Devamlı titreyen telefon yüzünden uyandığımda dağılmış çarşaf takımının içinde dertop olmuş yatıyordum. Karanlık odada yatağın yanına, yere atılmış telefonumu el yordamıyla buldum. Cansu arıyordu. Telefonu açıp kulağıma yaklaştırdım. Birbirinden zar zor ayırdığım kurumuş dudaklarımı yalayıp ıslattım.
"Alo?"
"Sen nasıl bir insansın Arya! Ne yaptığını düşünmüyor musun sen hiç?" Bağırdığı için iyice çatallaşan sesi kulaklarımı rahatsız etti.
"Ne diyorsun Cansu ya, başım çatlıyor bir bok anlamıyorum dediğinden."
"Yelda'yı alıp onun kucağına atarken hiç düşünmedin mi? Ona ne yapar hiç düşünmedin mi?" Yatakta doğrularak sırtımı yatak başlığına yasladım.
"Başka şansım yoktu Cansu, onun için yaptım biliyorsun. İyi mi o?" Kapıdan tarafa bakarak Cihangir'in bizi duyamayacak kadar uzakta olmasını umdum. Sesimi elimden geldiğince kısık tutuyordum. Basit bir kahkaha attı.
"İyi Arya, nasıl kötü olabilir ki dimi? Altı üstü nişanlısı kayıp! Ya tabii, tabii onun için yaptın. Kes yalan söylemeyi! Çok iyi biliyoruz ikimiz de, Miraç'ı kıskandığın için yaptın Arya! Yelda'nın başına ne gelir diye 1 saniye olsun diye düşünmedin. Aradan çekilecekti, bir fırsat buldun ve kullandın hemen. Umrunda olmadı o kız senin. Umrunda olsa başka bir yolunu bulurdun."
"Cansu.."
"Arya, sana inanmıştım biliyor musun? Dizlerimde ağlayarak o adamı kazara öldürdüğüne dair yeminler ediyordun. Ben de sana inanmıştım. İstemeden yaptığına inanmıştım. Benim arkadaşım böyle biri değildir sanmıştım ben. Ama şimdi apaçık görüyorum Arya, senin elinde birini yok etme şansı varsa kullanmaman için bir sebep yokmuş. Seni tanımıyormuşum ben."
"Saçmalama Cansu, öyle söyleme. Sen biliyorsun, kafam güzeldi biliyorsun. İstemedim ben yapmayı. Hem, hem... Onu kurtarmaya çalıştım. Yelda'yı almasa Miraç'ı-"
"Dinlemek istemiyorum Arya. Yalanlarını daha fazla dinlemek istemiyorum." Telefon yüzüme kapandı. Karanlık odada, evde yabancı bir insanla başbaşa kaldım. Yapayalnız oluşum içimi kırıp geçirirken saçlarımı ellerimle düzeltip yataktan kalktım. Kenara atılmış tişörtümü üstüme geçirdim, altıma başka bir şey giyme ihtiyacı duymaksızın odanın ortasında durdum öylece. Miraç onu kaybettiği için üzülüyor muydu cidden? Cansu'nun o saçma cümlelerinden başka ne anlayabilirdim ki. Tabii ki üzülüyordu, onu arıyordu yana yakıla. Karanlık beni yutacakmış gibi geldi bir an, odadan koşar adım çıktım.
Cihangir'in çalışma odasının ışığı yanıyordu. Muhtemelen oradaydı. Yavaş ve bezgin adımlarla odaya ilerledim. Yanılmıyordum, Cihangir ahşap masanın ardında oturmuş bir şeyler yazıyordu. Çıplak ayaklarım parkede şap şap sesler çıkartırken ona doğru ilerledim. Kafasını kağıtlardan ayırıp "Bebeğim?" Diye seslendi bana. Sandalyesini masadan hafifçe uzaklaştırınca yüzümü masaya dönecek şekilde kucağına oturdum ve masaya tutunup sandalyemizi masaya doğru çektim tekrar. Dikkatini az önce üzerinden çektiği kağıtlara umursamaz bakışlar fırlattım.
"İyi misin?"
"Hıhı..." Elleri önüme gelen saçları arkaya doğru toparladı.
"Cihangir, bir şey soracağım sana. Ben istediğimi yapabilirim dimi? Yani almak istediğimi alırım?"
"Hmm... Bundan şüphen yoktu en son, ne oldu?"
"Bir şey olmadı." Elime aldığım kalemle boş kağıtlardan birine anlamsız karalamalar yapmaya başladım.
