Selamlarrrr
Canım okurlarımKırmızı göğüsün de siyah parlak bir kumaş belide siyah dantelle kaplı dizlerimin dört parmak üstünde biten elbisemle aynanın karşısın da kendimi inceliyordum.
Bu gün akşam büyük bir gece olacaktı. Belki de hiç bitmeyecek kadar uzun bir gece.Makyajım çok hafifti. Saçlarımı da dağınık topuz yapmıştım.
Siyah ince topuklu ayakkabılarım uzun olan boyumu daha da uzatmıştı.
Yavaşça tıklanan kapıyla annemin geldiğini farkettim. "Lauara hazırmısın kızım" Kapıyı açıp içeri girmeden söylediği cümleyle siyah minik çantamı alıp kapıya doğru adımladım.Gözleri üzerimde gezinirken konuştu. "Çok güzel olmuşsun Lauara" annemin bu şekilde ki tatlı cümlelerini çok özleyecektim.
Sımsıkı sarılıp ağlamak istedim.
Gitmek istemediğimi söylemek istedim ama sadece hafif tebessüm edip konuştum.
"Teşekkür ederim annecim sende çok güzel olmuşsun"
Zümrüt yeşili bedenini saran elbisesi onu daha da genç göstermişti. Gözleri de uyumu bozmamak için koyu bir yeşile dönüşmüştü. Harika bir anneye sahiptim.Birlikte merdivenleri inerken babam sesimizi duymuş olmalı ki duymaması imkansız.
Büyük salondan çıkıp yanımıza geldi. Yüzünde ki gülümseme buruk bir gülümsemeydi. O da biliyordu ki kimse o krallığa gitmek istemezdi. Onun da beni göndermek istemediğini hissediyordum ama hiç bir şey yapamıyordu.
Kral emir verir kimse de buna karşı çıkamazdı.Elini annemin beline koyup alnından öptü. Annem gülümseyip "Gidelim artık daha fazla geç kalmayalım" dedi.
Çok dakik olan annem her zaman ki gibi bizi erkenden götürmenin peşindeydi ama babam tam saatin de orada olsak yeter deyince annem bir şey diyememişti.
Şimdi ise geç kalacağımızı düşünüyor olmalıydı.Abim nişanlısı olan Katre'yi almak için evden erken çıkmıştı.
Şatoda buluşacaktık.
Arabama binip annemlerden önce hareket ettim. Babamın arabasında arka koltuğa oturmaya hiç niyetim yoktu.
Krallığa gelecek büyük ailelerin beni o şekilde görmesine asla izin vermezdim. Benim itibarımı zedeleyecek hiç bir şeyi yapmazdım.Büyük şatonun önünde bir kaç araba vardı. Bu arabaların arasında abimin arabasını da gördüm.
Arabayı park edip benim için açılan büyük kapıdan içeri girdim.
Gelen misafirleri karşılamak için bekleyen iki hizmetçi yanıma geldi.
"Lauara hanım hoşgeldiniz"
Sadece başımla onaylayıp merdivenlere yöneldim. Misafirler girişteki gösterişli salon da bekletiliyorlardı ama o tarafa gitmeden önce Marcus'un yanına gitmeliydim. Birlikte görüşürdük gelen misafirlerle.Koridorun sonuna doğru adımları hızlandırıp kapıyı tıklamadan içeri girdim. Marcus boydan aynanın karşısında gömleğini düzeltiyordu.
Beni görünce üzerime doğru yürüyüp beni kapıyla arasına aldı.
Sırıtışı genişlerken konuştu.
"Bu kadar güzel olmak zorun da değilsin"
Hafif bir ima ile söylediği cümleye karşılık verdim. "Marcus hatırlatırım ben doğdukdan sonra beni gördüğün de bu çok çirkin demişsin" Doğduğum da uzun bacaklarım yüzünden bedenim biraz garip duruyormuş. Tabi büyüdükçe güzelleşmişim.
Marcus'un söylediği şeyi ona yalatmışım. Sevgilim olduktan sonra söylemişti. Sen bana tükürdüğümü yalattın demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTLARIN SAVAŞI
Ciencia Ficciónİki aşık kurt... İki kanlı krallık... Yaşamaya mahkum olduğunuz bir hayat... Hiç bitmesin dediğiniz şeyler bitip, hiç başlamsın dediğiniz şeylerin başladığı yer...