7.#EĞİTMEN#

71 13 0
                                    





Selamlaaaaaaarrrrrrrrrr




Mecbur bırakıldığımız şeyi kabullenmesi ne kadar sürerdi bilmiyordum ama ben şimdiden alışmış gibiydim. Zaten gittiğim yerlere ayak uyduran bir insandım.



Elimde ki telefonu sımsıkı tutarken hızla kafeteryadan çıktım. Okul da boş sınıfı ben nasıl bulacaktım şimdi.
"Bir dakika bekle. Boş bir sınıf bulmam lazım" sert bir sesle söylediğim cümle Marcus'un konuşmamasını sağlamıştı. Sadece nefes seslerini duyuyordum.



Üçüncü katta koridorun sonuna kadar ilerledim. Resim, tarih sınıfları vardı.
Büyük ihtimalle ikisinden birisi boş olurdu. Yani ben öyle düşünüyordum.
Resim sınıfına girince sınıfta ki bir kaç göz bana döndü. Çok normaldi tabi. Kapıyı kırarcasına açmıştım.
Diğer kapıyı denedim.
Tahmin ettiğim gibi boştu.
Rahatlayarak içeri girdim. Kapıyı kapatırken konuşmaya başladım.



"Marcus" tek söylediğim daha doğrusu ona söyleyebileceğim tek şey onun ismiydi.
"Nasılsın?" Nasıl mıyım?
Berbat bir halde olduğum kesindi.
Onun yokluğunu hissediyordum. Beni güldüren adamı nasıl unutabilirdim ki. Hemde bir hafta da. Bu zor bir durumdu.
Aynı ırkın içerisin de yaşasam da kolay değildi. Alıştığım düzeni bozmak bana zor gelmişti.



"Ben iyiyim (berbat bir durumdayım sevgilim sana ihtiyacım var)burada her şey güzel (yalan burası berbat bir yer ben seni senin yanını özledim.)
Biraz zor oluyor biliyorsun biz her zaman bu krallığa karşı nefretle büyüdük." Söylemek istediğim şeyleri söyleyememek çok zordu.
Vicdan azabı çekiyordum.
Kendimden nefret etmeme sebep oluyordu.




"İyi olduğunu öğrenmek beni mutlu etti. Kendine dikkat et. Ben sadece sesini duymak için aradım. Seni daha fazla meşgul etmeyeyim. Sen işine bak." Kurduğu cümlelerin sonunda telefonun dıııt dıııt sesini duymayı beklemiyordum.
Bana karşı çok kırgındı. Beni araması bile beni şaşırtmıştı doğrusu ama beni özlediğine emindim. Tabi telefonu suratıma kapatmasa iyi olurdu.


Sınıfın kapısını açınca karşımda Abui'yi görmeyi beklemediğimden irkilerek bir adım geriledim.
Bana sırıtarak baktı. Bu erkekleri de hiç anlamıyordum. Şuan neye sırıtıyordu yani merak etmiştim.
"Abui neden sırıtıyorsun?"
Bunu sormamı bekliyormuş gibi hemen cevap verdi.
"Lauara ilk defa korktuğunu gördüm. Bu garipti yani yüz ifaden ilk defa öyle gördüm."



Yüz ifademe mi sırıtmıştı?
Bazen erkekleri anlayamadığımı söylemiştim. Ne var yani korkmuştum. İnsanlık hali ben korkamazmıydım.
"Hadi derse gidelim zaten geç kaldık. Hiç girmemezlik yapmayalım" dediğimi başıyla onaylayıp önümden yürümeye başladı.




*


Gün boyu sınıftan çıkmamıştık.
Abui'nin nasıl davranması gerektiğini neler yapacağını anlatmıştım. İnsanların yanında büyü yapmazdı ama garip bir hareketiyle her şey berbat bir hale gelebilirdi.


Okulun bahçesinden çıkarken Abui gururla konuşmaya başladı.
"Kurşun rengi arabayı görüyormusun? O benim arabam"
Elini kaldırıp tek parmağıyla gösterdiği yere baktım.
Jip tarzı bir arabaydı. Arabalarla alakam olmadığı için arabaların isimlerini bilmiyordum.
"Sen bu kadar şeyi nasıl ayarladın. Hem benden başka hiç insan arkadaşın yokken"



KURTLARIN SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin