1.4

1.2K 105 86
                                    

Not; ölmedim, yaşıyorum :))) yorumlar çok az, lütfen tek bir kelime bile olsa yorum yapın💙

Not; ölmedim, yaşıyorum :))) yorumlar çok az, lütfen tek bir kelime bile olsa yorum yapın💙

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

£

Kalp; 4 harf, tek hece, kocaman bir enkazın yuvası.

En saçması da şu ki, her şeye, herkese yeri olan kalbimin bana yeri yoktu. Olsa bile yoktu, çünkü acımasızdı. Ruhumu babamdan, kalbimi annemden almıştım ben. Neyi nasıl hissedeceğim, neyi nasıl söyleyeceğim ve neyi nasıl düşüneceğim kordinatlanmış bir şekilde kalbimin üzerine kazınmıştı.

İşimi kolaylaştırmışsın, anne, teşekkürler. Alkış. Ruhumu öldürmüşsün baba, minnettarım. Alkış. Beni koruyamamışsın, kardeşim, olsun. Alkış.
Kurtulamamışsın benliğim. Sessizlik. Yok sayılmışsınız, duygularım. Sessizlik. Bana ait kanla atsan da, hiçbir zaman bana ait olmayacaksın, kalbim. Sessizlik.

Ben, benim eserim olan benliğimle değil, annemin ruhuyla büyümüştüm. Doğduktan sonra beni büyüten annemin ruhunu yutmuş dadım, okulumda annemin kelimeleriyle zehirlenmiş öğretmenim ve eve geldiğimde beni karşılayan üzgün sessizlikle, gülen gaddarlık.

Buydum işte. Hiçbir parçası kendine ait olmayan biri.
Ve bana ait olmayan parçaları sevmeye çalışan birinin olması.. Bundan nefret ediyordum. Benliğim bana ait değilken, birinin kalbimi sevmesini istemiyordum. Çünkü kalbim de bana ait değildi.

"Kimseyle 'nasılsın' lafını kuracak kadar yakın olmaman gerektiğini sana doğduğundan beri öğrettiğimi sanıyordum. Herkesin yalancı olduğunu, herkesin kötü olduğunu söylüyordum. Ama sen, Jennie, sen salak gibi her gülüşe kanıyorsun. Etrafında birçok kişi var son zamanlarda."

"Bu senin koruma biçimin miydi guya? İnsanlarla konuşma, ama insani özelliklerini koru. Hayvanlar bile insanlarla konuşuyor, anne."

"Dalga geçme ve ciddileş. İngilizce biliyorsun ve şirkette çevirmen eksikliği var. Senin yapmanı istiyorum. Japon, çin ve ingilizce derslerini öylesine almadın her halde."

"Nasıl bir öngörün varsa artık gelecekte böyle bir işin olacağını hesaplayıp beni yetiştirmişsin. Öngörün olmasaydı yetişemeyecektim demek."

"Jennie cümlelerinde mantık kırıntıları bile yok. Ciddileş dedim. İki gün sonra başlıyorsun."

"Bugün kayak için üniversitenin düzenlediği bir geziye katılacağım. Ve maalesef ki, iki hafta yokum, anneciğim."

"Katıl-"

Kırmızı tuşa basarken, "İnternetim de çok zayıf bu aralar." diyerek güldüm kendi kendime. Sırf annemle muhattap olmamak için, resmen şu saçma kayak için dağın başına çıkmayı kabul etmiştim. Nasıl olsa annemin eline düşücektim. Ama şu beş gün olayını annemden uzak bir ortamda yaşayıp, kararlarımı hiçbir etki altında kalmadan vermek istiyordum. Ki, o ne mümkün.

First rule; don't love [ jenkook ] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin