0.7

1.4K 130 58
                                    

"İçim alev alev yanan bir yangınla, kalbim her tarafını kaplayan buzla kaplı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"İçim alev alev yanan bir yangınla, kalbim her tarafını kaplayan buzla kaplı. Söylesene, neden içimdeki yangının gücü kalbimdeki buzları eritmeye yetmiyor?"

£

Küçük bir kızken hayallerim o kadar büyüktü ki, kendim bile içine girip yaşayabiliyordum. Fakat büyüdükçe kendimi hayallerime sığdıramaz olmuştum, hatta bir zaman sonra hayal diye bir şey kalmamıştı. Ağır ve yüklü bir geçmişim vardı. Her bir geçmiş acım, yarınımın yeni acısına gebeydi sanki. Zira bitmiyordu. İçimdeki hesaplaşmalar bir türlü sona ermezken, beynimdeki sesler susmamak için yarışa girmiştiler. Ne yapabilirdim ki, sadece nefes alacaktım ve günlük belirlenmiş işlerimi yerine getirip tekrardan zamanımı her gün olduğu gibi geçirecektim.

Bugün bayan Lee geri döndüğü için, artık Jungkook'un sınıfında dersim bitmişti. Aslına bakarsak, dün son günümüz olduğunu söylediğimde birkaç kişinin üzüldüğünü fark etmiştim. Oysa beni istemediklerini düşünüyordum. Gerçi üzülenler gibi sevinenler de kendilerini kolayca belli etmişti.

Okuduğum kitaba tüm dikkatimi vermişken, bir kol uzanıp tam önüme karton bardakta olan kahveyi bıraktı. Kulaklığımın birini çıkartıp kafamı kaldırdım. Zaten kim olduğunu tahmin etmiştim.

"Artık hocan değilim, Jeon. Bana yaranmak için böyle şeyler yapmana gerek yok."

Beni o gece evimin olduğu sokağın başına bıraktığından beri doğru dürüst karşılaşmamıştık. Karşıma geçip otururken, dediklerime gülmüştü.

"Artık hocam değilsen, sana 'siz' dememi gerektiren bir kural da yok o zaman."

"Biliyor musun, kelimelerinden tut, bakışlarına kadar kuralları gram umursamadığın çok belli."

Kaşları havalanmışken, omuzlarını silkti.

"O zaman hocam olduğun zamanlarda kurallarına uymazdım?"

"Zorunluluklarla, umursamadığın şeyleri aynı keseye koyma. Sınıfın ortasından bana karşı çıksaydın, hiç acımadan seni disipline göndereceğime adın kadar emindin."

"Her konuştuğunda kendimi gerizekalı gibi hissediyorum."

Sırıtmakla yetinirken, sessiz kalmıştım. Uzanıp aldığı kahveden birkaç yudum alırken, kitabıma tekrar dönmüştüm. Küçük bir sohbet bugünlük yeterdi.

"Sana söylemem gereken küçük bir şey var ve korkuyorum."

Kaşlarım çatılırken, alt dudağını dişleriyle ezen Jungkook'a döndüm.

First rule; don't love [ jenkook ] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin