turn over the table

937 110 106
                                    

"Eğer masanın düzenini beğenmiyorsan masayı devir gitsin."

Yükselmek için risk almak gerekir. Bilge bir adam, uzun zaman önce eğer bir üssünün gözüne girmek istiyorsan ona karşı gelmen gerektiğini söylemiştir. Ancak ona göre bu karşı geliş her zaman başarı getirmeyebilir, planın ters tepmesi de olasılık dahilindedir.
Kimi üsler ayrık otlarından hiç hoşlanmazlar, onlara karşı dikkatli olunmalıdır.
Yeni bir düzen kurmak için önce eskisini yıkmak ve enkazı kaldırmak gerekir.

Uzun yıllar asker olarak çalışmış ve en sonunda terfi almış olan General, iplerin kendi elinde olmasına alışkındı. Etrafındaki adamları, emirleri ondan alır, tek bir sözüyle onlarca asker harekete geçerdi ancak şimdi bir adama söz geçiremiyordu. Söz geçiremiyor olması bir yana, El Uno denen bu adam Lucas'ı istediği gibi kullanabileceğini sanmaya başlamıştı bu da generali oldukça rahatsız ediyordu. Taeyong'un daha fazla büyümeden derhal durdurulması gerekiyordu ve atılacak adımlar ortadaydı.
General ilk olarak üst düzey DEA* üyeleri ile görüşmüş, El Uno'nun kontrolden çıkmaya başladığını anlatmıştı. Yakalanırsa Amerika'ya iade edilmesinin gerektiğinin, oldukça tehlikeli bir suçlu olduğunun üzerinde durarak elini güçlendirmişti.
İkinci ve son hamlesi ise taslağa uygun ilerlediği takdirde onu zafere taşıyacak kadar güçlüydü.

Sahne tanıdıktı.
El Reina yine gizli bir meseleyi görüşmek üzere Lucas denen gringoyu bekliyordu.
Çoktan yirmi dakika geçmişti, anlaşılan buluşma saatlerine karşı hassas olmak adamın ilgi alanına girmiyordu. Tam arabasına geri bineceği sırada uzaktan bir arazi aracı görünmüş ve kısa süre içinde genç adam yanına ulaşmıştı.
Reina, narcolarla çalışmanın nasıl bir şey olduğunu kavrayacak kadar uzun süredir bu işlerin içindeydi ve gringonun tavırlarında bir gariplik olduğunu anlaması da uzun sürmedi. Lucas önce Ten'in arabasının içini kontrol etmiş, adamın yalnız geldiğini görünce ellerini cebine yerleştirip gergin bir tavırla yanına yaklaşmıştı. Sesi her zaman olduğundan bir tık soğuk ancak ikna ediciydi,
"Yalnız gelmişsin..."

"Yalnız gelmemi söylemiştin."

"Bu bana güvendiğin anlamına mı gelir?"

El Reina cevap vermeden önce düzgün ve çekici dişlerini göstererek gülümsemişti.
"Ben kimseye güvenmem gringo."

"Meseleyi fazla uzatmayacağım, seninle beraber çalışmak istediğim bir iş var."

"Benimle beraber öyle mi?"

"Evet. Sen ve ben, Taeyong yok."

"Ne işiymiş bu?"

"Seni başa geçireceğiz."

Bu cümleyi duyar duymaz genç adamın gözleri ilgiyle parlamıştı, General ona hak vermiyor değildi. Taeyong ne kadar büyük bir tehdit olursa olsun söz konusu olan Asyaya kadar yayılmış devasa bir uyuşturucu imparatorluğuydu sonuçta.
Lucas açıklama yapmadan önce son bir kere boğazını temizledi.
"Bak biliyorum, Tae senin eski ortağın, siz beraber uyuşturucu satan pisliklersiniz ve hayatınızı adilik yaparak kazanıyorsunuz ancak El Uno çizgiyi aştı. Artık tamamen kontrolden çıktı. Eğer bana destek olursan seni onun tahtına çıkartırım."

"Sen beni aptal mı sandın, kendimi diri diri yanarak ölmek istemeyecek kadar çok seviyorum."

General karşısındaki adamı ikna etmek için en güçlü kozunu kullanmaya karar vermişti,
"DEA da benimle aynı fikirde, destek gönderiyorlar. Nuevo Luerdo'yu kuş yuvası gibi dağıtacağım. Çocuklarını kurşun banyosu yaparken görmek istemeyeceğin kadar çok seviyorsan tarafını akıllıca seçersin."

adx florence - nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin