Huhu ben geldim
Rezil olduğunuz da bende olduğu gibi sizde de gururdan büyümüş bir iç sesiniz varsa hemen size bir hatırlatma yapar.
Sen rezil olamazsın. Evet ben rezil olamam derim ve o konuya uygun şeyi söyler ve kendimi toplarım.
Bu sefer öyle bir şey olmamıştı. Çünkü ben rezil olacak bir şey yapmamıştım.Barclay'ın üzerimde gezinen gözlerini önemsemeden Alberta'ya baktım.
"Tatlım burada beni duyacaklarını zannetmiyorum. Eğer duyuyorlarsa şunu da ekleyeyim. Benim bedenim onların kirli bedenleriyle kirlenemez."Alberta sarışın arkadaşını gösterip "bebeğim tanıştırayım Flo" ilk defa duymuştum bu ismi. Garip bir isimdi.
Alberta'ya bakıp"ben içki alıcam" dedim.Locadan inip bu gün gördüğüm yakışıklı barmene ilerledim.
Beni görünce önünde ki bira şişesini benim önüme doğru ittirdi.
Bar sandalyesine oturup kısaca etrafımda bana bakanlara baktım.
Üzerime ben yeniyim yazıp gezesim gelmişti.
"Selam" deyince barmene baktım.
İsmini bile bilmiyordum. Sıkıntı yoktu bu gece öğrenirdik."Merhaba güzel bayan" iltifat pek sevmezdim. Benim için değerli olan bir insan söylemediği sürece o benim için değersizdi.
"İltifat sevmem" diyerek elimi bar tezgahının üzerinden uzattım.
"Ben Lauara" gözleri üzerimde gezinirken elimi tuttu. Gözleri gözlerimi bulduğun da ise konuştu.
"Ben Rio" bu gün de garip garip isimler duyuyordum."Tanıştığımıza memnun oldum Rio" diyerek bira şişesini eline alıp dudaklarıma götürdüm.
Beni incelerken elinde ki içkiyi bardaklara koyup tepsiye dizdi. Yanına gelen kız ilk gözleri beni buldu sonra da Rio'yu.
Rio kıza göz kırpınca kız yüzünü buruşturup içki bardaklarının olduğu tepsiyi alıp gitti."Kaç yıldır burada barmenlik yapıyorsun?" Sorduğum soruya cevap vermek için kızdan gözlerini alıp bana döndü.
"Herhalde kırk yıl oldu. Ben de tam hatırlamıyorum" Biraz şaşırmış bir şekikde ona baktım. Kırk yıl az değildi yani. Doğrusu kurtlarla alakalı şeylere şaşırmamam gerekiyordu.Başımla onaylarken telefonuma mesaj geldi. Nedense içim de kötü bir his oluşmuştu.
Şortumun cebinden telefonumu çıkarıp gelen mesaja baktım.
Marcus:
"Bardan çık ve karşı tarafta ki ormana gel"Telefonu cebime koyduğum gibi yerimden kalkıp dans eden insanların arasına daldım. Buraya gelmemeliydi. Bunu nasıl yapardı.
İkimizi de tehlikeye atıyordu.
Dans edenlerin arasından biraz zor çıkmış olsamda sonunda siyah kapıya ulaşmıştım.Soğuk havaya bedenimi teslim ederken gözlerimi boş sokakta gezdirdim. Kimse bizi görmemeliydi.
Hızlı adımlarımla ormana ilerleyip dikkatli bir şekilde yürümeye başladım. Ayağım da ki topuklu botlarla nemli toprakta yürümek pekte kolay olmuyordu.Biraz ilerledikten sonra üç tane kurt gördüm. Marcus bunu nasıl yapmıştı. Cesaretli birisiydi ama bunu yaparak hayatlarımızı tehlikeye atıyordu.
Kurt formundayken mavi olan gözleri gözlerimi bulunca etrafında siyah bir duman dönmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTLARIN SAVAŞI
Science Fictionİki aşık kurt... İki kanlı krallık... Yaşamaya mahkum olduğunuz bir hayat... Hiç bitmesin dediğiniz şeyler bitip, hiç başlamsın dediğiniz şeylerin başladığı yer...