğünlerinin hemen düzenlenebileceğini söylemişti. Elbette ikili gerçek bir düğün yapmayacaktı, hapishane kaçkını bir uyuşturucu baronunun resmi olarak evlenmek gibi bir lüksü yoktu ancak bu, genç patronun eşi benzeri görülmemiş bir düğün töreni organize etmeyeceği anlamına gelmiyordu. Güzel çocuk ise şaşkındı, kafası karışmıştı. Jeno'nun evlenme teklifini kabul etmiş olsa da buna hazır mıydı ki?
Burada ne için bulunduğunu unutmaya ve duygularına esir düşmeye başladığını hissediyordu, yüreğini yakıp kavuran pişmanlık hissini bir kenara bırakıp mutlu olabilmesi imkansızdı.Ancak buradaydı işte, ihtişamlı bir takım elbise giyiyor ve üç katlı çiftlik evlerinin bahçesinde konuklarını selamlıyordu. Düşünmesi gereken pek çok şey vardı, onlardan birisi de Kang-dae'nin yemeğini bitirip bitirmediğiydi bu yüzden bir süreliğine bahçedeki karmaşadan uzaklaşıp evin içine daldı. Çoktan bir parçası gibi görmeye başladığı ufaklığın odasına girdiğinde derin bir nefes alabildi, minik beden öyle güzel ve masum uyuyordu ki onu uyurken izlemek bile Jaemin'in sakinleşmesine yardım ediyordu. Bedenini yavaşça yatağa bırakıp tavanı izlemeye başladı, belki de artık unutması gerekiyordu. Lucas'ın katillerini asla affedemeyecekti ama unutmalıydı.
Bu kadar öfke ve nefretle yaşamak, narin bünyesine zor geliyordu.İşaret parmağını yanında uyuyan miniğin tombul yanaklarında gezdirirken Jeno hakkında düşündü. Onu seviyordu. İyi bir adam olmadığını bilmesine rağmen onu seviyordu, aralarındaki tüm anlaşmazlıklara, ayrılıklara ve hatta Lucas'a rağmen seviyordu. Başlarda yalnızca kocasının intikamı için burada kaldığı doğruydu ancak işler çok değişmişti. Bir süre sonra Jaemin sabahları genç patrondan günaydın öpücükleri almaktan, saçları okşanarak şımartılmaktan ve sevgi sözcükleri duymaktan tiksinmemeye başlamıştı. Her şey o kadar ani gelişmişti ki, ona ilk ne zaman kapıldığını dahi anımsayamıyordu.
Jaemin tiz bir ses çıkartarak açılan kapının sesini duyduğunda, başını yavaşça kaldırıp girişe doğru baktı. Gelenin Jeno olduğunu görmek rahatlamasına, onu görünce rahatlamış hissetmesi ise endişelenmesine sebep olmuştu. Bu adama her geçen gün daha çok bağlanıyordu.
Yatağın uç kısmına oturup ayakkabılarının bağcıklarını çözmeye başlayan beden meraklı bir şekilde sormuştu,
"Neden aşağıda değilsin?"Dürüst davranmaya karar verdi.
"Biraz kafamı dinlemek istedim.""Peki neden buradasın, Kang-dae'nin odasında..?"
"Çok masum uyuyor, onu izlerken huzurla dolduğunu hissediyorum."
Genç patron, aşık olduğu adamın ayağından çıkarttığı klasik ayakkabıları sessizce zemine bırakıp Jaemin'in ayak bileklerine masaj yapmaya başladı.
"Yoruldun mu?""Yoruldum... hem de gerçekten yoruldum Jeno, ne demek istediğimi anlıyor musun?"
"Anladığımı düşünüyorum."
"Olmadığım biri gibi davranmaya çalışmaktan, çektiğim acıları gizlemeye çalışmaktan yoruldum. Seninle evleneceksek bazı şeyleri arkamızda bırakmamız gerektiğini düşünüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adx florence - nomin
Narrativa generaleadx florence, bütün hapishanelerin hapishanesi, rocky'lerin alcatraz'ı ya da cehennemin daha temiz bir versiyonu, nasıl söylemek istersen...