power. power. power

1.5K 172 224
                                    

"Güç, emlak gibidir. Tek mesele konum, konum, konumdur. Kaynağa ne kadar yakınsanız değeriniz o kadar artar."

Gücün elinde olduğunu bilmek insanların hoşuna gider hatta çoğu zaman onları sarhoş eder ki bu çok tehlikelidir.
Kontrolsüz güç, güç sarhoşluğunu ve bu tür bir sarhoşluk da vahşeti doğurur.
Zira 2011 yılında bir grup los zetas üyesi meksika yollarındaki sıradan bir otobüsün önünü kesip yolcuları aşağı indirmiş ve tüm yolculara kendilerini savunmaları için birer ilkel silah vererek onları birbirleri ile savaşmaya zorlamıştır.
Kural basittir, mücadelenin sonunda hayatta kalan en güçlü yolcuların canı bağışlanacak ve los zetas üyesi olma hakkı kazanacaklardır.

Böyle bir durumda kimsenin birbiri ile savaşmayacağını ve çaresiz bir şekilde ağlayarak ölümü bekleyeceğini düşünüyor olabilirsiniz ancak gerçek bundan çok farklı.
Polis bir ihbar sonucu olay yerine geldiğinde vücutlarının çeşitli yerlerinde (özellikle kafa tasında) kırıklar bulunan yüzdoksanüç cesetle karşılaşmıştır.

Los zetas böyle çalışır işte, yalnızca güçlü olanlar hayatta kalmaya layıktır.
Doğal seçilim.

Meksikadaki en küçük çocuk bile onlardan korkması gerektiğinin farkındadır çünkü korku ve korkunun beslediği terörü kullanan bu topluluk işini kusursuz yapmaktadır. İşkence etmek, sindirmek ve tabii ki esrar kaçakçılığı bir numaralı uğraşlarıdır.
Senior Lucas bütün bunları çoktan biliyordu ve nasıl bir işe bulaştığının farkındaydı ancak şaşırmaktan kendisini alamıyordu. Bir insan nasıl bu kadar vahşi olabilirdi?
Elindeki gazeteyi katlayıp keyifsizce masanın üzerine bıraktı, az önce okuduğu habere göre Los zetas dün gece kendileri ile ilgili alaycı haberler yapan kadın-erkek karışık beş kişilik bir ekibi Tijuana yakınlarındaki bir bölgede kaçırmış, saatlerce süren işkencenin ardından çırılçıplak soyarak Marvel karakterleri gibi boyadıktan sonra meksika sokaklarına bırakmışlardı. Lucas, elini gözlerine bastırıp mavi bir boyayla spiderman gibi boyanmış yaşlı gazetecinin gözyaşlarıyla kaplı yüzünü gözlerinin önünden uzaklaştırmaya çalıştı.

"Bir sorun mu var?"
Aniden beliren eşi oturduğu yerde paranoyak bir hızla kıpırdanmasına neden olmuştu. Cevap vermeden önce elindeki gazeteyi hızla ters çevirdiğinden emin oldu.

"Ne? Uh, yok. Yok bir şey."

"Emin misin, iyi görünmüyorsun?"

"İyiyim, iş stresi işte. Sen kahvaltıya başla ben şimdi geliyorum."

"Lucas..."
Senior başını çevirip endişeli gözlerle kendisini izleyen eşine baktı ve cümlesine devam etmesi için beklemeye başladı.

"Biraz endişeleniyorum. Önce işin için meksikaya taşınmamız sonra tüm bu acımasız insanların peşine düşmen, ya sana bir şey olursa?"

"Biz güvenli bir yerdeyiz hayatım korkmana gerek yok."

"Bunu bilemezsin. Her gün haberlerde görüyorum, bu ülkede hiçbir yer güvenli değil Lucas. Eve dönemez miyiz?"

"Evimiz zaten burada hayatım, sorun yok tamam mı? Bu kısa süreli bir görev ve önemli. O adamlar daha fazla masuma zarar vermesin diye çalışıyorum bu yüzden mutlu olmalısın."

"Sadece endişeleniyorum tamam mı? Ya bir gün saat beş olduğunda eve gelmezsen ya da sabah altıda gece nöbetinden dönmezsen ne yapmalıyım? Bunları düşünmek istemiyorum."

"Jaemin bu benim işim, benimle evlenirken böyle olacağını biliyordun."

"Bir hayatımız olacağını sanıyordum ama"

adx florence - nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin