Yine aynı araba. Aşırı sıcak. Ve basık. Cihangir ceketini üstünden atmış. Benim elbisemi yukarı doğru sıyırmak fazla zor değil. Ön tarafta oturan şöförle bizi ayıran bölme kapalı ancak seslerimiz oraya gidiyor olmalı. Umrumuzda değil.
"Daha hızlı ol bebeğim." diye fısıldıyor kulağıma Cihangir. Kucağında sırtım ona dönük olarak bacaklarımı iki yana açmış oturuyorum. Aramızdaki kumaş parçaları sinirimi bozuyor ama eve kadar beklemek istiyorum. Cihangir'in isteğini yerine getirerek üzerinde daha hızlı hareket ediyorum. Her şey güzel, Miraç'ı düşünmeden duramamak dışında.
Ellerimi kaldırıp arabanın tavanına yaslıyorum başım geriye atılmış, Cihangir boynumda duruyor. Sonra araba aniden duruyor sanki daha fazla dayanamayacağımızı anlamış gibi. Cihangir elbisemi hızlıca aşağı sürüklüyor ve kendi üzerini düzeltiyor çabukça. Eve beklemek için tek bir anımız kalmamış gibi koşar adımlarla ilerliyoruz.
İşte yolda olanların hepsi buydu. Cihangir'in çıkarttığı anahtarla kapıyı açmasını beklerken her an üzerine atlayacak gibiydim, sebebi buydu. Sanki Miraç'tan intikam alıyor gibi.
Evin kapısı sonunda aralandığında içeri girdik. Cihangir kapıyı kapatırken ben de elimdeki çantamı bir kenara fırlattım. Beklemeden beni kucağına almak için bir hamle yaptı, ayaklarım üzerinde hafif yaylanıp, bacaklarımı ona sımsıkı doladım. Göğüs dekoltemin açıkta bıraktığı göğüslerime edepsizce sürünen dili inlememe sebep oluyordu. Üst kattaki yatak odasına çıkmak için merdivenlere ilerlerken duvara tutunup durmasını sağladım.
"Mağdem bu kadar büyük bir ev aldık,"
"Öyleyse her odasında sevişelim. Ve şuradaki koltuk takımı ilk aldığımızdan beri, beni üstünde becerdiğini hayal etmeme sebep oluyor." Bacaklarımı daha da sıktım, birbirimize daha da yapıştık.
"Demek benim kızım beni hayal ediyormuş." Üzerimden ayrılmadan beni gri koltuğa yatırdı. Gömleğini hızlıca üzerinden sıyırıp attı. Elbisemi tıpkı arabadaki gibi yukarı doğru çekti ve kendini bana sertçe bastırdı. İnlerken onu kendime daha da çektim.
Acaba Miraç da seni böyle inletiyor mu Yelda? Acaba onun elleri de böyle sıcak ve arsız mı? Gözleri... Gözlerimi kapadım. Miraç'ın gözleri karşımda belirdi.
Sanki, sanki şu an üzerimde olan Miraç gibi. Gözlerimi yeniden açmalı ve bu halden sıyrılmalıydım ama istemiyordum. Miraç'la kalmak istiyordum.
Artık üzerinde pantolon yoktu ve sol göğsüm dişleri arasında çekiştiriliyordu. Deli gibi inlerken iki kolumu birden geniş sırtına dolayarak Miraç'ı kendime bastırdım.
"Şimdi çok hızlı ol sevgilim, çok çok hızlı ol." Dişler vücudumdan yavaşça ayrıldı. Durma, demek istiyordum. Durma. Burnu boynuma sürtünerek yükseldi ve kulağımın yanında durdu.
"Sen az önce bana sevgilim mi dedin?" diye mırıldandı erkeksi bir ses. Ama Miraç'ın sesi değildi. Gözlerimi araladım hızla. Gitmişti ve Cihangir geri dönmüştü.
"Bütün sınırlarını zorlayacağım güzelim." Kendini bir anda içime ittiğinde acıyla havalandım. Şimdi tamamen dopdoluydum. Acı eriyerek gitgide azalırken sanki içine saklanmış bir armağan gibi zevk ortaya çıktı. Ve o kendini geri çekip yeniden ittikçe daha da büyüdü. Etin ete çarpma sesi tüm odayı dolduruyordu. Kendimi kastım tamamen ve Cihangir sertçe inledi.
"Hiç durmayayım mı istiyorsun?" Hırıltı sesiyle birlikte tırnaklarımı sırtına geçirdim. Aslında Miraç geri dönsün istiyordum. Gözlerimi kapatıp bir kez daha denedim. Ve işte oradaydı.
"Sakın durma" diye mırıldandım kendimi kasarak onu içimde daha da sıkıştırırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günah Tohumu (+18)
Chick-Lit"Çünkü," elimi pantolonundan içeri doğru kaydırıp onu yavaşça okşadım. "Senin yaptığın, benim birazdan yapacağımın yanında çocuk oyuncağı olacak." Belki. O hırıltılı bir şekilde inlerken ellerimi aşağı yukarı kaydırmaya devam ettim. Bir elini beni...