Annemin yumuşak sesi kulaklarım da çınladı. "Laura hadi kalk kahvaltı hazır" Zorlukla gözlerimi açtım. Her sabah uyandığım da bana göz kırpan duvar saatimi görünce şok geçirdim. Yatakta hızla doğrulurken anneme baktım. Beni neden uyandırmamıştı. Saat on olmuştu ve ben okula geç kalmıştım. "Anne beni neden kaldırmadın. Liseyi iki kere okuyor olmam derselirmin iyi olduğunu söylemiyor biliyorsun eğitime yoğunlaştığım için lisede ki derslerle pek ilgilenemiyorum"
Uzun bir müddet yaşadığımız için ve insanların da dikkatini çekmemek için liseyi iki yada üç kere okuyorduk. Bende ikinci kere lise dördü okuyordum.Annem hafif tebessüm ederek "Bu gün seninle konuşulması gereken bir konu var. Baban ve abin masa da seni bekliyor acele etsen iyi olur" Annem arkasını dönüp odadan çıktıktan hemen sonra yataktan kalkıp odamda ki banyo ya girdim.
Benimle konuşulması gereken bir konu var ve bu beni nedense ürkütmüştü. Ne olabilirdi hem babam saraya neden gitmemişti.
Babam kralımızın en yakın korumasıydı ve her gün saat yedi de saray olarak kullanılan şatoya giderdi. Bu konu neydi bilmiyordum ama önemli bir şeydi.Yüzümü yıkayıp banyodan çıktıktan hemen sonra odamdan çıktım. Kahvaltıdan sonra duşa girerdim. Şuan onunla uğraşamazdım. Merdivenleri hızlı hızlı inip salondaki büyük yemek masasına ilerledim.
Babam her zaman ki gibi en başta oturuyordu. Sağın da annem solun da abim oturuyordu.
Benim oturduğum yer ise abimin yanıydı."Günaydın" diyerek masaya oturdum. Babam güler yüzüyle "sanada kızım" dedi ve kahvaltıya başladı. Babam başlayınca bizde başladık. Çok sessiz geçmeyen ama önemli hiç bir şey konuşulmayan masada meraklı gözlerle ailemi süzüyordum. Birisi bir şey söylemeliydi yoksa ben bir şey soramazdım. Babam bize karşı her zaman nazik davransa da görevi gereğince her zaman sert bir yüz ifadesi vardı. Bu sebeple babam masadayken pek rahat konuşamazdım.
Abimle her şeyimi konuşur ondan hayatımda ki meseler hakkın da yardım alırdım. Benden tam elli yaş büyüktü. Bu biraz şaşırtıcı bir durum olabilir ama biz insan değiliz. Bu sebeple yaşımız da farklı oluyor.
"Bu gün akşam krallıkta yemeğe davetliyiz" babamın net sesiyle düşüncelerimi kenara atıp babam odaklandım. Ne yemeğiydi?
"Bir kaç mesele büyük aileler tarafından konuşulup açıklılığa kavuşturulucak ve Laura bu gün aldığın karar krallıkta açıklanacak."Merakım iyice artarken düşündüm. Bu neyin kararıydı. Krallıkta açıklanacak bir meseleyi neden ben bu gün öğreniyordum.
"Ayzek bu gün Laura'yla konuşup beni ara" babamın abime karşı söylediği cümleyle abim "Tamam baba" dedi.
Kalbim deli gibi atarken portakal suyumdan içtim. Bu kadar önemli şey ne olabilirdi. Çok heyecanlanmıştım.
Annemin gözleri beni bulunca dudaklarını oynattı. "Kalp atışların" tabi ki yaa bu evde sadece ben iyi duyuyor değilim ki.
Kalbimin sakinleşmesini sağlayıp kahvaltının bitemisini bekledim.Kahvaltı biter bitmez babam kralın şatosuna gitti. Abim de beni odasına çağırdı. Ve şuan da abimin karıştırdığı kutuya bakıyordum.
Eski kitaplar vardı. Bilmediğim farklı hançere benzeyen bir kaç şeyde vardı.
"Laura" diyerek ayağa kalktı. Elinde çok eski bir kitap vardı.
Neredeyse yaprakları dökülecek bir kitap.
Yanıma oturup derin bir nefes aldı."Dün gece babam yanıma geldi ve dediki kralımız senin ve Laura'ın yapabileceği bir şey söyledi yapabilirmisiniz bende evet dedim.
Sonuçta kralımız söylemiş değilmi?"
Abime baktım. Neden bu kadar kötüymüş gibi anlatıyordu. Ne yapıcaktık. Ne olabilirdi ki bizi başka bir yere eğitim için göndermezdi. Abim baş eğitmendi.
Bende eğitimimi bitirmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTLARIN SAVAŞI
Ficção Científicaİki aşık kurt... İki kanlı krallık... Yaşamaya mahkum olduğunuz bir hayat... Hiç bitmesin dediğiniz şeyler bitip, hiç başlamsın dediğiniz şeylerin başladığı yer...