"Yaparsın Arya. Ve almak istediğini alırsın." Sol elimi tutup kaldırarak gözümün önüne getirdi. Baş parmağı dövmenin üzerinde yavaşça dolanırken "Bak bu da kanıtı," diye fısıldadı.
"Başka bir yol da bulurum. İsteseydim bulurdum." Daha çok kendime söylediğim bu cümleleri duymadı bile. Ama biliyordum, Yelda'yı kurtarmak istesem başka bir yol bulurdum. Onu istemiyordum. Ondan nefret ediyordum. Miraç'a aşıktım. Bu kadardı her şey. İğrenç bir insandım. Bir katildim. Bu kadardı.
"Yelda'ya naptın?"
"Henüz hiçbir şey." Sesi ciddileşmişti.
"Ne planlıyorsun?"
Çıplak omzuma bir öpücük kondurdu.
"Arya, eğer beni vazgeçirmek için-" kalemin kağıtta bıraktığı darbeler iyice sertleşirken güldüm.
"Öyle birine mi benziyorum Cihangir? Nolur kimseye zarar verme diye durup sana yalvarayım mı? Ayıp ediyorsun. Basit bir meraktı. İnsanlar yaptıklarının bedelini öder, bazen de yakınlarıyla öder. Sen ne yapılması gerektiğini bilirsin. Başka kısımlarıyla ilgilenmiyorum. Sadece, fazla geciktirme. Ertelemenin bir anlamı olmayacak."
Omzumun üzerinden dönerek arkaya baktım. Hafifçe sırıtıyordu.
"Ee sen napıyordun?" Dedim kağıtları kast ederek.
"Önemsiz. Bin dolarlarla oynuyordum." Önümde duran ve bir anlaşma metnine benzeyen kağıdı kaldırıp havada salladım.
"Bu yüz binlik bir kağıt mı oluyor yani?" Başını sallayarak onayladı. Kağıdı elimde buruşturup fırlattım. "Önemsizmiş."
Soğuk eli tişörtümün altından karnıma doğru kaydı. "Hıhı... Söylemiştim." Elimin altındaki kağıta kapkara bir leke kalmıştı. Kalemi bırakarak dikkatimi bilgisayarına yönlendirdim bu defa da. Masaüstüne kaydedilmiş garip isimli bir dosya vardı. Gülerken ona sordum;
"Bu ne be? Random isimli dosya mı olur? Yoksa pornomu izliyorsun ergenler gibi gizli gizli?"
Bir eli telaşla videoyu açmak için tıklamakta olan elime kayarken "Hayır Arya!" diye bağırdı. Ellerini klavyeden uzaklaştırıp sandalyeyi ayağımla ivmelendirdim ve masadan uzaklaşmamızı sağladım.
"Hadi ama Cihangir, ciddi olamazsın dimi?"
Yarı aydınlanmış bir sokağı gösteren video oynamaya başladı. Bir adam ellerini havaya kaldırmış bir şeyler söylüyordu. Ve karşıdan ben kameranın görüş açısına girdim. Dağılmış saçlarımı ve kıyafetimi gören beni bir kaza atlatmış sanabilirdi. Zangır zangır titreyen ellerimde zar zor duran bir silah, kafamın içinde yüz milyonuncu defa patladı. Ve hemen ardından da bilgisayar ekranında...merhaba reisler!
umarım harika zaman geçiriyorsunuzdur.
kitaba gereken özeni göstermiyorum ve bölümler arasında çoooooookkkk fazla boşluk bırakıyorum biliyorum.
ama bazen yazdığım şeyler hoşuma gitmiyor, bir daha bir daha deniyorum.
bazen de hiçbir şey ekleyemiyorum.
öyle işte.
özür dilerim bunun için.
ve bazen bölümler çok kısa oluyor biliyorsunuz, umarım sorun olmuyordur.
kitap hakkında merak ettiklerinizi sorup yorumlarınızı benimle paylaşabilirsiniz.
kendinize çooookk iyi bakın.
gözlü kalpler (şundan ➡️😍), sevgiler, saygılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günah Tohumu (+18)
ChickLit"Çünkü," elimi pantolonundan içeri doğru kaydırıp onu yavaşça okşadım. "Senin yaptığın, benim birazdan yapacağımın yanında çocuk oyuncağı olacak." Belki. O hırıltılı bir şekilde inlerken ellerimi aşağı yukarı kaydırmaya devam ettim. Bir elini beni...