13. Bölüm

1.1K 106 81
                                    

Bölümü yazarken aşırı feels geçirdim umarım seversiniz~

Jeno boynuna mavi atkısını sarıp biraz daha açık tonlardaki kabanını sırtına geçirdi. Saat neredeyse 00.00 olmak üzereydi. Evde bu saatte ailesinin gözü önünde çıkamayacağından geç kalmayı göze olarak onların odalarına çekilmesi beklemişti.

Jeno odasından sessizce parmak uçlarında çıkıp koridordaki seslere kulak kesildi, anne ve babasının yatak odasından gürültülü bir aksiyon fiomi sesi geliyordu. Jeno ailesinin bu çocukça taktiklerine göz devirdi. Jeno'yu hala bu kadar masum mu sanıyorlardı da inleme seslerini bastırmak için bu eski metodu kullanıyorlardı.

Jeno kafasını onaylamaz anlamda salladı yine de bu onun şansıydı sabaha kadar odadan çıkmayacakları için Jeno'nun yokluğunu da fark edemezlerdi. Jeno hızlı adımlarla dış kapıya ilerleyip ayakkabılarını giydi ve anahtarı çıkarıp kapıyı açtı. Ne olur ne olmaz diye çok sessiz hareket ediyordu.

Sonunda dışarı çıkıp kapıyı kapattığında derin bir nefes ald daha sonra saatine bakıp sıkıntılı bir ses çıkardı. Tedbirli olacağım derken çok geç kalmıştı bir ihtimal Jaemin hala bekliyorsa soğuktan donmuş olmalıydı.

Jeno beynine dolan düşünceler ile acele ederek yokuş aşağı koşturmaya başladı sessiz sokakta ayaklarının koşarken çıkardığı ses yankılanıyordu. Ciğerlerine dolan soğuk hava ise canını yakıyordu,  Jeno parkın girişini görünce hiç duraksamadan ağaçlık yola girdi ve etrafta Jaemin'e bakınarak koşmaya devam etti.

Bir süre koşuşturduktan sonra yorgunluktan acıyan bacaklarına doğru eğilip soluklanmaya çalıştı.
Jaemin beklemek istememiş miydi? Jeno içini kemiren şüphe ile daha fazla dayanamayıp telefonuna davranarak Jaemin'in numarasını çevirdi.

Telefon bir süre çalıp meşgule düşünce huysuca numarayı tekrar aramak için telefonu kulağından çekti tekrar arayacaktı ki kolunu saran parmaklar ve aniden arkasına döndürülmesi ile telefonu elinden düştü. Ne  olduğunu anlamadan yüzünde hissettiği soğuk el dudaklarına kapanan soğuk dudaklar ile donakaldı.

Jeno şok içinde dudaklarını sertçe emen soğuk dudakların sahibine baktı. Pembe yumuşak saçları Jeno'nun alnını okşuyordu ve kızarmış burnu Jeno'nun burnuna sürtünüyordu. Na Jaemin özlenmeye değer duruyordu.

Jeno, Jaemin'in öpüşüne kapılıp ona karşılık vererek gözlerini kapattı. Gerçekten bu normal miydi? Her seferinde heycanlanıyor olması yani. Jaemin dilini Jeno'nun ağzında gezdirirken Jeni sırıtıp kesinlikle ayrılmak istemediği belli olan çocuğu omuzlarından tutarak kendinden uzaklaştırdı.

Jaemin kapalı gözlerini huysuzca açarak istekle Jeno'nun dudaklarına baktı. "Daha işimi bitirmemiştim onlarla." dedi utanmazca. Jeno'nun yanakları kızarırken boğazını temizlercesine öksürüp bir adım geri çekildi. Jaemin kollarını kavuşturup Jeno'nun gözlerine baktı ve "Beni özledin sanıyordum." dedi bilmişçe.

Jeno, Jaemin'in pembe kabanıma ve içine giydiği pembe kazağa gülümsedi. "Gözlerim de seni özledi Jaemin-ah." dedi dudaklarını büzerek.
"Bu yeni imajın mı?" diye sordu daha sonra "Kurtluktan Fino köpeğine ani bir geçiş olmuş."

Jaemin gülümseyerek göz devirdi ve kabanının önünü açıp Jeno daha iyi görsün diye kendi etrafında  döndü.
"Beğendin mi?" diye sordu bir tam turunu tamamladıksan sonra Jeno'ya parlak gözleri ilr bakarken. "Bana sürekli kendik olmamı söylediğin için yaptım bunu."

Jeno kocaman sırıtıp boynundaki mavi atkıyı çözüp Jaemin'in boynuna doladı ve pembe saçlarından bir tutamını gözünün önüne getirip rengini eleştiren Jaemin'in kızarık burnuna bir öpücük kondurdu.
"Aslında pembeden emin değildim ve hala biraz huzursuzum bu konuda." dedi Jaemin yanaklarını şişirerek. Jeno, Jaemin'in saçlarından elini geçirip parmakları arasından süzülen pembe tutamlara gülümsedi.
"Çok tatlı olmuşsun." dedi yumuşak bir tonda daha sonra Jaemin'in gözlerine bakıp "Sen gibi hissettiriyor." diye ekledi.

||How Dare You?|| [Nomin/Jaeno]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin